Öcalan'ın talebi doğrultusunda, daha önce Ankara, Diyarbekir ve Brüksel'de Kürt siyasî gruplarının biraraya geldiği konferanslar düzenlenmişti. Bu dizinin en önemli ayağı olan Hewlêr/Erbil'de gerçekleşecek konferansın hazırlık toplantısı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.
Salonda yüzlerce siyasî kurumdan temsilci vardı. Esas masada ise Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Iraklı Kürt siyasetçi Adnan Müftü ve Başbakanı Neçirvan Barzani'ye ek olarak KCK yürütme konseyi üyesi Sabri Ok ile Ronahi Serhad -bu kez sivil kıyafetleriyle- bulunuyordu.
Barzani, nerdeyse tüm Kürt parti temsilcilerinin bulunduğu topluluğa hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:
'Genel olarak inandığımı söylemem gerekirse, yeni dönemde en güçlü silah, dünya ülkeleri ile en iyi muamele yolu ve halkımızın doğal haklarının garantiye alınmasının en büyük yolu diyalog dili, barış ve demokratik yöntemlerdir. Bu yöntemlerin sonucunda uluslar arası alandaki taleplerimiz ve Kürtlerin dünya merkezindeki kapsamı daha da güçlü olacaktır (…) Allah'a şükürler olsun ki artık yeni bir dönemdeyiz ve artık kimse silah zoru Kürtler ile karşı karşıya gelemiyor. Bu gerçek bölge devletleri ve güçleri tarafından da anlaşıldı ve Kürtleri yok etmek artık hayallerde bile gerçekleşemeyecek. Bu nedenle yeni süreçte Kürt halkı ve Kürdistan'ın siyasi güçleri ortak strateji ile Kürt halkının barış mesajını herkese ulaştırmalı ve Kürtlerin tüm siyasi kesimleri de bu mesaja bağlı kalmalıdır.'
Bu bakış açısı ve demokratik mücadeleyi esas almaya çağrı, Öcalan'ın Nevruz'da okunan mektubunda silahlı mücadele devrinin bittiğini ilan eden perspektifle örtüşüyor. Eylül ayında gerçekleşmesi planlanan son konferansta PKK'nın da silahlı mücadeleye nokta koyduğunu ilan etmesi bekleniyor.
Bu gelişmeye ek olarak, Gezi olaylarının çözüme istendiği gibi zarar veremediği de görülmüş oldu. Haziran başında patlayan olaylar, hükümetin varlığını tehdit ettiği için, örgüt 'Bekleyip, görelim' moduna girmiş ve çekilmeyi yavaşlatmıştı. Ancak Öcalan, Pazar günü gerçekleştirilen son görüşmede sürecin 'bütün ağırlığıyla, ciddiyetiyle, derinliğiyle devam ettiğini' belirtti. Bu silahsızlanma ve demokratik siyaset çizgisinde aynen devam edilmesi demekti.
İkinci olaraksa, 'Eylül ayının başında ikinci aşamaya dair mesafe katedip, normalleşme dediğimiz üçüncü aşamanın tartışmalarına geçebilme arzusundayım' diyen Öcalan, ilk aşamanın şartı olan sınır dışına çekilmenin de hızlandırılması mesajını vermiş oldu. Bu mesajın hayata geçirilmesi noktasında artık en yetkili kişi HPG'nin başına gelen Murat Karayılan. Kendisi, geçtiğimiz hafta, telsiz yoluyla seslendiği PKK'lılara geri çekilmelerde çok daha düzenli, disiplinli ve planlı hareket etmeleri emrini verdi. Bu da geri çekilme hususundaki tereddüdün bittiğinin bir göstergesi.
Öcalan, son görüşmede, bir basın toplantısı talebinde de bulundu. Bunun gerçekleşmesi mevzuata göre mümkün olmasa da, talep eden gazetecilerden birisiyle röportaj yapmasının sağlanması doğru bir adım olabilir. Böylelikle Öcalan'ın mesajını dolaysız iletmesi ve sürecin söyleminin daha da 'Türkiyelileşmesi' sağlanabilir.
Geri çekilmenin hızlanması ve Ekim ayına kadar sona ermesi elzem. Burada birincil sorumluluk PKK'ya ait. Ki PKK çekilirken hükümet üzerine düşen vazifeyi yaptı ve 1999 olduğu gibi can kayıpları yaşanmadı. Ardından zaten beklemekte olan demokratikleşme paketlerine sıra gelecek. Ve burada da birincil sorumluluk hükümete, ardından 'talep etmek' dışında kendini topluma daha iyi anlatan bir siyaset dili bulmak zorunda olan BDP'ye ait.
Sadece kötü işaretlere odaklanmadan, pireyi deve yapmadan ve hatta dezenformasyonlara kanmadan süreci soğukkanlılıkla takip etmek sorumluluğu da bu coğrafyanın sulh ve selamete ermesini isteyen herkese ait…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.