Çözüm sürecinde işler karışık. Başkent’te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP’lilerin art arda gerçekleştirdiği görüşmeler ve HDP heyetinin Kandil ziyareti, Nevruz’dan önce kamuoyunun önüne nihai bir deklarasyonla çıkılabilmesi için döşenen taşlar.
Kandil’den gelecek yanıt, devlet heyeti ile Abdullah Öcalan arasında yoğunlaşan görüşme trafiği ve HDP’lilerin yakın zamanda yapacakları İmralı ziyareti, Nevruz’da silahlara tam anlamıyla vedanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ortaya koyacak.
Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, gündemden düşmeyen istifası etrafında yapılan tartışmaların bir boyutu da çözüm süreciyle ilgili.
Bu tartışma, Fidan’ın Oslo görüşmelerinden bu yana çözüm sürecinin ana aktörlerinin başında gelmesi nedeniyle çok doğal.
Fidan’ın MİT’in başından ayrılmasının çözüm sürecine bir maliyeti olup olmayacağı üzerine kafa yoruluyor.
Devlet katından bu yöndeki sorulara verilen yanıt belli:
“Çözüm süreci kişilere endeksli bir süreç değil.”
Uzun süredir görüşmüyor
Bu noktada, dün kamuoyuna yansıyan bir haber dikkat çekiciydi.
Fidan’ın, çözüm süreci toplantılarına bundan sonra da katılacağı hatta Abdullah Öcalan’la görüşmeye devam edeceği, bunu Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun talimatı ile yapacağı öne sürülüyordu.
Dün bu iddiayı sorduğum kaynaklardan aldığım yanıtlar ise farklıydı.
Öcalan’la görüşmeleri son dönemde MİT’ten bir Müsteşar Yardımcısı ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu yapıyor.
Edindiğim bilgilere göre Hakan Fidan uzun sayılabilecek bir süredir Öcalan ile görüşme yapmamış.
Bu, MİT’in tamamen kendi gündemine dönmesi ve MİT’ten giden Kamu Güvenliği Müsteşarı Dervişoğlu’nun çözüm sürecindeki yükün önemli kısmını alması projesinin bir parçası olabilir.
Ancak, Fidan’ın bir süredir Öcalan’la görüşmediği belirtiliyor.
“Öcalan açısından Fidan ismi ne anlama geliyor” sorusuna yanıt ararken ise “güven” ve “muhatap” kelimeleri kullanılıyor.
Çözüm sürecinin dinamosu konumundaki Öcalan açısından Fidan’ın güvenilir bir devlet adamı olmasının, sürecin bu noktalara evrilmesinde önemli katkılar sağladığı muhakkak.
Kaynaklar, buna karşın İmralı ile görüşmelerin bir modele oturtulduğunun, MİT’ten bir Müsteşar Yardımcısı ile Dervişoğlu’nun bu teması sürdürdüğünün altını çiziyor.
Fidan’ın, MİT’in başından ayrılmasına karşın Öcalan’la görüşmeleri sürdüreceği yolunda henüz bir planlama olmadığı, kendisine Başbakan tarafından bu konuda bir görev verilmediği de kaydediliyor.
Ofisini boşaltıyor
MİT Müsteşarlığı boyunca bir yandan çözüm süreci, paralel yapıyla mücadale ve Suriye eksenli gelişmeler başta olmak üzere bölgesel meseleler, diğer yandan da MİT’in yeniden yapılandırılması konusunda çok yoğun bir mesai yürüten Fidan’ın istifanın kabul edildiği salı günü akşamına kadar çalışmalarını sürdürdüğünü, şu günlerde ofisini yavaş yavaş boşalttığını da öğrendik.
Fidan’ın hafta başından bu yana devretmesi gereken dosyaları devretmeye, idari anlamda teslim etmesi gereken işleri düzenlemeye çalıştığı belirtiliyor.
Göreve geldiği günlerde “MİT’i Ortadoğulu bir istihbarat teşkilatı yapısından kurtarmak gerekiyor” diyen Fidan’ın, yerine vekaleten atanan İsmail Hakkı Musa’ya oturmuş bir sistem bıraktığı anlaşılıyor.
Fidan’ın bıraktığı koltuğa asaleten kimin atanabileceği yolundaki sorulara karşılık çok fazla ismin telaffuz edilmediğini de belirtelim.
Şükrü Ögel’den bugüne
Bu arada, birkaç gündür bazı köşe yazıları ve açıklamalarda, Fidan’a kadar MİT Müsteşarlığı gibi kritik bir görevden sonra aktif siyasete atılmak isteyen bir bürokrat olmadığı yolundaki yorumları okuyunca karşıma ilk çıkan isim Şükrü Ali Ögel oldu.
Ögel, o zamanki adı Milli Emniyet Hizmeti Reisliği olan şimdinin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ilk başkanı.
Atatürk tarafından Reisliğin kurulması için görevlendirilen Ögel, 1927-1941 yılları arasında kurumun başkanlığını yapmış.
Mayıs 1937’de İstanbul Milletvekilliği’ne seçilmiş. 5, 6 ve 7’nci dönemlerde CHP’den İstanbul Milletvekili olarak Meclis’te bulunmuş.
Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na atanmasını takip eden haftalarda, kafasındaki “yeni MİT” vizyonunu anlatırken kullandığı bir ifadede de aynı isme rastladım.
Fidan, “Bu teşkilatın görevi Şükrü Ali Ögel’in dediği gibi devleti içeride ve dışarıda sürprizle karşı karşıya bırakmamak” demiş, ben de “MİT’te sessiz sedasız devrim” başlığını taşıyan yazıma bu ifadeyi koymuşum.
Devleti sürprizle karşı karşıya bırakmamak çok zor bir iş.
Hele söz konusu olan Türkiye’yse.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.