Dün açılan demokrasi paketi, İstanbul’da, Gezi’de, Eskişehir’de, Diyarbakır’da hak talep eden, sokağa dökülen ve ısrarcı olan cesur çocukların eseridir. Kimse kimseye demokrasi bahşetmedi; birileri çıkıp söke söke aldı.
O yüzden, ilk reaksiyonum, ”Eyvallah.”
Dün paket açıldıktan sonra televizyon ve twitter’da bazı maddeleri olumlu bulmama çok kızan dostlarım oldu. ”Deli misin?” diye bir bir aradılar. Genelde bizim mahallede konuştuğum herkes, ”İçi boş” demeye meyilliydi.
Ben ise, saflıktan değil, sahiden öyle düşündüğüm için bardağın dolu tarafını görmek eğilimindeyim.
Paket ”yeterli” demedim, ”olumlu” dedim. Tabii eksiklikler, kocaman delikler var.
Örneğim muhafazakar tabandan çekinen hükümet, Alevi meselesine dokunmaya cesaret edememiş. Bu çekincenin arkasında, hala cemevlerini ibadethane kabul etmeyi dine hakaret gören bir anlayış var. Bir de üstüne Nevşehir’de bir üniversiteye Hacı Bektaş-ı Veli diyerek Yavuz Sultan Selim köprüsü ayıbını kapamaya çalışan bir şark kurnazlığı...
Varsın olsun. Kimsenin dinini, ibadetini öğrenmek için 3 danışman, 5 bürokrat tarafından hazırlanan bir ‘mevzuat paketine’ ihtiyacı yok. Kürtlerin anadil, liberallerin ifade özgürlüğü gibi konularda hayal kırıklıkları var.
Emin olun bütün bunlar, eninde sonunda gelecek. Onlar vermezse, siz alacaksınız.
Heybeliada’daki ruhban okulunun bu kadar lafını ettikten sonra açılmaması, bir başka garabet. Bunun temel nedeni, Yunanistan’ın, kapalı kapılar ardında yapmış olduğumuz cami talebini reddetmiş olması. Bir hükümet ki, kendi vatandaşına hak vermek için, başka bir ülkenin cami yapmasını şart koşuyor. Söylenecek çok laf yok sanırım...
Paketin kenar süsleri, yani X, W, Q ve Roman Enstitüsü vs, sadece kenar süsü. Köy isimlerinin iadesinin yolu, zaten açılmıştı. Toplantı ve gösteri özgürlüğü, zaten anayasal hakkımız. Bunu mevzuatlarla gasp etmeye çalışmak, 12 Eylül zihniyetinin devamıydı. Bakalım şimdi uygulamada sahiden bir değişiklik olacak mı?
Ama doğruya doğru, pakette olumlu bulduğum şeyler de var. ”Nedir Allah aşkına?” diye soran dostlara, özel okullarda Kürtçe eğitim, kamuda başörtüsü serbestisi ve en önemlisi, seçim sistemindeki değişiklik teklifini sayıyorum.
Seçim sistemi çok kritik; bütün reformların anası. Türkiye’yi lider sultasından, parti ağalarından kurtaracak, temsilde adaleti sağlayacak yegane değişim bu. Dar bölge de, daraltılmış bölge de, mevcut sistemden daha iyi. En ideali, iki turlu seçim ve dar bölge.
Başbakan paketi açıklarken muhalefete yönelik sert ifadeler kullandı. Ancak muhalefetin aklı varsa, masaya konan pakete ‘Evet’ deyip üstüne yeni reformlar için bastırır. ‘İstemezük’ tavrı, yine Ak Parti’ye ‘reformist’, muhalefete ‘statükocu’ etiketlerinin yapıştırılmasına, 2010’dakine benzer sıkıcı miting konuşmalarına neden olacaktır.
Özetle tavrım şu: Bu haklar verilmedi; alındı. Ama yeterli değil. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.