Bir Cumartesi Annesi, Akil İnsanlar Heyeti'ne şunları söylüyordu:
'Nasıl barış olacak? Ben Mehmet Ağar'ı nasıl affedeceğim, siz affedebilir miydiniz?'
Ertesi gün Sultanbeyli, Bayrampaşa, Esenler'de ziyaret ettiğimiz şehit aileleri, 'Barış isteriz, başka ocak yanmasın, ama affetmek başka…' diyorlardı mealen…
Böyle acılar kişilerde kalıcı olabiliyor. Toplum açısından durum farklı. Nitekim toplumsal ve siyasi algıda geçmiş yerini geleceğe, çatışma yerini uzlaşmaya, öfke yerini kabule bırakabiliyor.
Her barış, her yüzleşme, her bellek alıştırması nihayetinde bunu arar.
Uzun ve yoğun iç çatışmanın biriktirdiği acılar ve öfkeler sadece siyasi yolla çözülmezler. Barış sadece siyaset eliyle gerçekleşmez. Barış aynı zamanda insan ve toplumun devrede olmasını, dün ve gelecek arasında bağ kurmasını, yeni ve onarıcı bir güven ağı oluşturmasını gerektirir.
Kurucu ve kalıcı toplumsal bir barış deneyimi yaşayan ülkelerden önde geleni, Hakikat Komisyonları üzerinden etkili bir 'onarıcı adalet' mekanizması oluşturan Güney Afrika'dır.
Öyküsünü Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Enstitüsü direktörü Fanie de Toit'dan dinleyelim:
'Barış müzakeleri sırasında af konusu üzerinde uzlaşılmıştı. Ancak pek çok insan hakları kurumu genel ve kapsayıcı bir affın yanlış olduğu kanısındaydı. Bu fikirden yola çıktık, af için hesap verebilirlik kriterini benimsedik. 'Affedilmek istiyorsan, bir şeyler yapmalısın' Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu böyle doğdu ve iki işlevi oldu: Af ve telafi…'
Ancak affın bireysel değil, sistemsel olduğunu hemen belirtelim.
Güney Afrika'da Hakikat ve Uzlaşma Komisyonları'nın ilk meselesi, 'insan onurunun iade edilmesi'ydi. Mağdurların failleri affetmeleri istenmiyor ve beklenmiyordu. Sadece hikayeleri anlatmaları talep ediliyordu. Toit bize bu konuda şunları söylüyordu Cap Town'da: '18 ay boyunca mağdurların hikayelerini dinledik. Bunlar kamuya açık bir şekilde oldu. Failler mağdurların karşısına çıktı. İktidar ilişkileri ters çevirildi ve bir telafi mekanizması harekete geçti…' Telafi bununla sınırlı kalmıyor. Mağdurlara maaş bağlamak gibi maddi, adlarını sokak ve parklara vermek gibi simgesel biçimler alıyordu.
Komisyonların ikinci meselesi af, itiraf ve yüzleşme ağı oluşturmak üzerine kuruluydu. Toit af ve itiraf mekanizmasını şöyle anlatıyordu:
'Failler inandırıcı biçimde hakikati ortaya koyarlarsa ve suçları siyasi motifli suçsa ve fail talep ediyorsa, komisyon olarak af yetkisini kullanabiliyorduk. Ama hiç bir failden özür ve pişmanlık istemiyorduk. Onlardan bir meleğe dönmelerini beklemiyorduk. Failin kamusal olarak mağdur ve komisyon önünde hakikati anlatması gerekiyordu… Af katliam yapmış, katliamlara karışmış failler için geçerli değildi…'
Failin af edilmesi için gayret göstermesi ve af edilmesini talep etmesi, bunun için komisyona başvurması, ilginç ve önemli bir şeffaflık ve sorumluluk tanımı…
Güney Afrika'daki en alt katmandaki suçlulara kadar gitmeyi hedefleyen onarıcı adalet sisteminin özü budur…
Peki sonuçlar?
Mithat Sancar 'Geçmişle Hesaplaşma' kitabında mağdurlar açısından şu bilançoyu verir:
'Yaklaşık üç yıl süren çalışmalar sırasında 21.296 kişinin ifadeleri toplandı; bunların 2000'i kamuya açık oturumlarda dinlendi. Kamuya açık dinlemeler, ikinci yıldan itibaren yoğun bir şekilde radyo ve televizyonlarda yayınlandı. Ayrıca mağdurlara faillerle yüzleşme ve onları teşhis etme imkanı da tanındı. Özel televizyon programları siyahlar arasında rekor izlenme oranına ulaştı. Beyazlar arasında da yüksek oranda izlendi…'
Failler açısından ise durum şudur:
7060 fail af için başvuruda bulunmuş, bunların 1000'ı af edilmiştir.
Fanie du Toit'nın şu sözleri belki hepsinden daha önemli:
'Üç yıl sonunda beyaz Afrikalıların yüzde 78'den fazlası apartheid insanlığa karşı suçtur dediler. Bu komisyonun başarısıdır. Bu durumu ortaya çıkarma barış ve uzlaşma açısından çok önemliydi…'
Güney Afrika Türkiye'den çok farklı, ama çatışma çözümlerinde kullanılan yöntem ve yolların sayısı sınırlı…
En azından bu ülke bize zaman, irade ve yüzleşme tavsiyesinde bulunuyor.
Onlar yapabildiğine göre, kendi yönetimimizle, kendi dinamiklerimizle biz de yapırız…
Toplumlar yüzleşebilir ve affedebilir…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.