Erdoğan dün anayasanın 'Gruplarda yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz' hükmünü unutmuş görünüyordu.
Başbakan’ın AK Parti genişletilmiş grup toplantısındaki konuşmasında, kendisine yakışmayan ve vahim cümleler var.
Yakışmayanlardan iki örnek verip geçeceğim: BDP’liler için “Onların derdi nemalanmaktır”. Bayramda PKK’lılarla karşılaşan milletvekilleri için “Meclis’e geleceğine Kandil’e çıksın!” Kısaca, benzer sözler, birliğimizin temeline konulan dinamitlerdir, Başbakan kaş yapayım derken göz çıkarıyor; ne Tayyip Bey’e yakışıyor ne de Başbakan’a. Başbakan yurttaşlarına örnek olmalı değil mi?
Asıl yazmak istediğim, söyledikleri arasında tehlikeli ölçüde yanlış bulduğum şu sözüdür: “Yargı da gerekenleri yapıyor. Biz de parlamentoda gereği neyse onu yapacağız.”
Başbakan’ın bu cümlesinde iki temel yanlış var: 1/ Yargı gerekeni yapıyor; 2/ Biz de parlamentoda gereği neyse onu yapacağız!
1/ Yargının ne yaptığını halka duyuracak olan Başbakan değildir; yargının soruşturma açtığı bilinmiyor, soruşturma süresinde ‘gereğinin’ yapılıp yapılmadığını takdir etmek kimseye düşmez, Başbakan’a hiç düşmez!
Başbakan’ın söyleyebileceği, en fazla, “Yargının ne yapacağını görelim de sonra...” biçiminde bir şey olabilir! Oysa Başbakan, soruşturma açılmış da ilk karar verilmiş gibi konuşuyor. Bu, gerçekten toplum hayatı için tehlikeli bir yaklaşımdır.
2/ AK Parti Genel Başkanı dünkü grup toplantısında, anayasanın 83’üncü maddesinin “TBMM’deki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz” hükmünü unutmuş görünüyordu. Unutmamış olsaydı “Parlamento olarak gereğini yapacağız” biçimindeki öngörüsünü grubuna karşı söylemezdi.
Bir grup başkanı ‘görüşme yapılamaz ve karar alınamaz’ bir konunun sonucu hakkında fikrini grup karşısında nasıl söyleyebilir? Ortada dosya yok, kişi belirsiz, iddia belli değil; grup başkanı kararı açıklıyor! Hayret!
Dokunulmazlık dosyaları parlamentoya geldiğinde, Anayasa ve Adalet Komisyonlarından oluşan Karma Komisyon’da ad çekmeyle beş kişilik hazırlık komisyonu oluşturulur. Hazırlık komisyonu dosyadaki ‘kâğıtları’ inceler, gerekli görürse o milletvekilini dinler, tanık dinleyemez, bir ay içinde raporunu Karma Komisyon’a bildirir. Karma Komisyon dokunulmazlığın kaldırılmasına veya ertelenmesine karar verir. Ertelenme biçimindeki raporlar genel kurulda okunur, on gün zarfında yazılı olarak itiraz edilmezse kesinleşir. Karma Komisyon kararı dokunulmazlığın kaldırılması şeklindeyse veya erteleme kararı genel kurulda okunduktan sonra itiraz edilmiş ise genel kurul gündemine girer.
Geçen dönemde gelen dosyalardan 78’i genel kurul gündemine girmiş, görüşülmeden seçime gelinmiştir. Bu dönem Meclis Başkanlığı’ndan 757 dosya komisyona gelmiş ve henüz bir işlem yapılmamıştır. Bu 757 dosya arasında BDP’lilere ait olanlar da vardır; şüphesiz yenileri de gelebilir.
Karma Komisyon bu 757 dosyayı hangi sıra ile ele alacak? Sırayla mı yoksa içlerinden istediğini seçebilecek mi? Komisyon son iki dönemdir, kuralını pek düşünmeden, uygulamayla bir düzen getirmiş. Şimdi bu düzeni, bir hiç için bozmanın sebebi var mı?
Bir daha yazayım; Kürt meselesini çözebilme gücü elindeyken çözmeyip, küçük sorunlar bahanesiyle büyük ilkeleri de sarsıp ülkeyi ve partisini meşgul etmeyi benim gibi fanilerin anlaması mümkün olamıyor!
Dokunulmazlık meselesi, dokunulmazlığın kaldırılması suçları arasına son önerisiyle ‘terör eylemlerine katılma ve terörü destekleme hallerini’ de katmak isteyen Sayın Bahçeli’nin; “Parlamento gereğini yapar” diyen Sayın Erdoğan’ın; “Karma Komisyon’dan genel kurula indirilir” benzeri işi basite alan formüller ileri süren Sayın Bekir Bozdağ’ın; “Kürsü dokunulmazlığıyla sınırlayalım” diyen Sayın Haluk Koç’un ve “Kaldırmayan namerttir” diyen Sayın Demirtaş’ın anlayışlarıyla, siyasal ve güncel gereklerin acelesiyle ele alınacak basit bir konu değildir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.