Demokrasimiz bu sınavda başarılı mı?

Milletvekilleriyle ilgili teklif, demokrasimiz ve partilerimiz için başarılı bir sınav olmadı.

Geçen salı günü, ‘TBMM üyeleri kanun teklifi’ (Teklif) başlıklı öneri, Meclis Başkanlığı’na sunuldu ve ‘2/1505’ esas numarası verilerek komisyonlara gönderildi. Ertesi gün “AK Parti, CHP, MHP ve BDP’nin ortak kanun teklifi, milletvekillerinin hakları genişletiliyor ve tek yasa altında toplanıyor” biçiminde tanımlanarak yaygın olarak haberleştirildi.

Teklifi basının önemli kesimi olumsuz başlıklarla verdi. Hürriyet ilk baskılarında ‘Milletvekili ömre bedel’ başlığıyla vermişti, son baskısında da hedef konuldu: ‘ÇEKİNİZ!’

Milletvekili ücretleriyle ilgili yasa önerileri hep dikkat çektiğinden, 1980 sonrasında âdet olduğu gibi Teklif, Meclis’te grubu bulunan dört siyasi partinin grup başkanvekillerinin imzasını taşımaktaydı.

Teklif’le, maddi ve gayri maddi haklar değil, pasaport cinsi ve protokol sırası çok lazımmış gibi değiştirilmişti.

1965 sonrasında yaratılan benzer yasa önerileri için ‘kıyak maaş’, ‘kıyakçı milletvekili’ gibi deyimler kullanılmıştır. Teklif için eski deyimler pek kullanılmadığı halde yazılanlar dedikodulara dayanıklı (!) siyaset adamlarını etkilemiş olmalı ki MHP imzasını geri çekti.

Sayın Oktay Vural iki gün önceki imzasını geri çekme nedenini, ‘tamamen bireysel menfaatler doğrultusunda siyaset yapıldığına yönelik bir algı oluşturulması’ olarak açıkladı. Vural, ‘gerçeğe’ değil, ‘algıya’ önem verdiğinin altını çiziyordu.

Vural’ın demecini izleyen saatlerde, CHP ve BDP grup başkanvekillerinin de imzalarını geri çektikleri açıklandı.

Aynı gün, AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli açıklama yaptı: “Muhalefet imzasının arkasında durmadı”, “MHP’nin imzasını çekmesinin hiçbir izah edilir tarafı yoktur” , “Bir maaş artışı, mali imkân veya emekli maaşı, hiçbir ayrıcalık yoktur”, “Biz parti olarak durumu değerlendireceğiz”.

Halkımız milletvekili maaşlarını, eskiden olduğu gibi, ‘dedikoduyu gerçeğin önünde turarak değer dikkatle(!)’ izlemeyi sürdürüyordu! 

İlk notum, ‘insanların köpekleri ısırdığına, köpeklerin insanları ısırdığından daha çok olduğuna inanan’ seçmenimizedir. 60 yıldan beri çok partili serbest seçim yapılan ülkemizde, ne zaman gerçeklere önem verilecek, dedikodu çöpe atılacaktır? İlk sınıfta kalan, seçmenimizin gazete okuyan kesimidir!

İkinci notum, imzasını iki gün sonra geri çeken Sayın Oktay Vural’adır: İmza atarken diyelim incelemesi eksikti, değer verdiği algının yanlış oluşacağını tahmin edememişti ve partisinin bu durumda bırakılmaması gerektiği kanısına vardı; yapacağı ‘imzasını geri çekmek miydi’, yoksa başkanvekilliğini bırakmak mı? Sayın Vural böyle bir durumda, imzasını geri çektiği için övülemez, ancak partisini güç durumda bıraktığı için görevinden çekilemediği için suçlanmalıdır!

Üçüncü notum imzasını doğru gerekçeye dayanmadan “MHP çekti, ben de çekmeliyim” diyen CHP’yedir. Geldiğimiz yerde CHP maalesef MHP’nin kuyruğuna takılıp hiçbir yeni gerekçe göstermeden, iki gün önce imzaladığı bir kanun teklifinden imzasını çekebilmiştir! Hazin, hazin olduğundan daha önemlisi tarihi işlevsel kaybının kabulüdür. Böyle bir siyasal kayba uğradığının tesciline izin verdiği için CHP suçlanacaktır!

Dördüncü notum BDP’yedir: İmzasını çekmese, kimin aklına niçin BDP gelir ve BDP’yi niçin suçlayacaktı ki? İmzasına sunulmuş, inceleyip uygun gördüğü için imzaladığı bir teklif hakkında yeni bir şey söylemeye gerek duymadan, diğer muhalefet partilerinin yaptıklarına uymamış, kendi inançlarını sürdürürdü. Ya şimdi, ‘muhalefet partileri ne yaparsa onu yapan bir parti’ oldu. Yakıştı mı? Bence yakışmadı! BDP kişiliğini, kimliğini koruyamadığı için suçlanacaktır!

Demokrasimiz bu olaydan başarıyla çıkabilecek midir? Teklif, söylendiği gibi, meslek sahiplerinin iş yaşamlarını düzenlemekten mi ibarettir? Pek tamamlanmış bir metin gibi görünmüyor. Teklif geri çekilip tam ve örnek bir düzenleme durumuna getirilebilir, sonra gereği düşünülür! 

AK Parti, yaratılan duygusal karmaşaya kapılmadan, Teklif’i geri çekip tamamlayarak Meclis’e sunacak veya uzun süreye mi yayacaktır; izleyelim, göreceğiz!