Tutukluluk süresini 5 yılla sınırlandıran düzenlemenin ardından Ergenekon davası kapsamında tahliyeler birbirini izledi. Diyarbakır’da görülen KCK Ana Davası avukatları da 92 müvekilleri için aynı talepte bulunmuştu. Fakat önce cevaplanan bir dilekçeye aldıkları ret kararıyla bu talebi toptan geri çektiler. Çok da alışık olunmayan bir dille... Evet, 42 kişinin beş yılının dolmasına bir ay vardı ama gerekçeler arasında delil karartabilecekleri, dağa çıkabilecekleri sıralanmıştı, süreyle ilgili ibare yoktu. O zaman bu ne demekti... Davanın avukatlarından Cihan Aydın anlatıyor.
Bir yasa değişikliği doğal olarak herkes için yapılıyor. Siz hangi hisle verdiniz dilekçeyi?
İstanbul’daki tahliyelere baktık; iki kez ağırlaştırılmış hapis cezası alanlar, 30-40 yıl alanlar, iki-iki buçuk yıl tutukluluk süresi bulunanlar... KCK Ana Dava’dan 42 müvekkilimizin bir ay sonra beş yıllık süreleri doluyor. İstanbul’daki manzarayı görünce, neden Diyarbakır’da olmasın diye başvurduk. Bazı meslektaşlarım aynı dosya kapsamında tutuklu birkaç kişi için bizden önce talepte bulunmuştu. O karardaki vahim değerlendirmeleri görünce umudumuzu yitirdik. Bu mahkemelerden netice alamayacağımızı bir kez daha anladık. Kararda beş yıllarını bir ay sonra dolduracaklarıyla ilgili bir tespit olsaydı, tatminkâr olmasa da anlaşılabilirdi. Örneğin Başbuğ’un tutukluluk süresi 26 ay. İkinci nokta da mahkeme başkanı müvekillerimiz hakkında tek tek cezaevlerine yazı yazdı, 4 yıl 11 ayın bir kısmını başka bir suçun infazından dolayı yatmış olabilirler mi diye bakıldı.
Olursa da daha az kişi faydalansın çabası mı demek lazım buna?
Tam da bu. Bu hakimlik görevini aşan bir iştir.
Tahliye talebini geri çekmek sık karşılaşılan bir durum mudur?
Hayır, 15 yıldır avukatlık yapıyorum, ben rastlamadım. Bu dosyanın yüzde 95’i ortam ve telefon dinlemelerinden alınan tape kayıtları üzerine bina edilmiş. Kalan yüzde 5 de gizli tanıklar. Karardaki temel vurgulardan biri tanıkları etkileme, delilleri yok etme. Bunlar yok edilebilecek deliller değil; tanıklar zaten gizli.
Talebi geri çekme dilekçenizde kinayeli bir dil kullanmışsınız. “...bir örneği adli emanette saklanan delillerin; müvekkillerce yok edilmeleri, gizlenmeleri ve değiştirmeleri yönündeki mahkemenizin endişesini paylaşmaktayız”, “Gizli tanık oldukları için kimlikleri de gizli olan tanıkların müvekkillerce baskı altına alınması, PKK/KCK örgütünün halen faaliyetlerine devam ediyor olması, müvekkillerin tahliye edilmeleri durumunda örgütün dağ kadrosuna katılabilecekleri yönündeki tespitler, sanık vekilleri olarak bizleri de endişelendirmiştir”, “Yoğun iş yükü altındaki yargıçların daha fazla mağdur edilmemesi için…” Bu da sık kullanılan bir dil değil galiba. Bir noktada sinirleriniz mi bozuldu, ne oldu?
Çeken bilir. Bakın tutukluluk koşulları ve şartları yasada tek tek sayılmış. Bunların da her kişi için ayrı ayrı sayılması gerekir. Müvekillerimizin suç nitelikleri farklı, sosyal statüleri farklı. Avukatlar, belediye başkanları, il meclis üyeleri, kadın faaliyeti yürütenler... Aralarında 60 küsur yaşında açık kalp ameliyatı geçiren, beyin ameliyatı geçirenler var. Total bir değerlendirmeyle ‘Bunlar dağa çıkabilir’ gibi bir gerekçe görünce hukukçu olarak isyan ediyorsunuz haliyle.
Ergenekon kapsamında tahliye olanların daha sonra ne yapacaklarına dair bir öngörüde bulunulmuş mu?
Öyle bir şey yok. Şunu söylemek lazım, müvekillerimiz her zaman dağa çıkma tercih hakkına sahipti. Dağa zaten çıkabilirlerdi ama
onlar sivil siyaseti seçti. Açıkyüreklilikle Ergenekon davasında da hukuksuzluklar yaşandığını söylüyorum ama bu tahliyeler için sanki hiçbir şekilde suça bulaşmamışlar, bazı hükümet çevrelerinin söylediği gibi bir kumpas var, aldılar, tuttular, şimdi de özür dileriz gibi bir algı var. KCK davaları Kürt siyasetinin sivil kanadını etkisizleştirme operasyonuydu. Kürtlerin boynuna paralel devlet diye bir günah koydular, öte yandan kendileri tıkır tıkır işlerini yürüttüler. Diyarbakır Adliyesi için söyleyeyim, özellikle Ağır Ceza Mahkemeleri’nin büyük kısmı bu yapıdan gelen insanlardan teşekkül etmiş. Gerçekten bir paralel yapı varsa, ki ben olduğuna inanıyorum, tümüyle tasfiye edilmesi gerekir. Yoksa dosyanın oradan oraya verilmesiyle adalet tecelli edemez. Son beş-altı yıldır alınan hakim ve savcılar bu yapının süzgecinden geçti. Üç- beş hakimin, savcının yerini değiştirmekle tasfiye olacak gibi değil.
Bülent Arınç, uygulamadaki bu eşitsizliği eleştirdi. Daha önce tutuklu milletvekilleri konusunda başta yaşanan çifte standartla ilgili de bir çıkış yapmıştı. Samimi buluyor musunuz?
Sonuçta bu davalar AK Parti-Cemaat çatışmasının olmadığı dönemde başladı.
Samimi bulmuyorum. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Türkiye’de yargı maalesef hep gedik arama, temel hak ve özgürlükleri kısıtlama şeklinde işlemiş. Dolayısıyla düzenleme net, açık, yoruma ve takdire izin vermeyecek şekilde olmalı. Hükümetin böyle bir niyeti varsa yapılacak budur. KCK operasyonları bu konsorsiyumun ortak kararıyla başladı, uygulandı. Sonra öküz öldü, ortaklık bozuldu. Bugün söylenenlerin Kürtler açısından kıymetiharbiyesi yok.
Ortalığa dökülen telefon kayıtları, bir yapının temizlenip yerine diğerinin yargı hakimiyeti kurma gayretini önümüze koyuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, ne öngörüyorsunuz?
Bu meseleyi hükümet-Cemaat çatışmasından kurtarmak lazım. Tüm siyasi yelpazenin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekli. Hangi iktidar olursa olsun, bu yargı sistemiyle yürüme şansı yok. Belki on yıldan fazladır özellikle Kürt meselesi ve diğer temel meselelerin çözümünde yargının ayak dirediği net görülüyor. Hükümetin önerdiği, Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin, onların seçeceği kişilerin HSYK’da, yüksek yargıda görev yapması bir yöntemdir. Bu model Avrupa’nın bazı ülkelerinde uygulanıyor. Ama Türkiye gibi demokrasiden uzak, oturmuş yargı kültürü olmayan bir ülkede riskler barındırıyor. Yoksa bu kişiler tasfiye edilecek, yerine şunu da söyleyeyim, buraları doldurabilecek sayıda hakim ve savcıları varsa ideolojik olarak hükümete yakın yargı bürokrasisi gelecek. Bu da risk.
Yargının her daim yapısal sorunları vardı, siyasallaşmaya meyilliydi. Son dönemde bunun ayyuka çıkışı, örneğin KCK tutuklularına yönelik çifte standarda dair kamuoyu tepkisini değiştirebildi mi? Yoksa Kürtlerin davalarına genel yaklaşım böylesi olağanüstü hallerden etkilenmiyor mu?
Bakın Kürtlerin çoğu, en azından Kürt hukukçular çevresi şunu dedi: Evet Ergenekon diye bir yapı var ama davada yanlışlar yapıldı, ilgisi olmayanlar da dahil edildi, mağdur edildi. Ama ben bugüne kadar Türk hukuk çevrelerinde mağdur edilen Kürtlere dair böylesi bir tartışma pek duymadım. Kimse yüzünü bu yana dönmüyor sormuyor. Bu ruhsal ve fikirsel olarak bir kopuş hali... Sürece etkisi konuşuluyor. Tabii ki olur. Süreç halkların ortak iradesi üzerinde yürüyecekse, buradaki insanlara şu duyguyu vermeniz lazım: Bu ülkede adalet herkese eşit uygulanır. Süreç olmasaydı, ayrımcı uygulamalar bu kadar rahat da atlatılamazdı. Açık söyleyeyim, insanlar sürece zeval gelmesin diye acılarını, eleştirilerini içlerine hapsetmişler. Bu Kürtlerde nasıl bir kırılganlık yarattıysa, aksini de diğer tarafta yaratmış. “Ettiler, buldular” ruh hali var. Gezi süreciyle bunlar biraz tartışılmaya başlandı ama maalesef tabana inemedi. Türkiye halklarının empatiye ihtiyacı var. Yoksa yasal değişikliklerle bir şeyin düzeleceğine inanmıyorum.
Serdar Ziriğ: Bu tam bir garabettir
Beş yıl dört aylık tutukluluktan sonra, KCK Ana Dava’dan bu yasa değişikliğiyle tahliye olan tek kişi Serdar Ziriğ. Şırnak KCK davasından da beş yıl sınırıyla tahliye olan iki kişi var. Geçen haftaki Batman KCK tahliyelerinin gerekçesi farklı.
Daha sonra tüm KCK iddianamelerine de dayanak teşkil ettiğinden Ziriğ’in ididanamesinin sembolik önemi var. Şu an Şırnak’ta ailesinin yanında olan Ziriğ, yasaların uygulanışına dair kaygılarına rağmen bu değişiklikle ciddi beklenti oluştuğundan bahsediyor. Tahliye talebinin ‘dağa çıkma’ ihtimaliyle reddi ise ‘garabet’ ona göre. “Bu arkadaşlarımızın çoğu daha önce de cezaevinde yatmış, çıkmış, her şeye rağmen demokratik siyaset alanında ısrarlarını sürdüren kişilerdir. Şimdi onların dağa çıkacaklarını söylemek tam bir garabettir.”
Ziriğ, 2009’da yapılanın demokratik siyaset alanına bir darbe olduğunu ve sorunu kangrenleştirdiğini düşünüyor. “Demokratik siyasetle çözüme inanmayanlar hâlâ var. Bu anlamda hükümetin de üzerine düşeni yaptığını düşünmüyorum. Bugün çözüm süreci yürüyorsa halkın desteği ve inancı sayesindedir. Ben de cezaevinden çıktım, üzerimize düşeni yaparak bu sürece destek vermeye devam edeceğim.” Özellikle gözlerinin önlerinde gün gün eriyen hasta tutuklu arkadaşları yüzünden her şeye rağmen tahliyesine sevinemediğini de ekliyor Ziriğ.
- BIST 9348.29
- Altın 3958.903
- Dolar 38.0506
- Euro 43.3764
- İstanbul 6 °C
- Diyarbakır 13 °C
- Ankara 4 °C
- İzmir 13 °C
- Berlin 10 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
'Dağa zaten çıkabilirlerdi ama sivil siyaseti seçtiler'

Pınar Öğünç / Cumhuriyet
- Yorumlar 0
- Facebook Yorumları
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- TOMA'sız resim yapamayan çocuklar24 Mart 2016 Perşembe 08:42
- Deniz Naki: Freedom yazsa sıkıntı olmazdı09 Şubat 2016 Salı 08:12
- Bu ormanlar neden yanıyor?08 Ağustos 2015 Cumartesi 08:50
- Tel Abyad'a dönüş18 Haziran 2015 Perşembe 08:53
- 'Zorla oy vereceklerse beni assınlar daha iyi'17 Mayıs 2015 Pazar 10:44
- Kürtler demokratik özerklikle ne istiyor (5)02 Mayıs 2014 Cuma 08:08
- Kürtler demokratik özerklikle ne istiyor? (4)01 Mayıs 2014 Perşembe 09:26
- Kürtler demokratik özerklikle ne istiyor? (3)30 Nisan 2014 Çarşamba 09:08
- Kürtler demokratik özerklikle ne istiyor? (2)29 Nisan 2014 Salı 11:30
- Kürtler Demokratik Özerklikle ne istiyor?28 Nisan 2014 Pazartesi 06:32
- HDP cenahından görünen seçim31 Mart 2014 Pazartesi 04:10
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.