‘Anti-Erdoğan cephesi’ yerel seçimlerde büyük bir mağlubiyet aldı. Erdoğan karşıtı bloğun süreç başladığında üç stratejik hedefi vardı. Birincisi oyunu yüzde 30’a düşürmek ve Erdoğan’ı başbakanlıktan indirmek. İkincisi Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına engel olmak. Üçüncüsü ise bu iki senaryo işlemezse AK Parti’yi bölmek.
Seçim tam tersi bir sonuç çıkardı. Erdoğan, saldırılara karşı tek başına mücadele ederek bu süreçten güçlenerek çıktı. Hamle ve gündem üstünlüğünü yeniden ele geçirdi. Sadece kendisinin değil, Cumhurbaşkanlığı seçiminin, çözüm sürecinin ve ülkenin kaderini tayin edecek bir pozisyon kazandı.
Politik rulette kim kaybetti?
Erdoğan karşıtı blok için aritmetik olarak kaybetmenin ötesinde dramatik bir tablo var. Başta Gülen hareketi olmak üzere onunla konjonktürel işbirliği yapanlar ve yurt dışındaki suflörleri ‘Erdoğan meselesini kişiselleştirerek rasyonel karar veremez hâle geldiler’. Bunun sonucunda büyük bir stratejik hata yaptılar.
Erdoğan’la mücadelesini, ontolojik bir sorun hâline getiren bu cephe, dış sesin telkiniyle kumar masasında kazanacağından emin kumarbaz edasıyla tüm mal varlığını masaya sürdü. Bir anda her şeye sahip olacağına inan(dırıl)ıp politik rulet oynadı. Ancak şartlar lehine olmasına rağmen kazanamadı. Oyunu kaybettiği gibi tüm mal varlığını ve daha da önemlisi itibarını da kaybetti.
Bundan sonra ne tür izahat yapılırsa yapılsın tarih, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Gülen hareketiyle taktik işbirliği, Gülen hareketini ise CHP için CHP’lilerden daha çok çalışan bir yapı olarak kaydetti. Peki bu ayıp mı? Tabii ki hayır. Değer atfederek bir hüküm vermiyorum sadece olgusal bir tespit yapıyorum.
Erdoğan sandıkla devrilmiyor!
Girdikleri iddiada her şeyini kaybedenlerin yollarından dönmeyecekleri anlaşılıyor. Seçimin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen özeleştiri konusunda herhangi bir işaret gelmedi. Bu cephenin politik psikolojisini ‘operasyonlara rağmen sandıkta yenemedik’ kızgın ruh hâli oluşturuyor.
Bundan sonra ne olacağını güvenlik bürokrasisinde çalışmış tecrübeli bir isimle konuştum. Toplumsal hareketler uzmanı olan şahıs şunları söyledi: “(...) yerel seçim muharebesini kaybeden bu cephe savaşın bitmediğini düşünüyor. Deplasmanlı bir eleme maçında ilk maç tamamlandı ve Erdoğan galip. Ancak şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimi var.’
Erdoğan, muharebeyi kazandı ama sancağı yerine koymadı. Sancağı hâlâ elinde tutuyor ki taraftarları sancağın indiğini görüp dağılmasınlar. Üç taraf da yeni hamleler için şimdilik mevzilerinde bekliyorlar.
‘Sıcak yaz’a, yeni senaryolar...
İçinde bulundukları çevrenin irrasyonel mütalaalarıyla seçimleri rasyonel biçimde değerlendiremeyen yapı, taktik hedeflerini revize etti. Kısa vadeli eylem planında sokak gösterileri var. 1 Mayıs’la başlayıp, Gezi’nin yıldönümünde sokaklar paralize edilecek. Yazın sokaklara kan banyosu yaptırmak isteyecekler. Yeni toplumsal provokasyon senaryoları devreye sokulacak.
Bu bağlamda Kürt siyasi hareketi bir kez daha kendi cephelerine çekilmeye çalışılacak. Bu başarılamazsa DHKP-C başta olmak üzere diğer sol fraksiyonların eylem gücü devreye sokulacak. İstikrarsızlık büyütülüp, Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasına engel olmaya çalışılacak.”
Erdoğan geri atmazsa ne olacak diye sorduğum uzman “her şeyi denedik ama başarılı olamadık, yeni bir yol bulmalıyız psikolojisiyle hareket eden uluslararası odaklar ve ortakları son sahnede ‘Erdoğan’a suikast’ kartını sahaya sürecekler” dedi.
Başarılı olabilirler mi? Bunu zaman gösterecek. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimine kadar gerilim artarak devam edecek. Evrensel prensiptir, hiçbir doğum sancısız olmaz...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.