İstanbul’da, Esenyurt MHP seçim irtibat bürosu önünde meydana gelen ve basın görevlisi Cengiz Akyıldız’ın yaşamını yitirmesine neden olan kavganın ardından önünün hemen alınması gereken birtakım gelişmeler yaşanıyor.
Sosyal medyada BDP merkezlerine protesto yürüyüşü için örgütlenme faaliyeti gibi.
Hükümet-cemaat krizi nedeniyle zaten sinirlerin yay gibi gerildiği bir siyasi atmosferde MHP ile BDP teşkilatlarını karşı karşıya getirecek bir dalgalanma herhalde bu memlekete yapılacak en büyük kötülüklerden biri olur.
Dün Meclis’teki konuşmasında bu konuda üst perdeden bir uyarıda bulunan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, grup toplantısı sonrasındaki sohbetimizde de hassasiyetini dile getirdi.
MHP’ye yönelik saldırının BDP’yle hiçbir alakası olmadığını yineleyen Demirtaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “karşıt görüş” eleştirilerini de değerlendirerek şu ifadeleri kullandı:
“Bahçeli serinkanlı davranıyor”
“MHP’ye yönelik saldırının bizimle hiçbir ilgisi yok. Spontane gelişen bir olay. Örgütlü olduğunu düşünmüyorum. Onların seçim minibüsünden müzikler çala çala gidiyorlar. Caddeden de iki çocuk zafer işareti yapıyorlar. Bunlar da minibüsten inip dövüyorlar bu çocukları. Çocuklar Erzurumlu kalabalık bir aile. Aile de gelip bunları dövüyor, kavga gürültü. Vurup öldürüyorlar. Ne partiyle alakası var ne siyasi bir tarafı var. Hazırlığı yapılmış bir şey değil. Spontane gelişiyor ama sonrası yapılan açıklamalar, tahrikler zemin oluşturuyor, provokasyonu kullanmak için herkes devreye giriyor. Sosyal medyada örgütleniyorlar. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ‘belli bir yere mensubiyetleri olduğu anlaşılıyor’ diyerek hedef gösteriyor. Karşıt grup çatışması da değil. Böyle bir şey de yok. MHP haklı, onların karşıt görüşlüsü biz değiliz. Bizim de karşıt görüşlümüz MHP falan değil. Seçmenlerimiz, tabanlarımız arasında hiçbir temas yok. Bugüne kadar seçim çalışmalarını MHP’liler de biz de çok ayrı ayrı yaptık. Kimle karşılaşıyoruz seçim çalışmalarında; AKP’lilerle. Çünkü aynı alanlara hitap ediyoruz. Aynı sokak, aynı mahalle. MHP ile hiçbir alıp veremediğimiz de yok, bir derdimiz de yok. Bahçeli de serinkanlı davranıyor. ‘Sokağa çıkmayız, provokasyona gelmeyiz’ diyor ama hâlâ ısrarla dolaylı olarak bizimle bağı ima edilerek yanlış yapılıyor.”
“Leyla Zana sembol bir isim”
Demirtaş’a çözüm sürecinin geldiği nokta, Abdullah Öcalan’ın sürecin akıbeti konusundaki son değerlendirmesinin ne olduğu ve İmralı heyetinde, “Leyla Zana” sürprizini de sordum.
Demirtaş, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Zana’nın İmralı ziyaretine ilişkin olarak şunları söyledi:
“Rutin heyetler dışında başka heyetlerin de gidişini uzun zamandır istiyorduk. Leyla Hanım hayatını bu işe koymuş, sembol bir bir arkadaşımız. Adaya gidiş konusunda başka isimlerin de gitmesi açısından sembolik bir anlam taşıyor. Yoksa ayrı bir siyasi gündemi yok. Sürecin bir parçası O da. İkinci heyetler gidebilir talebimiz hep vardı, bunun ilk uygulaması oldu. Hükümetle yapılan görüşmede Leyla Hanım’a izin verildi. Benzer gidişlerin olmasını bekliyoruz. Başka heyetlerin gidişi için de taleplerimiz sürecek.”
Demirtaş, Öcalan’ın Zana’dan beklentisinin sürece daha çok katkı sunması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Leyla hanımdan daha çok destek olmasını, çaba yürütmesini bekliyor. Zana için, Kürtlerin daha çok kendi aralarındaki işbirliğinin geliştirilmesi, Kürt siyasi hareketlerinin Kürt Ulusal Konferansı’nın çalışmalarına katkı sunması gibi meseleleri dile getiriyor. PKK ile KDP zaten görüşüyorlar. Devam eden krizler de var. ‘PYD eksenli sorunlar tamamıyla aşıldı” diyemesek de eskisi kadar gerilimli değil. Leyla Hanım’a da özel olarak PKK-KDP arasındaki ilişkiler açısından bir misyon biçilmiyor. Genel olarak Kürtlerin birliği konusunda bir işlev yükleniyor. Bir ağırlığı var Leyla Hanım’ın.”
“Barzani AKP’yi eleştirebilmeli”
Demirtaş, Öcalan’ın Zana aracılığıyla Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’ye yazdığı mektup çerçevesinde, Türkiye’deki Kürtlerin Barzani’den ne beklediği yolundaki soruma da şu yanıtı verdi:
“Özellikle Suriye’deki Kürtlerin daha fazla desteklenmesi. Cenevre Konferansı’nda da birlikte hareket etmelerini bekliyor Türkiye’deki Kürtler. Bu doğrultuda Kürdistan Federal Hükümeti’nin resmi olarak da oradaki Kürt iradesinin arkasında daha net durmasını bekliyor. Türkiye’deki çözüm sürecine daha fazla katkı sunmasını, AKP’nin yaklaşımlarına yeri geldiğinde daha eleştirel durmasını bekliyor. Biz hiç eleştiri duymuyoruz, daha çok övgü duyuyoruz. Kürtler kendilerini daha destekleyici politikalar bekliyorlar Barzani’den.”
“İleride hükümetin başına iş açar”
30 Mart seçimlerine giderken çözüm sürecinin “hıza” ihtiyacı olduğunu belirten Demirtaş, Öcalan’ın İmralı’da BDP heyetiyle yaptığı son görüşmedeki değerlendirmeleri ve hükümetten beklenti konusunda da şunları söyledi:
“Öcalan’la son görüşmeler, Rojava’daki gelişmeler ve barış sürecinin evrilmesi üzerinden yapılıyor. Öcalan son görüşmelerde bugüne kadar söylediğini ısrarla tekrar ediyor. Yapılan görüşmelerin yasal dayanağa kavuşturulması konusunda uyarıda bulunuyor. ‘Hükümet süreci seçime kurban etmesin’ derken de, ‘Seçimde oy kaybederim’ diye adım atmaktan çekinmesin. Bu daha riskli bir iştir. Seçimde birkaç puan oy kaybederim kaygısıyla yaklaşıp pratik adım atma konusunda hükümet ketum davranırsa süreci zora sokmuş olur’ uyarısını yapıyor. Biz de soruyoruz hükümete. Niye yasal zemin oluşturmuyorsun? Bu sıradan bir mahkûm ziyareti değil. Yarın gazeteciler de gidecekse, biz gidiyorsak, MİT gidiyorsa bunun bir yasal zemininin oluşturulması lazım. Hükümet bir yasa çıkarıp diyecek ki; ben şiddet sorununu çözmek için hükümet olarak görüşmeler yapacağım. Amacım şudur. Bu konuda devlet tarafından görevlendirilmiş heyetler resmi heyetlerdir. Bu yasa kapsamında çalışırlar. Oraya gidecek sivil siyasi heyetler de bu yasa kapsamında çalışmalarını yürütürler. Hükümet bu yasayı çıkarmayarak çok büyük risk alıyor. Yapılan işler gayrimeşrudur demiyorum ama yasal dayanağı olmayan işlerdir. Yasal dayanağının olmaması ilerde hükümetin başına büyük iş açar, hepimizin başına iş açar.
“Süreç nefes alır”
Hükümet, öncelikle bu yasal zemini sağlamalı ve barış sürecini ilerletecek somut, pratik adımları Meclis zemininde atmalı. Hükümet, bütün bu talepleri dikkate alıp önümüzdeki haftalarda yapacağı görüşmelerle biraz daha somuta kavuşturursa süreç nefes alır, aksi halde büyük risk görünüyor.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.