Hükümet ile PKK’nin ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan İmralı Adası’ndaki lideri Abdullah Öcalan arasında başlayan ‘çözüm süreci’ adı verilen görüşmelerin belirleyici iki aktöründen biri Başbakan Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra bu sürecin devam edip etmeyeceği, edecekse nasıl ve hangi takvim ile devam edeceği konusu hayati öneme sahipti.
Fidan’dan ‘güvence’ ziyareti
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın dün medyaya yansıyan son açıklamaları çözüm sürecinin geleceği açısından önemli ipuçları içeriyordu. Atalay’ın açıklamalarında bize göre de en dikkat çekici konu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın beraberinde bir heyetle cuma günü Öcalan’a yaptığı ziyaret.
Çözüm süreci öncesindeki Oslo müzakereleri sırasında, dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak kritik öneme sahip olan Fidan daha sonra MİT Müsteşarlığı görevine atandıkan sonra da Öcalan’la İmralı’da görüşmeleri sürdüren isim. Fidan bir buçuk yıldır devam eden bu süreçte birkaç kez İmralı’da Öcalan ile görüştü. Ondan daha fazla sayıda ziyareti ise MİT’ten daha alt seviyede isimler gerçekleştirdi.
Fidan’ın bu gidişini ‘istisnai’ yapan neden nedir diye soruşturduğumuzda karşımıza ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ yanıtı çıktı. Geçen hafta cuma günü yapılan ziyaret Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılan ilk ziyaret olması açısından kritikti.
Sürecin başında kim var
Hem Fidan’ın ziyareti hem de Atalay’ın dün yaptığı açıklamalar, Öcalan’ın ve sürecin Kürt tarafındaki diğer aktörlerin (Kandil, HDP, Avrupa kanadı) aklında oluşan, ‘Erdoğan Köşk’e çıkınca çözüm süreci devam edecek mi?’, ‘Sürecin karar vericisi Erdoğan mı kalacak yoksa yeni başbakan mı olacak?’, ‘Bundan sonra atılmasını istediğimiz adımlarda son sözü kim söyleyecek’ gibi sorulara yanıt niteliği taşıdığı anlaşılıyor. Anlaşılan o ki Öcalan’a, “Erdoğan hem kampanyasında hem de seçildikten sonra yaptığı açıklamalarda olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı makamında otururken de çözüm sürecinin temel takipçisi olacak” güvencesi verildi. Hatta belki de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nın süreci ‘daha da hızlandıracağı’ vaadi de buna eklenmiş olabilir.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun son dakikada bir değişiklik olmazsa başbakan olması beklenirken, Fidan’ın da yerine gelebileceği kulislerde konuşuluyor. Fidan’ın İmralı ziyareti bu açıdan da önemli. Fidan’ın ziyaretiyle kişilerden bağımsız olarak çözüm sürecine sahip çıktıklarının kararlılığını Öcalan’a ilettiği değerlendirmesi yapılıyor.
Kandil ve Avrupa’ya heyetler
Atalay’ın, “Fidan beraberinde bir heyetle İmralı’ya gitti” sözleri ve bundan sonra devreye Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın ve sivil aktörlerin de girebileceği şeklindeki açıklamaları önümüzdeki günlerde oldukça tartışılacak gibi gözüküyor.
Bugüne kadar adaya sadece Fidan ve onun ekibinden MİT yetkilileri gidebiliyordu. Bundan sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığı da devreye girecek. Ayrıca akil insanlar heyetlerinden bazı isimlerle gazetecilerin İmralı’ya ziyaretleri de gündeme gelebilecek.
Atalay’ın açıklamalarından MİT ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın oluşturacağı heyetlerin bundan sonra Kandil’deki silahlı kanat ve Avrupa’daki PKK unsurlarıyla da görüşmesi aşamasına gelindiği anlaşılıyor.
Bu kez şeffaf olunsun
Yeni yol haritası, “Çekilme, silah bırakma, eve dönüş ve normal hayata katılım” şekinde açıklanıyor. Çözüm sürecinin başında da halka buna benzer bir takvim sunularak 7-8 ay içinde sorunun kalıcı çözümüne ulaşılacağı vaadi aktarılmıştı. Seçim sonrası AKP’liler eylül ayında sürecin sonuçlanma aşamasına geleceğini söylemeye başladılar. Sürecin en başında, “Görüşmeler şeffaf olsun. Seçimler için kullanılmasın” şeklinde yapılan olumlu eleştiriler bugün kadar dikkate alınmadı. Şimdi sonuç aşamasına gelindiyse başta hiçbir adıma engel olmayan Meclis’teki ana muhalefet başta olmak üzere tüm Türkiye insanı bilgilendirilmeli.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.