Dün HDP adına yapılan açıklamayı, şu cümleler özetliyor:
"Bir süredir kesintiye uğramış olan diyalog sürecinin dün itibariyle heyetimizin Çözüm Kurulu’nda yer alan yetkililerle yapmış olduğu bazı temas ve görüşmeler sonucu, sürecin kaldığı yerden devam etmesi konusunda karşılıklı bir irade ortaya çıktığı izlenimini de belirtmek isteriz".
"Bu çağrımızın ve irade beyanımızın başta Sayın Başbakan olmak üzere tüm devlet ve hükümet yetkilileri tarafından barışa ve demokrasiye dönük en büyük teminatımız olarak kavranması ve buna uygun bir dil ve tutum çerçevesinde değerlendirilmesi en büyük dileğimizdir".
Açıklama HDP adına düzenlenen basın toplantısında yapılmıştır. Basın mensuplarının karşısına HDP'yi temsilen Öcalan'la görüşmeleri sürdüren Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder çıkmıştır. Bu kişilerin Parti'nin "İmralı'yla ilişkilerden sorumlu heyeti" oldukları hatırlanırsa, toplantıda söylenenlerin HDP'nin siyasal kararı olduğunu kabul edebiliriz.
Bu açıklama, Başbakanlığa bağlı Çözüm Süreci Kurulu ile HDP heyeti yetkililerinin görüşmesinden sonra yapılmıştı.
Başbakan, Başbakan Yardımcıları, Adalet, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma Bakanları; Başbakanlık, MİT ve Kamu Güvenliği Müşteşarları ile gündemine bağlı olarak çağrılacak Bakan, Kamu görevlileri ve kişilerden oluşan Çözüm Süreci Kurulu, "Yürütülecek çalışmalar ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve uygulama sonuçlarının en üst düzeyde takibi , gerekli strateji ve politikaların geliştirilmesi amacıyla" bir ay önce yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuştur.
Çözüm Süreci Kurulu, Salı akşam üzeri Davutoğlu başkanlığında, 4 saat süren bir toplantı yapmıştır.
İmralı Heyeti, basının karşısına çıkmadan, Çözüm Süreci Kurulu'nun temsilcileriyle görüştükten sonra, "sürecin kaldığı yerden devam etmesi konusunda karşılıklı bir irade ortaya çıktığı izlenimini" açıklamıştır.
Bu bilgileri, HDP basın toplantısında açıklanan "12 Kasım Mutabakatı" 'nın, Çözüm Süreci Kurulu'yla HDP İmralı Heyeti arasındaki görüşmeye dayandığını belirtmek için ekledim.
Özetlersek hükümet ve HDP, "sürecin kaldığı yerden devam etmesi konusunda" mutabıktırlar. Bu gelişmeler, süreç bakımından çok önemlidir. Dünkü "Açıklamayı" özetleyen bu cümle üzerinde biraz durmalıyız:
1- Çözüm sürecini taraflar nasıl tanımlamaktadır?
2- Çözüm sürecinin kaldığı yer neresiydi?
3- Kaldığı yerden devam etmenin hızı ve içeriği, çok kullanılan deyimle takvimi, nasıl tanımlanmaktadır?
Gerçekte, "sürecin" tanımı, diğer soruların açıklanmasına yardım edecektir.
Davutoğlu Hükümeti Programı'nda çözüm süreci, "Terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünün açılması" olarak tanımlanmıştı. Kobani olaylarından sonra özellikle kamu güvenliğinin sağlanması, silahlı saldırıların ve eylemlerin bitirilmesi üzerinde durulmuştu.
HDP, bildiğim kadarıyla, onlara göre Çözüm Sürecinin ne olduğunu, neleri kapsadığı ve neleri kapsamadığını henüz açıklamadı. Bu soruların, herkes tarafından aynı anlam verilecek biçimde, cevaplandığını görmedim!
12 Kasım mutabakatı, çözüm sürecini tanımlamadan hiç bir sonuç vermez. Taraflar farklı anlamlar vererek anlaşabilirler ama ne üzerinde anlaşıldığı belli olmaz. Birinin yaptığını diğeri kabul etmez, tartışma sürüp gider.
Sürecin, -isterseniz görüşmenin- bir tarafında Öcalan ve HDP vardır. Süreç tanımı belki Öcalan ile konuşularak açıklanacaktır.
Dün, İmralı ve diğer dış Kürtlerden bazılarının HDP'den farklı düşündükleri ortaya çıkmıştır. Bu çevreler, 12 Kasım Mutabakatına katılacaklar mıdır? Yani HDP ve İmralı farklı politikaya sahip olabilirler mi, olacaklar mıdır?
İmralı 12 Kasım mutabakatına katılmazsa, hükümetin üzerinde hassasiyetle durduğu "kamu güvenliği ve silahlı eylemler" meselesi ortada kalabilir. Bu mesele, HDP ile Kandil arasında ciddi bir görüşme ve anlaşma konusudur. Sürecin bütün tarafları, -hükümet, Öcalan, HDP, İmralı ve diğer odaklar- bir konunun ortada kalmasını kabul edemezler!
Açıkça konuşup anlaşmadan meseleler bir yana konursa, alevler içinde yanan oda kapılarının açılma riskinin varlığını hatırlatan bir husustur tanım sorunu!
Hükümetin çözüm süreci tanımı "Terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünün açılması" olarak bellidir. HDP'nin tanımı nedir?
12 Kasım Mutabakatı hangi "Çözüm Süreci Tanımı" üzerine kurulmuştur; yoksa belirsiz bir "beyanat süreci" sürüp gidecek midir?
Bu sorunun cevabının bulunup bulunmadığına göre, önümüzdeki günlerde konu üzerinde duracağız.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.