• BIST 9489.42
  • Altın 3673.006
  • Dolar 38.0103
  • Euro 41.7223
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 20 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 15 °C

Çukur

Günay Aslan

Merkezinde Rojava’nın olduğu PKK-KDP gerginliği giderek yayılıyor.

Geçen hafta Hewlêr’de bir konferans düzenlendi. Rojava kökenli ve KDP muhibbi dört parti Suriye Kürdistan Demokrat Partisi çatısı altında birleşti.

Konferansın ardından Güney Kürdistan-Rojava sınırına ‘çukur’ kazıldığı haberleri geldi.

Güney medyası Rojava’ya geçişleri engellemek amacıyla kazılan çukurun uzunluğunun 17 Kilometre, derinliğinse 4 metre olacağı bilgisini verdi.

Daha önce de Kuzey Kürdistan-Rojava sınırına duvar örülmeye başlanmış ancak, yükselen tepkiler sonucunda inşaatın durdurulduğu açıklanmıştı.

Buna rağmen ama, Ankara’nın duvarı örmek için uygun zamanı kolladığı biliniyor.

Ankara ve Hewlêr epeydir Rojava’yı kuşatmak ve bir takım dayatmalarda bulunmak istiyorlar. Onların duvarları, çukurları, açık-gizli ambargoları bu nedenle gündeme geliyor.

Özellikle KDP Rojava’da söz sahibi olamamanın yarattığı tepkiyle özgürlük hareketine ve onurlu bu küçük ülkeye yönelik ablukayı giderek ağırlaştırıyor.

Bunun kabul edilemeyeceğini, bu girişimin Kürdistan halkının ortak vicdanında mahkum edileceğini söylemem gerekiyor.

Kamuoyumuzun duyarlı davranacağına; sesini yükselteceğine ve çukura geçit vermeyeceğine inanıyorum.

Öte yandan özgürlük hareketine; yani merkezi siyasetimize de KDP’yle neden ortak bir yol bulamadığını ve uzlaşamadığını sormak istiyorum.

Bunu sınıf mücadelesi engelliyorsa; KDP’yle arasında demokrasi, özgürlükler, toplumsal refah ve eşitlikler konusunda doku farkı varsa; sorun buysa ve bu da uzlaşmaz çelişkiler yaratıyorsa o zaman kuzeyde bu çizgiyle neden uzlaşılıyor?

Özgürlük hareketi kuzeyde yıllarca KDP çizgisine karşı mücadele etti. Bu çizgiyi çok ağır bir biçimde eleştirdi ve teşhir etti. Daha sonra ama, ulusal birlik adına bir açılım geliştirdi ve bu çizgiyi kuzeydeki yapının içine yerleşti.

Gerçi kuzeydeki ulusal birlik siyaseti herkesi içine alacak şekilde genişledi ve gelenin emekçi mi rantçı mı, yurtsever mi korucu mu olduğuna pek dikkat edilmedi; bu da halkta tepki, toplumsal bünyede çürüme üretti ama, asıl konu bu değil.

Demek istediğim; 15-20 yıl sonra Rojava’da da aynı şey olacaksa; orada da bunca sorun yaşandıktan sonra KDP’yle bir uzlaşma sağlanacaksa onu bugünden yapmak daha doğru olmaz mı?

Tabii sorun buysa! Ama bu değil. Sorunun özünde ulusal birlik ya da sınıfsal ayrışma politikası yatmıyor.

Ulusal birlik adına yapılan açılım yanlış değildir. Aynı şekilde toplumsal gelişmeyi güçlendiren sınıf rekabeti de gereklidir.

Kaldı ki Rojava’da süreç yerine oturduktan, devrim kendini güvenceye aldıktan sonra burada da KDP çizgisine açılım yapılacaktır. Bu kaçınılmazdır.

Dolayısıyla sorun burada değil çelişkileri, çatışmaları ve toplumsal sorunlarıyla derin bir altüst oluşun yaşandığı Kürdistan’da içiçe geçmiş süreçlerin nasıl ayrılacağına odaklanamamaktan ve bunların her birini yönlendirip yönetecek siyaseti ve lokal önderliği bulup çıkaramamaktan kaynaklanıyor.

Sorunu ezbere, alışkanlığa ve ajitasyona dayanan yaklaşımın değişmemesi yaratıyor. Merkezi siyasetin bunu görmesi ve lokal önderliğin sorun çözme yeteneğini güçlendirmesi gerekiyor.

Lokal liderlik toplumsal üretim, paylaşım ve dayanışmayı geliştirme yerine kriz, istikrarsızlık ve çatışma peşinde koşarak, enerjiyi buralarda tüketerek kendini yaşatmaya; istikbal kazanmaya çalışıyor.

Toplumsal devinimin sadece bir yönüne ağırlık veren merkezi siyasetse bunun önüne geçemiyor; siyasette niteliği ve etiği egemen kılamıyor.

AKP gibi KDP de bu zaafiyetden güç alıyor ve bir takım dayatmalarda bulunma cesaretini gösterebiliyor.

Özcesi; merkezi siyasetin ülkemizin yaşadığı değişimleri bilimsel veriler ışığında analiz etmesi ve bunları zamanın ruhuna uygun bir biçimde yönetmesi gerekiyor.

Başarmanın ve kendisine çukur kazanları kazdıkları çukura atmanın yolu buradan geçiyor...

***

İşlerimin yoğunluğu nedeniyle gazetemizdeki yazılarıma son veriyor; Özgür Gündem’e ve siz değerli okurlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Rasteqîney09 Nisan 2014 Çarşamba 12:58Özgürlük Hareketi

      Özgürlük hareketi dediğiniz ulusunun özgürlüğü için tüm kardeşleriyle ulusal ölçekte birleşir. Şimdi özgürlük hareketi dediği yapılara bakalım ( PKK,PYD,Pjak,BDP) hepsi kürd bayrağına karşı, güneydeki yapıyı haddsizce eleştiriyorlar ve bence güçleri yetse orayıda bitirirler. Özgürlük hareketin türklere kardeş diyor birlikte yaşamak diyor. Kürdlere bu kardeşliklerini , demokratlıklarını göstermiyorlar. Rojavada ki kendileri dışındaki kürdlere tahammülleri yok. Partinin propagandisti sayın yazar gerçeğin binlerce fersah ötesinde yaşıyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • mehmet güven09 Nisan 2014 Çarşamba 21:12Çekip Gitmek

      Sevgili Günay Aslan,Yoğun olan işlerinin ne olduğunu bilmiyorum ama sizin gibi deneyimli bir kürt yazarının böylesi bir dönemde yazılarına son vermesini doğru bulmiyorum.Yazılarınızdaki doğru tespitleriniz ve günü doğru okumanızla okuyucularına ve bağrında çıktığın kürt toplumuna büyük katkı yaptığınızı bilmeni isterim.Onun için ben gidiyorum dememelisiniz.Bu düşüncelerle selam ve saygılarımı iletirim

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89