Dün itibarıyla, koalisyon formülleri konusunda, “sürdürü-lebilirlik” kriterine göre iki seçenek belirginleşmiş durumda.
Bunlar Ak Parti-MHP ve Ak Parti-CHP seçenekleri.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Türkiye’yi istikrarsızlığa sürükleyecek bir girişim peşinde olmayız. Omuzlarımızda hükümet kurma sorumluluğu var. Bunu sonuna kadar deneyeceğim” değerlendirmesi geçerliliğini koruyor.
Bu durum, pazartesi günü Parti Meclisi’ni toplayarak kararını netleştirecek olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partiyi iktidar yapma esaslı yaklaşımı için de geçerli.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Milliyet’e yaptığı, “HDP’yi yok sayıyoruz” açıklaması da MHP’li koalisyonlar konusundaki seçeneği 1’e indirdi. Ak Parti-MHP alternatifine sıkıştırdı.
Bahçeli’nin sözleri
Öncelikle, Bahçeli’nin dün gazetelere yaptığı açıklamaların Ak Parti ve Başbakanlık çevrelerinde ihtiyatlı bir tepkiyle karşılandığını vurgulayalım.
MHP liderinin, koalisyon seçenekleri konusunda kullandığı ifadelerin daha çok HDP karşıtı MHP seçmeni ve kamuoyuna dönük mesajlar içerdiği düşünülüyor.
Bahçeli’nin açıklamalarının, Ak Parti ile olası koalisyon için arka kapı diplomasisine imkân verdiği kaydediliyor.
Davutoğlu cephesinde, MHP liderinin sözlerinden not edilen önemli bir bölümü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelttiği eleştiriler oluşturuyor. Ancak, “istifa çağrısı” gibi yaklaşımların reel politikle uyuşmadığına vurgu yapılıyor.
Sürreal talepler
Ak Parti yönetiminde CHP kulislerinden ve partinin önde gelen bazı isimlerinden yansıtılan taleplere ilişkin ciddi tepki var.
Davutoğlu, CHP’den kamuoyuna yansıyan, “dönüşümlü başbakanlık” ya da “dönüşümlü başbakanlıkla birlikte Meclis Başkanlığı artı 5 stratejik bakanlık” taleplerini gerçeküstü buluyor. “Bu tür sürreal taleplere kapalıyız” diyor.
Ak Parti’nin oy kaybına karşın, 7 Haziran seçimlerinde sandıktan kaybeden olarak çıkan tek partinin CHP olduğuna vurgu yapılıyor.
Ak Parti’nin 258 sandalyeyle parlamentoda yer aldığı, buna karşılık CHP’nin 132 sandalyeye sahip olduğu hatırlatılarak, “Koalisyon hükümetleri, parlamentodaki güç esas alınarak oluşturulur” ifadesi kullanılıyor.
CHP’yle ortaklığın artıları
Davutoğlu cephesinden yansıyan bilgiler, Ak Parti-CHP seçeneği ile Ak Parti-MHP formülü konusunda karşılaştırmalı analizler yapıldığı yönünde.
CHP ve MHP ile koalisyonun artıları-eksileri masaya yatırılıyor.
CHP’yle ortaklığın başta yeni anayasa, çözüm süreci ve ekonomide istikrar konusunda Ak Parti’nin elini daha çok rahatlatabileceği görüşü dillendiriliyor.
MYK ve Bakanlar Kurulu’nda CHP ile koalisyon seçeneğine önemli oranda destek çıktığı belirtiliyor.
Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilmeden, kamuoyunda görülür bir temas trafiği başlatmayacağı da kaydediliyor.
‘Yenilenme’den kasıt
Öte yandan, Başbakan Davutoğlu’nun 7 Haziran gecesinden bu yana yaptığı bütün açıklamalarda yer alan “yenilenme” sözünün altını bir kez daha çizmek gerekiyor.
Hem kadro hem de duruş anlamında bir yenilenmeyi ifade ettiği belirtilen bu yaklaşımın, hem olası bir koalisyonun sağlıklı yürümesi hem de Ak Parti’yi 7 Haziran sonuçlarına götüren hataların ortadan kaldırılması açısından hayati önemi var.
Ak Parti’de genel başkan değişikliği ve seçimle yaşanan Meclis grubu değişiklikleri malum.
Bunun yeni hükümet kurulduktan sonra kabinede ve yaz sonu gerçekleştirilmesi planlanan kongre ile MYK ve MKYK’yla parti yönetiminde sürdürülmesini bekleyebiliriz.
Yeni isimleri, genç kadroları, merkeze, yönetim sorumluluğuna daha çok taşıyan bir tablo göreceğimiz anlaşılıyor. Yenilenmenin ikinci ayağını ise, “söylem, duruş ve bakış” oluşturacak. Bu da partiyi 7 Haziran sonuçlarına götüren hataların gerçekçi tahlilinden geçiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.