• BIST 9949.01
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 7 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 11 °C
  • Berlin 3 °C

Erbil’den bakınca

Amberin Zaman

Son 10 gündür Irak Kürdistan’ındayım. Epey zamandır Türkiye’nin dışında bu kadar uzun zaman kalmamıştım. İnsan dışarıdan bakıp biraz nefes alınca nasıl zehirli bir atmosferde yaşadığımızı daha iyi idrak ediyor. Ama ister içeriden ister dışarıdan ne yazarsanız yazın tüketenin ideolojik filtresine, mevzilendiği pozisyona göre her bir dediğiniz çarpıtılıyor. Aleyhinize kullanılıyor. Dolayısıyla ne yaparsanız yapın Türkiye’yi kuşatan bu hastalıklı iklimden kaçış yok.

Örneğin ocak ayında Washington’a gitmiştim. Oradayken doğal olarak hükümetten, düşünce kuruluşları, yani “Think Tank” dünyasından Türkiye ile ilgilenen bir kaç kişiyle görüştüm. Ortak kanı şuydu: “AK Parti’nin alternatifi görünmüyor. Türkiye’de muhalefet yok denecek kadar zayıf. Recep Tayyip Erdoğan partisinin tek hâkimi. Dolayısıyla kalıcı.” Bu tespitleri paylaşmak üzere Washington’dan bir tweet attım. “Washington’dan bakınca Erdoğan kalıcı” diye. Daha “bismillah” demeden ne kadar trol varsa üstüme çullandı. Olay Twitter’da kalaydı hadi neyse diyecektik. Ama bir baktım kelli felli köşe yazarları dahi benim 140 karakterlik cümlemden müthiş manaları üretiyor.

Kimisi açık açık, kimisi üstü kapalı özetle şunu iddia ediyordu: “Erdoğan ve AK Parti’nin azılı düşmanı, faiz lobisinin maşası, Yahudi, CIA ajanı, ABD uşağı, paralel tetikçi Amberin Zaman Washington’a gidip şu Erdoğan ve AK Parti nasıl alaşağı edilir sondajını yaptı.” Hattâ AK Parti Merkez Gençlik Kolları Başkanı Cihad Kaygısız’ın kendi partisinin web sitesinde 25 Şubat’ta yayınlanan demecine göre ben “hâlâ ABD’den bir darbe, bir müdahale, herhalde bir suikast” bekliyormuşum. Olmayınca da demek ki çılgına dönüp, kendimi deşifre etme pahasına, sözkonusu tweet’i atmışım.

Washington’a suikast planlamak için gitmedim. Eşimle tatile gittim. Kayınvalidem, görümcem, ortak dostları ziyarete. Zamanımızın çoğunu evimizin tadilatıyla geçirdik. Musluk, kartonpiyer, klozet kapağı modelleri seçerek. Araya da dediğim gibi bir iki Türkiye uzmanı sıkıştırdım. Ama gel de derdini anlat. Algı operasyonu mu demiştiniz?

Dahası da var. Duyduğuma göre ne denli “karanlık” biri olduğuma dair argümanlar sınır ötesine de taşınmış. Yetkili ağızlardan yetkili kulaklara. Daha “az yetkili” kimileri, inandıkları için mi, Ankara’nın gazabına uğramaktan korktukları için mi bilinmez, bana demeç vermekten kaçıyor artık. Ben neymişim meğer?

Ne olduğum belli aslında. Gazeteciyim. Ve bu karalamaların hiçbiri yeni değil. Zamanında medyamızın “amiral gemileri” ajan, darbeci imalarıyla manşet yaparak algı operasyonlarına imza atıyordu. Bugün de havuz medyası.

Boşuna nefes tüketiyorum farkındayım ama… Arşivimiz ortada. Erdoğan ve AK Parti Türkiye’yi demokrasiye doğru yönlendirirken olumlu yazılar yazıyorduk. Olumlu derken, gerçekleri yazıyorduk.

Askerî vesayet eriyor, dindarlara, Kürtlere, gayrimüslimlere onurları iade ediliyordu. Avrupa Birliği ile müzakereler açılıyordu. 27 Nisan e-muhtırası, AK Parti’ye kapatma davası, bunlar yaşanırken bizler neler yazdık hepsini dediğimiz gibi 1999 yılından itibaren The Economist dergisinde ve 2007 yılından itibaren Taraf’ta bulabilirsiniz.

Ama bugünkü tablo malum. Yargı, basın, üniversiteler, hayatın her alanı baskı altında. Kutuplaşma had safhada.

Bir ülkeyi 14 yıl boyunca, yarısı tek bir kişinin idaresinde olmak üzere, aynı parti yönetirse güç zehirlenmesi, gerileme, neredeyse kaçınılmaz. Erdoğan başkanlık hayallerine ulaşırsa baskılar daha da artacak. Tecrübeyle sabit. Selahattin Demirtaş diyor ki “Erdoğan ve başkanlık sisteminin önündeki tek engel biziz”. Ama karşımızda şöyle de bir paradoks var. Kürt sorununu çözmek için elini taşın altına gerçek anlamda ilk koyan (milliyetçi tabana attığı çiçeklere rağmen) Erdoğan ve AK Parti. Erbil’den bakınca da bunu çok net görüyoruz. Haydi komplocular işbaşına.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89