Günlerin adını insanlar koyar; ama sadece siz adını öyle koydunuz diye de barış gelmez. Düşünmeliyiz üzerine, en samimi barış talebi ekseriyetle savaşın en beter olduğu yerlerden yükseliyor. ‘Barış Günü’nün bir gün öncesinde ve sonrasında da aynı cümleyle hem de.
1 Eylül Barış Gününde Barış Meclisi temsilcileri 34 kişinin öldüğü Roboski deydi.
“2011 yılında yakınlarımızın parçalanmış cesetlerini traktör römorklarında taşırken, yaşadığımız yerde çok sayıda asker olmasına ve haber vermemize rağmen bizlere yardım edilmemiş, yaralılarımız katır sırtlarında ölüme terk edilmişlerdi. Üstelik bütün bunlar olurken, askeri helikopterler üzerimizden geçiyordu. Bize yaşatılan onca büyük acıya rağmen hiçbir zaman intikam yemini etmedik!” Böyle demişlerdi Uludere /Roboskili aileler ortak sözlerinde. Ne kadar şaşırmıştı herkes burunlarının dibinde asker dolusu minibüs devrildiğinde can hâliyle yardımlarına koşmalarına... Roboskili ailelerden bunu kimse beklemiyormuş demek.
Türkiye Barış Meclisi’nin farklı illerden gelen 30 temsilcisiyle birlikte 1 Eylül’de Roboski’deydik. O malum gece 34 kez daha anıldı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kulakları çınlatıldı, mezarlıkların üzerinden gece uçan plastik çiçekler düzeltildi, mezar taşları başında barış çağrıldı. Vicdani retçi Halil Savda, 1300 kilometrelik barış yolculuguna Roboski’den dün sabah uğurlandı. Hatta Şırnak yolunda bir süre yalnız da bırakılmadı. 40 günde Ankara’da olacak.
1 Eylül’de Roboski’deydik ama bence dün tarih orada 28 Aralık 2011’di. Bugün de olduğu gibi.Düğünsüz, bayramsız Roboski’den daha fazla diyeceğim de var; yarına...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.