Diyarbakır'ın kadınları: Bu savaşın bitmesi gerek. Biraz düşünülse, çözüm uzakta değil.
Diyarbakır’ın, kadınların etkili ve güçlü oldukları bir kent olduğunu belirtmeye bilmem gerek var mı... Bu kentin sokaklarından kadınların sesi hiç eksik olmaz. Bazı yerel belediyelerin başkanı, diğerlerinin de eşbaşkanı kadındır. Kadın kuruluşları çok örgütlüdür. Yardım ve dayanışma kampanyalarının öncüleri kadınlardır.
Önceki gün bir grup Diyarbakırlı kadın “kadın kırımına karşı mücadele” adını verdikleri bir kampanyanın parçası olarak Siirt’e gittiler. Orada bir duruşmayı izleyeceklerdi. Yolda ve Siirt’te devlet güçlerinden kötü muamele gördüler. Geçmişe göre çok sert olan uygulamalar onları şaşırttı. Daha trajik olansa, PKK’nın saldırısında yaşamını yitiren ve Siirt’te önceki gün toprağa verilen dört kızdan birisinin ağabeyinin Siirt’teki kadınlara destek verilen davanın avukatı olmasıydı.
“Öldürülenlerin kadın olmasına da, sivil olmasına da çok üzüldük. Yalnız onlar değil, kimse ölmesin, asker de ölmesin, PKK’lı da ölmesin. Son dönemde PKK’nın saldırılarını yaygınlaştırması sonucu, kadınların ve sivillerin de savaşın hedefi haline gelmesine çok üzülüyoruz. Savaş kirli bir şey, yaygınlaştıkça daha da çok acı veriyor. Bunun sonu nereye varacak, endişe içindeyiz.”
Diyarbakır’ın kadınları “Artık bu savaşın bitmesi gerekiyor” diyorlar. “Savaş sürdükçe masumiyet ölüyor. Aslında herkes biraz durup düşünse, çözümün o kadar da uzak olmadığı görülebilir. Talepler ortada. Çözüm de ortada. Neden hâlâ silah, şiddet ve savaş tercih ediliyor?”
Yörenin genç kadınlarının Siirt’te öldürülmesi, Diyarbakır’da tam bir travmaya neden olmuş. Hangi kadını arasam ağlamaklı tepkiler veriyor: “Masum ve silahsız insanların hedef haline gelmesi, içinde bulunduğumuz açmazın ne kadar içinden çıkılmaz bir duruma dönüştüğünü gösteriyor.”
‘Herkes yoruldu’
“Herkes yoruldu. Hepimiz yorulduk ve ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Silahlar nasıl susacaksa sussun. Biz yıllardır barış çağrısında bulunuyoruz. Pek bir sonuç elde edilemiyor. Acaba neyi eksik yapıyoruz ki, bu savaş hâlâ şiddetlenerek sürüyor, barış bir türlü gelmiyor?”
Biz bunları konuşurken, Diyarbakır’da motosikletini tamire götüren bir polisin daha öldürüldüğü haberi geldi. Telefonda konuştuğum kadın siyasetçi haberi yeni almıştı, söyleyecek bir söz bulamadığını ifade etti. Sesi titriyordu. Diyarbakır’ın mücadeleci kadınlarının ilk kez bu kadar çaresiz ve karamsar olduklarını hissediyorum. Hava hissettiğimizin çok daha ötesinde ağırlaşmış gibi...
PKK bunları neden yapıyor?
Bu soruyu sorduğum bölge insanlarından aldığım cevapları sıralıyorum:
1. Kandil, “Eğer bir çözüm olacaksa bunun başrol oyuncusu ben olacağım” mesajını (örneğin İmralı’nın inisiyatifi tamamen kendi eline geçirmesi ve Kandil’i kendi dediğinin dışına çıkamayacak bir çözüme zorlaması ihtimaline karşı) vermek istiyor. Tabii, Kandil’in ağırlığını görmezlikten gelmek, ne olursa olsun, gerçekçilikten uzak bir yaklaşım olur... Silah onların elinde olduğu sürece, “çözüm”e giden yol da onlardan tamamen bağımsız düşünülemez.
2. Türkiye’nin İsrail, Suriye ve İran gibi çeşitli ülkelerle ilişkilerinin son dönemde değişmesi/bozulması PKK’yı cesaretlendir-iyor. (Tahlili daha ileri götürenler, İsrail’in başından beri desteklediği PKK’ya son dönemde daha yoğun bir destek vermeye başladığını dile getiriyorlar.)
3. Son seçimlerle 36 milletvekilliğinin kazanılması ve yasal alanın giderek genişleyip güçlenmesi, yani çözüm ihtimalinin artması, Kandil’i telaşlandırmış durumda. Silahlı eylem, yasal alanı etkisizleştiriyor/ bağımlı hale getiriyor.
Diyarbakır’ın havası eski hava değil. Bölgenin etkin ve dinamik kenti, bir çaresizliğin sarmalında. Kentin hayatına renk veren, canlılık veren kadınlar ise gerçekten üzgünler. Silahlı saldırılar karşısında çaresiz olduklarını ifade ediyorlar...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.