Onlar “Türk” değil, onun için Diyarbakır Newroz’unda “Türk” bayrağı yoktu.
Başbakan ve diğer Türkler bunu kavradığı gün, barış gerçekten gelmiş olacak.
Üç gün önce bu sözleri yazdığımda, Türk ve dindar bir dostumdan şu mektubu aldım:
“Bir arkadaşım Diyarbakır’daki mitingde Türk bayrağı olmadığı için eleştiride bulunduğunda sordum:
‘Sen Türklerin ve Kürtlerin eşit olduğuna inanıyor musun?’ ‘Evet’ dedi.
‘Anayasa’da Türk’ün sahip olduğu tüm haklara Kürt’ün de sahip olması gerektiğine inanıyor musun?’ Yine ‘Evet’ dedi.
‘Peki,’ dedim, ‘sen evine ya da toplantı yaptığın yere Kürt bayrağı asıyor musun?’ ‘Tabii ki hayır!’ dedi.
‘Peki, neden kendimiz Kürt bayrağı asmamayı normal kabul ederken, Kürtlerin Türk bayrağı asmasını isteyebiliyoruz?’
Sorunumuz burada. Dilimizle eşit olduğumuzu söylesek de, bilinçaltımızda üstün olduğumuz var.
Kürtlere hep bir şeyler dayatma hakkımız varmış gibi yaşıyoruz. Bayrak asmalarını söylüyoruz, Türkçe öğrenmelerini istiyoruz... Biz Kürtçe öğrenmiyoruz, bayraklarını asmıyoruz. Eğer eşitsek, neden onlara karışma hakkımız olduğuna inanıyoruz?
Çünkü zehirlendik. Tanzimat’tan sonra milliyetçilik zehriyle bizi bilinçli bir şekilde zehirlediler. O gün İslam’ın bizi geri bıraktığını düşünen modernistler, Batılılaşmak adına İslam’ın yerine milliyetçiliği ikame ederek İslam’ın izlerini bu coğrafyadan silmek için bizi zehirlediler.
Şimdi biz bayrağımızın Türk bayrağı olduğunu zannediyoruz. Muhafazakârlarımız bile Türk bayrağı diyor. Bu bayrak İslam bayrağıdır. Türklükle ilgisi yoktur. Hilâl ile Allah (C.C.) simgelenir, yıldız ile Peygamberimiz (S.A.S.) Bu bayrak sembolik olarak kelime-i tevhiddir. Osmanlı’da yaşayan tüm Müslümanları temsil eder. Gayrımüslimler de şer’i olarak emanetidir bu devletin ve korumakla mükelleftir. Haklarını koruyamadığı anda, aldığı vergileri geri vermekle mükelleftir devlet.
Sen bu bayrağa ‘Türk bayrağı’ dediğin anda Kürt’ün de ‘Kürt bayrağı’ deme hakkı doğar. Sen ona Türklük adına ne dayatırsan, onun da sana Kürtlük adına onu dayatma hakkı doğar. Devletin bayrağı Türk bayrağı olmaz. O zaman ‘Kürt bayrağı olsun’ diye teklif etme hakkı doğar Kürt vatandaşın, haklıdır da. Eğer eşitsek, neden ‘Türk’ bayrağı?
Şimdi bunu anlatmaya çalışıyoruz Müslümanlara. Zehirlerimizi vücudumuzdan atmaya çalışıyoruz beraberce.”
Egemen millet ağzı
Sosyalist bir arkadaşımdan ise şöyle bir mektup aldım:
“Diyarbakır’da Türk bayrağı olmamasını eleştirenlere şöyle demek herhalde daha doğru olur: Ulan 80-90 yıldır bu topluma (ve özellikle Kürtlere) etmediğinizi bırakmadınız, halen sizin bayrağınızı asmadılar diye sızlanıyorsunuz. Oysa yapmanız gereken, gerçek iyi niyet göstergesi olarak, Türkiye’nin herhangi bir yerinde (mesela Ankara’da) Türk bayrağının yanına Kürt bayrağını asmak olmalıydı.
Sıkıyorsa bunu savunsunlar. Sonra da Diyarbakır’da Türk bayrağının gönüllü asılmasını talep etsinler. Görüldüğü gibi hâlâ ‘egemen millet’ ağzıyla konuşuyor bunlar.
Ha, ileride bu bayrak gerçekten tüm toplumu sarar da Türkiye bayrağına dönüşürse, zaten sorun kalmaz.”
Devletin simgesi
Lütfen inanın, ben bu konuyu işi yokuşa sürmek için, Kürtler adına gol atmak için filan yazmıyorum. Bayrak benim umurumda değil.
“Türk” bayrağı da olsa, “Kürt” bayrağı da olsa, ben hiçbir bayrağı sallamam.
Bayrak devletin, ulusun simgesidir, benim ne devletle işim olur, ne ulusla. Ben sosyalistim.
Hiçbir bayraktan hoşlanmam, kimin ne bayrağı salladığını hiç umursamam.
Ama barış sürecine önem verdiğim için söylüyorum. Bir başkasının bayrağı bir başkasına zorla astırıldığı zaman, barış yapmak zordur.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.