• BIST 9883.64
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 5 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 10 °C
  • Berlin 5 °C

Devlet ne halde? Siyaset adamı ne demekte?

Tarhan Erdem

Dün, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi katledildi!

Olayı Cumhurbaşkanı Balıkesir’de şöyle tanımladı:  

"Az önce Diyarbakır'da yaşanan bir çatışmada, Diyarbakır Baro Başkanı Sayın Tahir Elçi'nin öldüğünü, bir polisimizin de şehit olduğunu öğrendim. … Bu olay Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığının ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz, durmak yok, yılmak yok. Aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz".

Bu satırları ıstırap içinde yazıyorum, ancak yazmamın görevim olduğuna, yazmanın zorunlu olduğuna inanıyorum.       

Cumhurbaşkanı’nın, olaydan bir saat geçmeden bu cümleyi kurmasının, bir değil, iki değil birçok yanlışı vardır!

Söylenen politikanın siyasal yanlışlığı, bugün söylemenin tersliği, Anayasa’ya aykırılığı ve diğer yanlışlarının bir kısmını yazmıştım, yine yazarım, önce güncel başka yanlışına değinmeliyim:  

Şimdi, hele iki üç günden beri, cumhurbaşkanı, başbakan, kim olursa olsun söze “Mücadelemiz bir tek terörist kalıncaya kadar…” hiç ağza alınmamalı; her olaydan sonra söze “terörle mücadeledeki kararlılığımız  … ” diye başlamamalıdır!

Cumhurbaşkanı böyle olaylardan hemen sonra, Başbakan bir şey söylemeden konuşma telaşı içinde, hukuki yetkisini değil fiili yetkisini genişletme gayretine girmesini açıkça kınıyorum.  

Türkiye, devlet yönetme sorumluluğunda olanların, konuşma fırsatı kollayacağı bir dönemde bulunmamaktadır; tam tersine siyaset adamının zorunlu olmadıkça konuşmaması gerektiği günlerdeyiz.

Nereden biliyor Sayın Erdoğan olayın “terör olayı” olduğunu veya olmadığını? Böyle olayların faili, sorumlu tarafı bazen yıllarca sonra anlaşılır; bir tarafın açıklamasına bile güvenilemez; olayda ciddi bir bilgi olmadan veya kesin bilgi bile olsa, Cumhurbaşkanı’nın açıklama yapmasını kabul edemiyorum.

Neredeki ve hangi gücün Tahir Elçi’yi kurşunladığını, o gücün Türkiye’nin hangi kurumunu zayıflatmayı hedeflediğini kim bilebilir bir iki saat içinde?  

Son günlerin olaylarını yaşamadığımızı, kime ne söylendiği, kimin neyi anlaması istendiği belli ve açık olduğunu kabul edelim; Mecliste söylenen, “Bu örgüt, ülkemiz ve milletimiz için tehdit olmaktan çıkartılana, silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar bu mücadele sürecektir” cümlesini, adım başında tekrar ederek kim ne kazandı şimdiye kadar? Bu politika uygulandı veya uygulanamadı, ama her gün tekrarlandı da, Türkiye huzura mı kavuştu; güvenlik güçlerimiz daha mı güçlüdür? Heyhat demiyor musunuz?   

Asıl yazacağım şudur: Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri; Mecliste, televizyonlarda, yabancı bir misafiriyle birlikte basın toplantısı yaparken, açılış toplantılarında, muhtarlara, cami avlusunda, oyuncak dağıtırken, … dün yaptığı gibi her konuşmasını ve her cümlesini “tabanına” göre kuruyor, her yerde ve maalesef her zaman sadece onlara hitap ediyor. Onların siyasal kanaatlerinin güçlenmesi, bulundukları yere daha sıkıca basmalarını sağlamaya çalışıyor.

İktidara sahip olanların, kendi tabanlarını sertleştirmelerinin, mevcut gerginlikleri arttırmaya çalışarak siyaset yapmalarının, memlekete hiçbir yararı yoktur, tam tersine hem kendilerine ve hem memlekete sayılamayacak kadar zararı vardır.

Her sorun gibi Türkiye’nin sorunları, Cumhurbaşkanları ve başbakanların çocukluğunda kazandığı inançlar,  gençliklerinde güç veren heyecanlar, yaşamında gördüğü güzellikler ve karşılaştığı ihanetler, kişisel hedefler ile değerlendirilecek kadar sade değildir; bu sorunların çözümü her zaman aniden akla gelmez; genellikle o konuda çalışanların uzun zaman da kazandıkları bilgi ve deneyimlerini siyaset adamlarıyla birlikte yoğurarak çözüm aranır ise siyaset adamları doğru karar verebilirler.

Cumhurbaşkanının ve hükümet başkanının sadece tabanlarını ve günlük siyaseti öne alarak konuşmalarının sonucunu son üç dört gündür, daha açık biçimde gördük, yaşadık!

Daha açık yazmaktan çekiniyorum. Başbakan ile Cumhurbaşkanımızın samimiyetle görüşerek, fiili yetki alanını genişletme davranışlarıyla uğraşmayı bırakmaları ve devlet işlerine dönmeleri zamanı geçmektedir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89