• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

Devrimsi normalleşme

Nabi Yağcı

Devrim ya da devrimsi kavramlarıyla “normal” kavramının yan yana gelmesi aykırı gibi görünebilir. Fakat tarihsel bir perspektiften baktığımızda tarihin gördüğü bütün devrimler o güne dek bilinmeyen, hiç duyulmamış bir talep için yapılmamıştır. Devrimleri ateşleyen talepler insanların basit, sıradan talepleridir. Eşitlik, kardeşlik, adalet, iş, ekmek, özgürlük, barış gibi. Bunlar basit taleplerdir ama bastırıldığında ve bu bastırma yıllar boyu devam edip sonuçta yüksek enerji birikimi yarattığında bir devrimin ateşleyicisi olurlar.

Normal hallerde, normal bir demokraside asker-sivil ilişkilerinin nasıl olacağı, normları bellidir. Şimdi ülkemizde normal bir demokraside olanı kazanabilmek için son üç beş yıldır normal olmayan bir yüksek gerilim yaşıyoruz. Bütün mesele askerin, sivillerden bir adım geride durması, kıyamet bundan kopuyor.

Koşaner’in açıkladığı istifa gerekçesi gerçekten gerekçe. Uzun tutukluluk süresine her demokrat itiraz ediyor. Tutukluluk süresinin uzunluğu yalnız askerlerle ilgili değil, siviller de mağdur. Bu mağduriyet bugünün işi değil. Hele 12 Eylül yargılamalarını düşünürseniz bugünkü uygulama ile kıyas kabul etmez. Süresiz tutuklama hali vardı. Bugünün orgeneralleri 12 Eylül diktasının üst rütbeli subaylarıydı, acaba hangisi o dönemde işkencelere, süresiz tutukluluk hallerine, her tür hukuksuzluğa ses çıkarmış, tepki vermişlerdir? 28 Şubat müdahalesi, 27 Nisan e-muhtırası hukuki miydi? Eğer şimdiki gibi tepki göstermiş, itiraz etmiş olsalardı bu hukuk dışılıklar olabilir miydi? Geçelim...

Olup bitenin aslı esası bunlar değildir.

Asker ve yüksek bürokrasi devlet içindeki hegemonik gücünü kaybediyor. Devlet içinde siyasi güçler dengesi klasik anlamda bir siyasi devrimle bir hamlede değil de alttan gelerek parça parça ve sürece yayılmış biçimde değişiyor. Aslında pek uzun bir süre de sayılmaz, bu değişiklikler şu son üç beş yılın ürünüdür.

Devletin dayandığı hegemonik sınıfsal iktidar yapısı yalnız askerler yönünden çözülmedi. En önce cumhurbaşkanlığı makamı değişti, eşi başörtülü bir isim bu makama geldi. Bu değişimi Kemalist teamül hiç hazmedemedi. Mitinglerde “Çankaya’yı geri alacağız”, “Çankaya bizimdir, bizim olacak” pankartlarını gördük. Böyle durumlarda “sivil teamül” iyi saatte olsunları beklemek, Genelkurmay’ın ışıklarına bakmaktı. Kimileri öyle yaptı. Ama yanılmışlardı, ışıklar yanmıyordu. Tarihimizde bir ilk olarak üst rütbeli subaylara yargı üst üste dokunduğunda da sivil teamül yine ayaktaydı, bekliyordu ama gelmiyordu.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapıyı çözen ikinci önemli değişim dalgası bana göre kısmi Anayasa değişikliği ve “Yetmez ama Evet” kampanyasıyla bu değişikliğe verilen kitlesel destekti. Böylece bir yandan yeni mevzuatla ikili iktidar yapısı kurumsal olarak tekleşme sürecine girdi öte yandan bu değişim çok ciddi bir halk desteğine sahip oldu. Sivil hükümet bu güçle yine tarihimizde bir ilki gerçekleştirerek geçen YAŞ toplantısında askere “hayır” dedi.

Tarihimizde bir ilk daha oldu Genelkurmay Başkanı ve üç Kuvvet Komutanı topluca istifa ettiler. Ama bu kez karşılığı bir ilk oluşturmadı. Önceki YAŞ toplantısındaki süreç olağan biçimde devam etti ve sivil iktidar kendi sözünü söyledi. Yani gördük ki, siyasetimizi yönlendiren “askeri teamül” artık yerini “sivil hukuk teamülüne” bırakmaya başlamış. Şimdi sıra yeni anayasaya geliyor. Ya da demokratik devlet yapısını inşa etmeye.

Not 2: Geçen yazımda Taraf’ta çıkan “Yoldaş General” başlığı altındaki habere ilişkin bir not düşmüştüm. Sonra, internet ortamında bu konunun Taraf’ı ve Mehmet Baransu’yu hedef alan bir saldırıya malzeme yapılmak istendiğini gördüm. Hemen yanıtladım, haber yapılmazdan önce bana sorulduğunu yazdım. “Bilmiyorum” lafıma da takılmışlar. Efendim, parti adı Ziya Güler olan (ama asker olmayan) partilimizi nasıl hatırlamazmışım! Hiç değilse böyle bir ismi “hatırlamıyorum” demeliymişim. Şahane bir mantık! Hatırlamıyorum desem şu anda tutuklu asker Ziya Güler için “olabilir” anlamı çıkmaz mıydı? Bana sorulan, şu anda tutuklu olan asker Ziya Güler idi, her hangi bir Ziya Güler değil, geçmişte partide parti adı veya gerçek adı Ziya Güler olan sivillerin dökümünü mü yapmalıydım diye sordum kendilerine.

Türkiye nelerle uğraşıyor kimileri de neyle?

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89