Yirmi yıl önce işlenmiş ve Türkiye’nin en önemli siyasi cinayetlerinden biri olan Musa Anter cinayetini ve bu cinayetin işlendiği siyasi ortamı, köşe yazılarıyla anlatmaya kalkışmak kolay bir şey değil; ama yine de konuya devam etmek ve tarihe bir kayıt daha düşmek lazım.
Şu bir gerçek ki, insanların yirmi yıl önce bu ülkede neler olup bittiğini anlayabilmeleri ve bugün devam eden davaların arka planında nelerin yattığını görebilmeleri için, “Ergenekon’da ve JİTEM’de kim kimdir” sorusuna cevap olabilecek bir ansiklopediye ihtiyaç var artık.
Türk Ergenekon az çok biliniyor. Ama bu Ergenekon’un, Kürdistan faaliyetleri de Kürt Ergenekon’da henüz yeteri kadar aydınlatılamadı. Ama meraklı okurlara, Musa Anter’in katledilmesi ve Vedat Aydın ve Mehmet Sincar cinayetlerini, Diyarbakır cezaevini ve o dönemin siyasi ortamını anlatan ve benim ilk kitabım olan Dijwar’ı okumalarını tavsiye edebilirim. Başlangıç için iyi bir kitaptır Dijwar. (Dijwar, Musa Anter’i öldüren ve beni de yaralayan kişinin kod adıdır. Kürtçede zor, zorlu, çetin gibi anlamları vardır.)
Bu kitabın dışında, özel olarak Anter cinayeti ve Ergenekon sürecinden bu yana geçmişin bu netameli tarihine ait bilgiler, yorumlar ihtiva eden yazılarım o kadar çok ki, sayısını gerçekten bilmiyorum.
2000 yılından bu yana bu konuyu yazıp duruyorum. Bu cinayetle ilgili olarak görsel ve yazılı medyada çok sayıda röportajlar ve programlar yaptım. İlki CNN’deydi. Cüneyt Özdemir ve Soner Yalçın’ın birlikte çalıştığı yıllar. Oradaydım diye bir belgesel program yapıyorlardı Musa Anter cinayetini, ilk orada anlattım. Sonra da hiç kesintisiz devam etti bu programlar.
Mehmet Eymür’ün 2002 yılında yaptığı deşifre önemliydi ve ilk bilgilere bu deşifreden sonra ulaştık.
İlk suç duyurusunu bu tarihte yaptım. Suç duyurusu dilekçemde şu isimler vardı:
1. Mahmut Yıldırım (Yeşil, Ahmet Demir, Sakallı kod adlarını kullanır)
2. Alaatttin Kanat (PKK İtirafçısı, General Zinnar adını kullanır)
3. Mehmet Ağar (Emniyet Eski Genel Müdürü, İçişleri ve Adalet eski Bakanı)
4. İsmet Sezgin (İçişleri ve Milli Savunma eski Bakanı)
5. Ünal Erkan (Olağanüstü Hal Bölge eski Valisi, eski milletvekili)
7. Süleyman Demirel (Eski Başbakan, eski Cumhurbaşkanı )
Talep Konusu: Mahmut Yıldırım ve Alaattin Kanat açısından: Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve adam öldürmeye tam teşebbüs suçlarından, diğerleri hakkında ise görevi kötüye kullanmak, ya da görevi savsamak suçlarından dolayı soruşturma açılarak haklarında kamu davası açılmasından ibarettir.
Suç tarihi: 20 Eylül 1992 tarihi ve öncesi.
Bu suç duyurusu dilekçemizi kabul edecek savcıyı, arkadaşım Avukat Sedat Yurttaş’la birlikte Diyarbakır Adliyesi içinde arayıp durduk, çünkü savcılar içinde bu kadar önemli devlet adamının hatta bir eski Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu dilekçemizi almak istemediler. Nihayet dilekçemizi teslim edecek bir savcı bulduk, lakin bu da işe yaramadı, hiçbir şey soruşturulmadı ve kayda alınmadı çünkü. Dilekçede adı geçen bazı isimler ne de olsa o tarihte hâlâ muktedirdiler ve ne iktidar oyunundan ne de siyaset sahnesinden çekilmişlerdi.
Dört yıl sonra da, eski bir JİTEM mensubu olan Abdülkadir Aygan’ın faili meçhul cinayetler için yaptığı açıklamalar, ifşaatlar geldi. O da 2004 yılındaydı. Dijwar’ı bitirmiş, yayınevine teslim etmiştim. Doğrusu ben Yeşil’in ifadesinde geçen ve Yeşil’in Anter cinayetinde kullandığını söylediği “kafa adam”ın hep Alaattin Kanat olduğunu düşünüyordum.
Çünkü Alaatin Musa Ağabey gibi, Mardinli ve Kızıltepeliydi. General Zinnar kod adlı Kanat, eski bir PKK’liydi ve Musa Ağabey’le iletişim kurabilecek durumdaydı. Kitapta da Alaattin’in ismi “General Zinnar” olarak geçiyordu. Ama kitap basıma girmeden yeni bir gelişme oldu. Aygan ifşaatlarında Hogir’dan –Cemil Işık– bahsediyordu.. Aygan’ın anlattıklarına inandım, çünkü her şeyi çok ayrıntılı anlatıyordu JİTEM’deki görevinin bir gereği olarak, infaz timinin içinde yer almıştı ve anlattıkları benim o gece yaşadıklarımla bire bir örtüşüyordu.
Aygan Özgür Gündem’e konuştuktan sonra kitabın bu bölümünü değiştirdim.
Kitaptaki General Zinnar ismi çıktı yerine Hogir (Cemil Işık) geldi.
Aygan, tetiği çeken kişi hakkında da önemli bilgiler veriyordu. Bu kişinin Hamit Yıldırım olduğunu ve Şırnak’ta koruculuk yaptığını ifade ediyordu. Musa Anter’i öldürdükten sonra gidip Şırnak’ta yaşamak akıl almaz bir pervasızlık örneğiydi ve aslına bakarsanız katillerin hâlâ aramızda dolaştığının da en somut misaliydi.
Hamit cinayetin işlendiği hafta içinde, Musa Ağabey’in kaldığı otele birkaç kez gelmiş ve resepsiyona kendisini Dijwar olarak tanıtmıştı.
Aygan yni yaptığı bir açıklamayla, Hogir’ın Anter’i Saraykapı’daki JİTEM merkezinden telefonla aradığını söylemektedir. O telefon görüşmelerinin ortaya çıkarılması için Diyarbakır’da savcılıkta talepte bulundum, ama maalesef bu da yapılmadı. JİTEM’in telefon kayıtlarını isteyecek babayiğit bir savcı yoktu, olsa bile herhalde o da infaz edilirdi.
Bunun üstüne 2005’in sonbaharında, İstanbul’da bir imza kampanyası başlattım. 350 civarında aydın-gazeteci, sanatçı ve yazardan imza topladık. Taksim Hill Otel’de bir basın toplantısı yaptık ve İçişleri Bakanı’na Hamit Yıldırım’ın akıbetini sorduk. Yani kamuoyu ve medya önünde suç duyurusu yaptık ama yine sonuç alamadık.
Olayda tetikçi olarak kullanılan Hamit Yıldırım, Hogir’la (Cemil Işık) beraber davranıyordu ve büyük bir ihtimalle PKK’den beraber ayrılmışlardı.
Hogir (Cemil Işık) Aygan’ın anlattığına göre JİTEM tarafından ta Zaho’ya gidip getirilmişti.
Ama özel olarak Anter’i öldürmek için değildi bu. Çünkü Hogir, cinayetin işlendiği yıl olan 1992 yılında değil, daha önce getirilmiş ve Elazığ’a yerleştirilmişti. Yeşil’le beraber çalışıyordu ve Anter cinayetinde tetikçi olarak kullanılan Hamit Yıldırım da Cemil Işık’la beraber hareket ediyordu..
Kafanızın iyice karıştığını biliyorum, ama devam etmekten başka çare yok.
“Bilmek ve başkalarının bilmesini sağlamak” dediğimiz mesele, kolayından bir mesele değil maalesef.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.