• BIST 9275.5
  • Altın 3770.243
  • Dolar 37.9474
  • Euro 41.5217
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 20 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 12 °C
  • Berlin 14 °C

Gelin bakalım okuyucular...

Ahmet Altan-

Bizim yazıişlerini ikna edebilirsem okuyucular arasında bir yarışma açmak istiyorum.

“En yumuşak eleştiri”
yarışması.

Beş yıldan bu yana o kadar çok kavgadan geçtik ki okuyucularımızla aramızda, uzun zaman aynı mevzide yan yana yatan askerlerin arasındakine benzer bir bağ oluştu, kızdıklarında bile söylenmeleri biraz aile içi elektriklenmelere benziyor, “Ahmet Abi sen de...”

Genellikle söyledikleri, “tamam, haklısın da çok sert yazıyorsun”, doğrusu ben sert yazdığım kanaatinde değilim, medya öylesine yumuşayıp “kulak memesi” kıvamına geldi ki her eleştiri “sert” görünür olmaya başladı.

Ben kalemimi epeyce tuttuğumu, sert yazmamaya çalıştığımı düşünüyorum ama madem bizim “aile” sert diyor, yumuşak eleştiriyi bana göstersinler.

Ben konu başlıklarını vereyim, onlar bunu “yumuşak başlı” bir üslupla eleştirsinler.

İki polisle başlayalım isterseniz.

Son zamanlarda iki polis şefi gündemde geniş yer kapladı.

Birincisi, işkenceciliği mahkeme kararıyla tescillenen ve buna rağmen terfi ettirilen polis.

Başbakan, bu polis şefi için “Ben polisimi yedirtmem” dedi ve sahip çıktı.

İkincisi Diyarbakır Emniyet Müdürü.

O da, “Dağdaki teröristin ölümüne ağlamayan insan değildir” dedi.

PKK’yı ya da PKK’nın şiddetini, politikalarını övmedi, sadece PKK’lı o genç çocukların da “insan” olduğunu hatırlattı, çocukları dağa gitmiş, evlat acısı çekmiş bölge insanıyla “insanca değerler” üstünden bir “gönül bağı” kurmak istedi.

Başbakan da o Emniyet müdürü hakkında inceletme başlattı.

AKP, MHP, CHP, o polis şefine yüklenmekte müthiş bir işbirliği ve ortaklık kurdular.

İşkenceci polisin korunmasını, bu ülkede hangi inanç, fikir, ideoloji için olursa olsun ölen çocukların “insan” olduğunu hatırlatan polis müdürünün de “muhalefetle el ele” harcanmasını “yumuşak biçimde” eleştirin hadi.

Tabii, eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorsanız.

İşkenceciye sahip çıkıp, diğerini harcamanın “uygun” olduğunu düşünüyorsanız o zaman “yumuşak bir üslupla” beni ve benim gibi düşünenleri eleştireceksiniz.

Gelelim medyaya.

Ali Aker, Uludere’de hükümetin tutumunu eleştirdiği için işinden çıkarıldı.

Cüneyt Özdemir sadece “Dışişleri Bakanı neden Myanmar’a gitti” diye sorduğu için Başbakan’ın hedefi oldu, Erdoğan binlerce insanın önünde “yazıklar olsun sana” diye bağırarak Aydın Doğan’ı azarlayıp Özdemir’in işine son verilmesini istedi.

Şimdi “yumuşak bir üslupla” eleştirin bu açık baskıyı, fikir özgürlüğüne tahammülsüzlüğü.

Suriye’den konuşalım.

Suriye’yle savaşın eşiğinde dolaşıyoruz, Suriye’deki silahlı muhalefete çok açık destek veriyoruz, iç savaşta doğrudan tarafız.

Hükümet, ülkeyi savaşın eşiğine getirmesini, Suriye üzerinden PKK’yı güçlendirmesini, otuz yılın en kanlı yazını yaşamamızı, “Suriye’de demokrasi” talebine bağlıyor.

Ama aynı hükümet, uluslararası mahkeme tarafından “soykırım sanığı” olarak aranan Sudan diktatörüyle “askerî anlaşma” imzalıyor.

Bu çelişkide bir samimiyetsizlik, Suriye’yle savaşın eşiğine gelmemizde halktan gizlenen bir “neden” görüyorsanız bunu “yumuşak bir üslupla” eleştirin.

Avrupa Birliği’ne bakalım.

Bu hükümet, iktidarının ilk yıllarında Avrupa’yla uyum yasaları çıkartıyor ve “Avrupa standartlarında bir demokrasi” sözü veriyordu.

Bizim ülke için AB’nin üyesi olmaktan çok daha önemli olan Avrupa’nın standardında bir demokrasiye ulaşmaktı ve o zaman bunun önündeki en büyük engel de askerî vesayetti.

Askerî vesayet bitti.

Hükümet “Avrupa standardında” demokrasiyi unuttu.

AB, “siz demokrasiden uzaklaşıyorsunuz” deyince de onun raporunu canlı yayında “çöpe” attı.

Eğer Avrupa standardında bir demokrasinin bizim için iyi olmadığını, bu ülkenin demokrasiyi, gerçek hukuku, insan haklarını hak etmediğimizi düşünüyorsanız, bunları talep eden benim gibi insanları...

Demokrasinin bizim de hakkımız olduğunu düşünüyorsanız, demokrasiden uzaklaşan hükümeti “yumuşak biçimde” eleştirin.

Ya Uludere?

Devletin savaş uçakları 34 sivili bombalayarak öldürdü.

Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na teşekkür etti.

İçişleri Bakanı öldürülenlere “dolap beygiri” dedi.

Aradan dokuz buçuk ay geçti, bu katliamın sorumluları ortaya çıkarılmadı.

Gerçekler halktan saklandı.

Bunu “yumuşak bir üslupla” eleştirin.

Ama eleştirirken, bir anlığına da olsa, o öldürülenlerden birinin babası, annesi, sevgilisi, kardeşi olduğunuzu düşünün, ölenlerin arasında 12 yaşında kurbanlar bulunduğunu hatırlayın.

Çocuklara “anlatarak öğretemezsiniz, göstererek öğretebilirsiniz” derler, siz dalkavukluk ediyorsanız çocuğunuza dik durmayı, siz para çalıyorsanız çocuğunuza dürüst olmayı öğretemezsiniz, sizin dürüst olduğunuzu görerek çocuğunuz da dürüstlüğü öğrenir.

Eh, ihtiyar yazarlar da biraz çocuk gibidir deyin ve ihtiyar bir yazara gösterin şu “yumuşak” üslubun nasıl bir şey olduğunu.

  • Yorumlar 15
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • ihsan celik14 Ekim 2012 Pazar 16:17harikasın

      tek kelime ile harikasın ve bana göre hiçte sert yazmıyorsun seni takdirden başka bir şey diyemiyorum.devamda daima fayda var yolun açık olsun saygılar.

      Yanıtla (0) (0)
    • ibrahim kaya14 Ekim 2012 Pazar 16:39ilahi adalet er yada geç yerini bulacak

      nedense doğrular hep sert olarak algılanır.sn.ahmet altanı eleştireceğinize yanlış ve yumuşak yazanları eleştirsinler.iyiki varsın ahmet abi.diline sağlık.

      Yanıtla (0) (0)
    • mervan14 Ekim 2012 Pazar 09:12iyi ki varsınız

      Bu ülkede iyi ki varsınız yazı üslubunuz hiçte sert değildir.Bu ülkede sizin gibi dürüst ve vicdanlı çok az yazar bulunur.Seninle gurur duyuyoruz. Rabbim seni başımızdan eksik etmesin.

      Yanıtla (0) (0)
    • Ahmet FIRAT14 Ekim 2012 Pazar 10:46Boşverin

      Sayın ALTAN bu yazdıklarınızı eleştirenler, bu kadar haksızlıkları yazdığınız için neden yumuşak üslup kulanmıyorsunuz diyenler, önce örnek olması gereken başbakanın üslubuna baksınlar.Bu ülke demokrasi adına bazı kazanımlara sahip olduysa inan sizin ve yazdığınız gazetenin çok büyük payı var .Lütfen doğru bildiklerinizi yazmaya devam edin.Saygılar.

      Yanıtla (0) (0)
    • siyabent kara14 Ekim 2012 Pazar 17:09durmak yok yola devam....

      yaklaşık doksan yıldır kandırılmış,korkutulmuş,ve sindirilmiş bir toplumun eleştiri kültürünü hazmetmesi pek kolay olmuyor gördüğümüz üzre,aslında sıraladığınız konu başlıklarındaki eleştirilerinizin haklılığını vicdanı körelmiş toplumumuzun görmeye ve eleştirmeye cesaret edemeyeceği türden şeyler.korkuyoruz ahmet bey korktuğumuz içinde bu haksızlıkları eleştiren biri sesimiz olduğunda bile ona sırt dönüyomuşuz gibi yapıyoruz birileri hadi

      Yanıtla (0) (0)
    • Oli Daro14 Ekim 2012 Pazar 17:22Yazar-gazeteci olmak nedir ?

      Korkmadan gazeteci olmak demek Ahmet Altan demektir..Vizyonu dar olanlara lafim: Ahmet Altan alisila gelen gazeteci degil.O cok iyi anlasilir bir dille,dünün olumlu adimina destek veren dogru diyen,cesaret veren.bugünün gidisatina yanlis diyen,elestiren,dur diyen cesur ve akilli, Türkiyeye pek "uymayan" bir Yazar/Gazetecidir..

      Yanıtla (0) (0)
    • abbas tunc14 Ekim 2012 Pazar 21:04dik durmak yakisir sana .

      vicdanli yazar seni teslim alirlarsa ,sira otekilere gelir senin sayende basinda bir iki ciliz ses onlari cabuk sustururlar.

      Yanıtla (0) (0)
    • sercan14 Ekim 2012 Pazar 21:29Ahmet A.

      .Cocuklugumdan beri Cetin A.,Ahmet A. ve kardesi Mehmet A
      takip ederim.43 yasindayim.Son uc yildir Tarafla birlikte bi misyon ustlendiler.Ahmet A.kastediyorum tabi.Yanlarina iki polis uc dort tane akp yandasi uc kisi kadarda sol cevreden olmak uzere bi gazete kurdular.ortak hedefleri ergenekon ve pkk di.Kismen basarili oldular.Ahmet A. ozelikle Kurt hareketine yoneldi.Kurtler onu sevoyordu.Her kosulda ona inanacagini. zanediyordu.Kalemi kuvetliydi.Ama Kurdler eski Kurdler deildi.

      Yanıtla (0) (0)
    • tarafsiz14 Ekim 2012 Pazar 22:08taraf

      Ben bu gazetede bu ülkede olduğu gibi farklı sesler çıktığını ve bu seslerinde (umarım) gayet medeni bir şekilde birbirlerini ezmeden tartıştıklarını görüyorum...Bu iş böyle olmalı böyle devam etmeli, bu seslerin hepsinin bir takipçisi, takip edeni vardır,bunların şahsında kalemlere saygı gösterilmelidir...Evvela kalem sahiplerinin.
      saygılar...

      Yanıtla (0) (0)
    • sercan14 Ekim 2012 Pazar 21:46Ahmet A.

      Biz Ahmet A. hep yazdik.Cunku onun aydin vicdanina guvendik.Zaman zaman cok agir laflar ettik.Ama yuregimizin bi yerinde hep onu sevdik.Simdi aslina donus yapti.Olmasi gereken yere geldi.Kurdler kendi topraklarinda kolelik yasiyor.Hic b vicdani olan aydin yazar buna. gozlerini kapatamaz.Pkk Kurd sorunun sebebi deil,sonucudur.Emre U. idia ettigi Kurd sorunu cozulurse Pkk sorunu cozulmez.Oyleyse Kurd sorunu oldugu gibi kalsin gibi absurd tiplerle ayni yorungede kalmasi Ahmet A. bitirirdi

      Yanıtla (0) (0)
    • ali doğan14 Ekim 2012 Pazar 22:50taraf

      gazeteyi boş çıkarsanda biz senin için yine alırız, iyi ki varsın.

      Yanıtla (0) (0)
    • Yüksekovalı15 Ekim 2012 Pazartesi 01:31BİZ SENİN "SERT" LİĞİNİ SEVİYORUZ

      Gerçekler acıdır ve gerçekle yüzleşmek istemez insan. Siz gerçekleri yazdığınız için, "sert" diyenlere sert geliyor. Sert yazıyorsunuz diyenler devleti kutsayıp insan yaşamını her şeye kurban edenlerdir!
      Ne yazık ki onlarında tuzu kurudur, onların çocukları ölmediği için.. Savaşa gitmeyeceği halde savaş davulcusu olurlar.

      Kürtlerin haklı taleplerini yazmak, mazlum Müslümanların yanında olmak, her nevi diktatörlüğe karşı durmak "sert" yazmaksa biz s

      Yanıtla (0) (0)
    • mehmet şah biten15 Ekim 2012 Pazartesi 09:58eleştiri

      ben yumuşak eleştirecem,sen başbakan hani kimsesizlerin sesiydin hani büyük güçlü devlet özür diliyen devleti hani ahmet altan bir yıldan fazladır sana seslenmektedir dinliyecektin hani dedik sen doğru gidiersen biz senin yolunda döşenen taşları atarız senin inip taşları çekmene gerek kalmayacak ama anlaşıldı sen halka rağmen devletin gücünü aldın sizi sarhoş ediyor bu halkta kimiş ben ondan özür diliyecem demeye getirdin...

      Yanıtla (0) (0)
    • ramazan15 Ekim 2012 Pazartesi 14:55siz

      teksiniz, siz var olun

      Yanıtla (0) (0)
    • Hüsnü15 Ekim 2012 Pazartesi 18:22anti yumuşak

      Ahmet abi, ben de sizi yumuşak eleştirilerinizden dolayı eleştiriyorum. Sizi sert eleştirmekle ve ağır laflar kullanmakla eleştirenler, önce devlet erkanına "halka karşı çok sertsiniz" eleştirisinde bulunabilmelidir. Vicdanı olan hiç kimse, cellada dönüşmüş bir mekanizmaya ve ondan beslenenlere kenelere yapılan sert eleştirileri, eleştirmez. Aksine sözlerini ve kalemini bir bomba gibi vicdansızların kalbinde ve beyninde patlatır.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89