• BIST 9323.83
  • Altın 3738.952
  • Dolar 38.008
  • Euro 42.0523
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 15 °C

Erdoğan ve açlık grevi

Ahmet Altan-

İngiltere’nin seçkin gazetelerinden Guardian, Başbakan Erdoğan’ı “bitirebilecek” üç ihtimal sıralamış.

Suriye savaşı, Kürt meselesi, ekonomik çöküntü.

Bence bunlardan daha büyük bir tehlike var.

Başbakan Erdoğan’ı siyaseten bitirebilecek en büyük tehdit, Başbakan Erdoğan’ın kendisidir.

Erdoğan’ın son dönemde yaptıklarına baktığımda, Sarah Bernhard’ın aşk için söylediği bir sözün siyasete uygulanmış biçiminin de çok geçerli olabileceğini düşünüyorum.

“Aşk açlıktan ölmez”
demişti ünlü aktris, “aşk oburluktan ölür”.

Bu sözden yola çıkarak, “iktidar açlıktan ölmez, iktidar oburluktan ölür” diyebileceğimizi sanıyorum.

Galiba iktidar belli bir dozdan sonra korkunç bir bağımlılık yaratıyor ve her gün biraz daha fazla doz istiyorsun.

Bu bağımlılığa yakalanan siyasetçiler, ihtiyaçları olan iktidarı ele geçirebilmek için elleri titreyen bağımlılar gibi kimsenin sözünü, uyarısını dinlemeden harekete geçiyorlar.

Kendi kararlarının önünde durabilecek hiç kimseyi, hiçbir gücü istemiyorlar.

Erdoğan’ın siyaset anlayışı gittikçe daha çok “delikli taşa” benzemeye başladı, Erdoğan o taşın bir ucundan “kararını” bıraktığında diğer uca hiçbir engele rastlamadan düşüyor.

Yanlış bir karar verdiğinde, bunu durdurabilecek hiçbir mekanizma yok.

Suriye konusunda kimseye danışmadan yanlış bir karar verdi.

Diktatör Esed’e karşı demokratik bir muhalefet pozisyonu almanın ötesine geçip Türkiye’yi Suriye’nin iç savaşında taraf konumuna soktu.

Esed onun tahmin ettiği sürede devrilmeyince Türkiye gittikçe daha fazla Suriye iç savaşının içine batmaya başladı.

Suriye’de taraf oldukça da Suriye’nin müttefikleri Türkiye karşısında sıkı bir işbirliğine girdi.

PKK’ya destekleri arttı.

Önlenemez bir “büyük iktidar” aşkıyla “biz Ortadoğu’ya nizam vereceğiz” nutukları atılırken şimdi Ortadoğu Türkiye’ye “nizam veriyor”.

Kendi içindeki Kürt sorununu çözmeden bir başka ülkedeki iç savaşa dâhil olmanın bedelinin ne olduğu her gün biraz daha fazla görülüyor.

Ben aynı “iktidar bağımlılığının” Kürt meselesini de çıkmaza götürdüğünü düşünüyorum.

Kürt meselesinin çözümlenebilmesi için, Türk devletinin ve o devleti yönetenlerin sahip olduğu iktidarın “halkla” paylaşılması gerekiyor.

Irkına, dinine, inancına, diline, fikrine bakmadan hepsinin eşit kabul edilmesi, hepsinin haklarının ve özgürlüklerinin teslim edilmesi, devletin kendi vatandaşlarına zorbalık etmemesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak duruyor ortada.

Arkasında çok büyük bir seçmen desteği olmasına rağmen Erdoğan bunu yapmıyor, devletin iktidar alanını sınırlamıyor, halkın iktidar alanını genişletmiyor ve Kürt meselesini sadece PKK meselesi olarak görüyor.

Sanıyor ki PKK’yı yenerse ya da PKK’yı silah bırakmaya ikna ederse, Kürt meselesi bitecek.

Kürt meselesi PKK’yla başlamadı, PKK’yla bitmez.

PKK, bu meselenin daha görünür olmasını sağladı, Türkiye’nin en önemli meselesinin Kürt meselesi olduğunu gösterdi ama meselenin başlangıç noktası PKK değil, meselenin başlangıç noktası Kürtlerin hakları.

PKK yenilirse ya da anlaşırsa, Kürtler “anadilde eğitim” hakkından vazgeçer mi?

Türkçe bile bilmeyen milyonlarca Kürt, binlerce yıllık köylerinin adlarının “bilmedikleri” bir dilde söylenmesine razı olur mu?

Sadece Kürtler değil artık bu ülkede kimse “başkalarından daha eksik haklara” sahip olmayı kabul etmez.

Bu toplumun bütün kesimlerine haklarını vermek bir mecburiyet.

Ama bu, devletin iktidarını eksiltip, halkın iktidarını arttıracağı için devleti yönetenler bunu istemiyor.

İstemiyor ama bugün yüzlerce Kürt mahkûm ölüm orucuna yattı.

Gün be gün değil artık saat be saat ölüme yaklaşıyorlar.

Ölümü, üstelik de ölümlerin en dehşet vericilerinden biri olan açlıkla ölmeyi göze alan insanlara karşı bir devlet ne yapabilir?

O insanların ölümü niye göze aldıklarını anlamadan, bu sorunu çözemezsiniz.

O insanların ölmeye bile razı olmalarına yol açan şartları değiştirmek zorundasınız.

Bir insana “ben ölürüm” dedirten bir sorun varsa, “bu sorunu benim istediğim gibi çözeceksiniz” diyemezsiniz, İngiltere, şu “üstünde güneş batmayan imparatorluk” bunu söylemeyi denedi, sonunda anlaşmak zorunda kaldı.

Türkiye daha fazla ölümü taşıyamaz.

Yaşar Kemal’in dediği gibi “bunun vebali var” ve bu vebal her vicdana ağır gelir.

Türkiye, bir “iktidar oburluğuyla” yönetilebilecek bir ülke değil, bu oburlukta ısrar sadece Erdoğan’ın siyasi hayatını değil Türkiye’yi de bitirir.

Türkiye, her ölümle Guardian’ın ima ettiği o “altın vuruşa” yaklaşıyor, bu aşamada Erdoğan’ı uyarmak, eleştirmek, bir düşmanlık değil, sadece o altın vuruşu yapmasına engel olmaya çalışmaktır.

Dostları, Erdoğan’ın bir savaşla ya da büyüyen bir iç savaşla o altın vuruşu yapmasını mı destekliyor?

Nasıl bir dostluk bu?

  • Yorumlar 7
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • ADIYOK26 Ekim 2012 Cuma 13:37ölümü göze almak

      kürtler davalari ugruna ve haksizliga karsi bedenlerini ortaya koymus durumda. talepleri karsilanmaz ve kürt sorunu sözülmezse türkiye ortasindan catirdamaya baslayacak. ondan sonrada geri dönüs mümkün degildir. . sorun acil ve hemde bu gün cözüm ister. yarin hatta bir kac saat sonra bile gec olabilir. bunu herkes böyle bilsin

      Yanıtla (0) (0)
    • Botani26 Ekim 2012 Cuma 13:46Vakit geç!

      Sayin Altan sundan emin olun; bu iktidari bu sekilde kalicilastirmasini saglayan siz ve sizin liberal takiminizdir. Bu iktidarin fasit oldugunu iddia ettigimiz de sizler bizi yok eden "Ergenekonculuk" yapmakla suçluyordunuz. Sizin için artik vakit çok geç. Ati alan üsküdari geçti sayin Altan. Benim nezdim de sizin pekte bir degeriniz yoktur. Siz çünkü önünü görmeyen bir gazeteye liderlik eden ve her gün yazip ta "önünü görmeyen" bir kisiniz.

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmet demir26 Ekim 2012 Cuma 14:53Ölum

      Açlık grevleri kötü bir sona doğru gidiyor.hemen cozun bulunmalı. altan taifesi çok saflar dincilerin demokrasiye inandıklarını inaniyormusun. tayyipi akladılar pulladilar. bir adamın zikri neyse döktüren odur. kürtleri insan yerine koymuyor. biz sizi allahtan dolayı seviyorum diyor. devletin başındaki adam dindar nesil. Istiyiorum diye bağırıyor. yetmez ama evet tayfası laiklikten böyle bir şey olur mu.

      Yanıtla (0) (0)
    • myk26 Ekim 2012 Cuma 16:46ah ah

      ya senin başka işin yok mu arkadaş hoş güzel de sabah akşam erdoğanı yazıyorsun sözlerin çok bayağılaştı okuyunca bir heyecan duymuyorum çunku hep aynı şeyler deyip geçiyorum

      Yanıtla (0) (0)
    • Ekrem Baytap26 Ekim 2012 Cuma 23:25Alemin ölümü bir tek insanın ölümünde gizlidir.

      Bir tek insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanın öldürülmesine seyirci kalmak, insanlığın öldürülmesine seyirci kalmaktır. Kabil sadece kardeşini öldürmemiş. O insanlığa kardeş öldürmeyi miras bırakmıştır. Bu nedenle kötülüğün babası olarak anılmaktadır.

      Bu nedenle Ahmet Altan'nın öldürmeler ve ölümler karşısındaki duyarlılığını paylaşmak, cinayet işleme fiiline tepki vermektir. Cinayetlerin/öldürmelerin doğal

      Yanıtla (0) (0)
    • baki gunyl27 Ekim 2012 Cumartesi 00:11esed

      Yqzının içeriği ile ilgili yorum yapmak elbette ki daha anlamlıdır ama, bu Esed sözcüğü kasıtlı kullanılan bir sözcük olduğundan iktidarın dilidir. Hepimiz biliyoruz ki yıllarca kullanılan Esad iktidarla ters düşünce Esad oluverdi. Yazarın derdi sanırım sorun çözülmesinin insani ve ahlaki yönünden çok bastırılamayışından ötürü bir zorunluluk haline gelmesidir. Bu da demokratlığa hiç de yakışmayan bir şey. sanki yenebilseymiş yapmasında bir sakınca y

      Yanıtla (0) (0)
    • Resul dmrkn27 Ekim 2012 Cumartesi 11:53Ölüme yatmak ne icin

      insanların kendi dillerini kullanmalarından daha doğal birsey yok isteyen kürtçe ders alabiliyor secmeli bunu kucumseyenler var zorunlu hale gelsin diyenler var gelsin zorunlu hale ama arkasından ne isteyecekler özerklikmi bagimsizlikmi pkk kürtlerin temsilcisi yada bdp bence değil öyle olsaydı Doğu'da bütün oyları alırdı beskiyla insanları sindiriyorlar korkutuyorlar tehdit ediyorlar cocukları kandirip daga çıkarıyorlar...

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89