MHP, geç kal-makla eleştirildiği seçim beyannamesini dün açıkladı.
Beyanname gösterdi ki açıklamanın Mayıs ayına bırakılması hazırlıkların yetişmemesinden kaynaklanmıyor.
MHP’nin tercihinin, bütün partilerin beyannamelerinin beklenip, tartışmaların değerlendirilip buna göre strateji belirlenmesinden kaynaklandığı anlaşılıyor.
Hükümet ile CHP arasında yaşanan “kaynak” tartışmaları, MHP’nin beyannamesinde kaynağa ayrı bir bölüm açılmasına yol açmış.
Tıpkı CHP gibi ekonomiyi siyasi tartışmaların önüne koyan MHP, beyannamesinde ekonomik vaatleri sıralamakla kalmıyor, maliyet hesaplarını ve kaynağı da işaret ediyor.
Beyannamenin ekonomik boyutu, MHP tarafından da iktidara giden yolun anahtarı olarak görülmüş.
Siyasi mesajlar ise beyannamede, “iktidar olduğumuzda” diye başlayan cümlelerle aktarılıyor.
MHP, bu bölümde Ak Parti gibi 2015-2019 dönemi ile 2019-2023 dönemini, iki farklı başlıkta açıklıyor.
Ancak hükümetin ve Cumhurbaşkanlığı’nın “Başkanlık sistemine geçiş” olarak açıkladığı ilk dönem, MHP’nin beyannamesinde “Onarım, bütünleşme ve atılım dönemi” olarak başlıklandırılmış.
İkinci dönem ise Ak Parti’yle benzer bir hedefi kapsıyor:
“Bölgesel güç, küresel aktör Türkiye.”
Ancak beyannamede, küresel güç olabilmenin yolunu başkanlık sistemi olarak işaret eden Ak Parti’nin aksine, devletin kurumlarının onarımı sürecinde katı bir parlamenter sistemin uygulanmasının şart olduğunun altı çiziliyor.
MHP, 2019’a kadar yolsuzlukla mücadele, terörle mücadele, yoksullukla mücadele ve devlet kurumlarının “onarım sürecinden geçirilmesini” zorunlu buluyor.
Teröristle mücadele
7 Haziran seçiminin temel parametreleri, ekonomi, milliyetçilik ve demokrasi olarak sıralanabilir.
Partiler, argümanlarını farklı kesimlerin motivasyonları ve beklentileri üzerine bu söylemler üzerinden inşa ediyor.
Oylarını önemli ölçüde yükselttiği ve çözüm sürecinden rahatsız olanların oylarını topladığı belirtilen MHP’nin, bu çizgide ısrarcı olacağı beyannameden de anlaşılıyor.
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Ak Parti’nin milliyetçilik anlayışını eleştiren Bahçeli’nin; çözüm sürecine ilişkin tek vaadi, “Teröristle, bölge halkının ayrıştırılması.”
Beyannamede, bu ayrımın yapılmasının ardından terör ve teröristle “anlayacağı dilden” mücadele edileceği net biçimde vurgulanıyor.
Bununla yetinilmeyip, çözüm sürecinin önemli parametreleri olan, “Eşit vatandaşlık”, “Anadilde eğitim”, “Kişi haklarının etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmesi”, “Türkiyelilik kavramının esas alınması”, “Türk milleti yerine vatandaşlık bağının getirilmek istenmesi”, “özerk sistem girişimleri” gibi başlıkların tamamına kesin olarak kapı kapatılıyor, bu başlıkların her biri “milleti parçalanmaya götürecek siyasi yaklaşım” olarak görülüyor.
Kişi hak ve özgürlükleri ise MHP’nin beyannamesinde tamamen devletin onarımı açısından ele alınıyor.
Basın özgürlüğü, sürgün ve disiplin cezalarının durdurulması, demokratikleşme gibi başlıklar tamamen “çözüm sürecinden” bağımsız tartışılıyor.
MHP, gücünü nereden aldığının farkında.
Bu rolünü sürdürürken, ekonomiye yönelik hazırladığı paketle, artık kitle partisi olduğu, sadece birlik ve beraberlik söylemi üzerinden oy almayı hedeflemediğini de ortaya koyuyor.
Ana sloganını “Bizimle yürü Türkiye” olarak belirleyen MHP’nin “Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek” adını verdiği beyannamesi de bu hedef doğrultusunda detaylandırılmış.
MHP, uzun zamandır hiç olmadığı kadar iddialı bir biçimde seçime giriyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.