• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 3 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 0 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 3 °C

Diktatör ve bomba

Ahmet Altan-

Diktatörler beladır.

Sadece kendi halkları için değil, bütün dünya için.

Hitler iktidara geldiğinde liseye giden çocukların milyonlarcası o iktidardan düştüğünde ölmüşlerdi.

Enver Paşa tek başına koca bir imparatorluğu cehenneme sokmuştu.

Saddam, Ortadoğu’yu ateşe atmıştı.

Kendini dünyanın merkezi sanan bu ahmaklar yüzünden insanlar öldü, ülkeler parçalandı.

Mutlak ve denetimsiz bir iktidarları olduğu için “mutlak ve denetimsiz” hatalar yapma ihtimalleri de çok yüksekti.

Ve genellikle yaptılar.

Diktatörlerin en büyük derdi, iktidarda geçirdikleri bir sürenin sonunda gerçeklikle ilişkilerinin kopması, onları uyaracak, onlara gerçekleri hatırlatacak kimse olmadığı için de kendi hayal dünyalarındaki fantezileri bir zaman sonra gerçek sanmaya başlamaları.

Saddam, Amerikan ordusunu yeneceğini söylüyordu.

O, bunu söylerken Amerikan ordusu Bağdat’a yaklaşıyordu.

Kaddafi saklandığı yerden “fareleri ezeceğini” söylüyordu.

Gerçeğin farkında değillerdi.

Kendileri bu yanılgıları hayatlarıyla, ülkeleri yaşadıkları ağır yıkımla ödediler.

Şimdi de Suriye, diktatörü yüzünden ağır bir bedel ödüyor.

Esed’in diğerlerinden farklı olarak büyük bir şansı var.

Irak’ta Saddam’dan sonra yaşananlar, El Kaide’nin orada güçlenmiş olması, İsrail’in de Batılıların da “Esed sonrası” gelişmelerden ürkmesine neden oldu.

Esed’in muhaliflerinin yaptıkları vahşetin görüntülerinin dünyaya yayılması, herkesi şöyle bir durdurdu.

Dünya çekilince, Esed, insafsız yöntemleri, ordusu, Sünni bir iktidarın yapacaklarından korkan Nusayrilerin kayıtsız şartsız biçimde arkasında durması, Rusya’nın, Çin’in, İran’ın farklı farklı nedenlerle kendisini desteklemesi sayesinde tahminlerden daha uzun süre direnmeyi başardı.

Bir süre daha da direnecekmiş gibi gözüküyor.

Esed’in direnci sadece Suriye’yi değil, Türkiye’yi de bir belaya doğru sürüklüyor.

“Trafik kazası” gibi beklenmeyen bir savaşın çıkabileceğini düşündüren gelişmeler yaşanıyor.

Suriye’den atılan bir bomba dün Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde bir anneyle dört çocuğunun parçalanarak ölümüne neden oldu.

Bu bombanın bir tesadüf eseri mi Türkiye’ye düştüğü yoksa muhaliflerin ya da başka bir gücün Türkiye’yi de savaşa sokabilmek için mi bunu yaptığı şu anda bilinmiyor.

Ama daha geçen gün, “Türk pilotların Suriye devleti tarafından yakalandıktan sonra vurulduğunu” ileri süren “belgelerin” ortaya çıkması, birilerinin Türkiye’yi savaşa çekmek istediğini düşündürüyor kaçınılmaz olarak.

Türkiye, Esed’e karşı tavır almakla bence çok doğru bir karar verdi.

Ama galiba durmamız gereken yerde duramayıp, Suriye’deki iç savaşın tarafı ve kışkırtıcısı durumuna düştük.

Zaten daha önce İsrail’le ilişkilerimiz gerginleşmişti, Suriye iç savaşı patladıktan sonra Suriye, Irak, İran cephesiyle de düşman bir hâle geldik.

Düşünün ki güneyimizde tek “müttefikimiz” bir zamanlar “aşiret reisi” diye küçümsediğimiz Barzani.

Güneyden böyle düşman bir kuşakla çevrelenmiş olan Türkiye’nin başı “hesap ve kontrol dışı” nedenlerle her an belaya girebilir gibi duruyor.

İkide birde kasabalarımıza düşen mermiler, dün bir ailenin Suriye’den atılan bir bombayla parçalanması, Türkiye’yi sürekli olarak savaşa doğru itmeye uğraşan adımlar gibi gözüküyor.

Doğrusu ya böyle bir savaş bizim için bir felaket olur.

Böyle bir savaşta İran’ın ve Irak’ın ne yapacağını bilemeyiz.

Suriye iç savaşı bir anda bölgesel bir savaşa dönebilir ve Türkiye’nin böyle bir savaşı taşıyacak gücü yok.

Ama kasabaların bombalanmasını, insanların ölmesini de bir devlet çok uzun süre sineye çekemez.

Türkiye, hiç istemediği bir açmaza giriyor burada.

Sessiz kalsa bir türlü, ses çıkarsa bir türlü.

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu ürkütücü açmaz sadece Türkiye’ye ait bir sorun değil, bir bölgesel savaş bütün dünya için ciddi bir dert yaratır.

Türkiye-Suriye savaşının bir anlamda bir “mezhep savaşı” gibi algılanacağını da akıldan hiç çıkarmamak gerekiyor, böyle bir algının sonuçlarının bütün bölgede nelere yol açacağını kimse bugünden kestiremez.

Herhalde dünyanın, olayların gelişimine bakarak kımıldaması gerekiyor.

Bu yangın sadece Suriye’yi, Türkiye’yi, bölgedeki diğer ülkeleri yakmaz, ateş her yana sıçrar, savaşın yayılması dışında bu savaşın yaratacağı ekonomik çıkmazlar zaten kriz yaşayan Batı’yı da fena vurur.

Esed’i mi durdururlar, bir tampon bölge mi oluştururlar yoksa Türkiye’nin sınır bölgelerini boşaltmasının getireceği mali yükü mü paylaşırlar bilmem ama bir şeyler yapılması gerektiğini açıkça görebiliyoruz.

Bir bela bize yaklaşıyor.

Burada milliyetçi hamasete, hükümeti sıkıştıracak diye savaştan yana tavır alarak kışkırtıcılık yapmaya hiç gerek yok, bu ateş herkesi yakar.

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89