“Türk usulü başkanlık sistemi” denilen rejim, “olağanüstü hal” ile pekişen mevcut otoriter siyaset koşulları altında koşar adım geliyor. Bu süreçte, ülkenin geleceğine ilişkin çok önemli ve köklü bir değişim, sadece çoğunluğun onayı esas alınarak, gerisi sürece dahil edilme ihtiyacı duyulmadan gerçekleşecek. Halihazırda buna karşı çıkan, “halkın tercihine”, “milli irade”ye karşı çıkmakla itham ediliyor, sesi kesiliyor, dahası sesinin kesilmesi meşru sayılıyor. Bundan sonra, yani “çoğunluğun tahakkümü” sistem olarak tescillendikten sonra, iş daha da ciddileşecek.
Maalesef, dikkatler sadece “tek adama” çevrilmiş, tek adam rejimi anlayışının temelini oluşturan zinhiyet, yani nüfusun çoğunluğunun kanaati neyse onu “halkın tercihi” olarak kabul eden çoğunlukçu anlayış yeterince irdelenmiş, sorgulanmış değil. Maalesef, geçmişte yaşanan, “halka rağmen halkçılık” adı altında, “aydınlanmış” addedilen bir azınlığın çoğunluğa çekidüzen verme, bunu yaparken, çoğunluğu adam saymama anlayış ve siyaseti, zaman içinde tersini sorgulanmaz kıldı. Yani azınlığın antidemokratik tahakküm siyaseti, tersini yani “çoğunluğun tahakkümü” siyasetine “demokratik meşruiyet” sağladı, daha doğrusu öyle sayıldı. “Halka rağmen halkçılık” siyasetine karşı çıkanların vardığı nokta, “halk adına haksızlık” savunusu oldu.
Oysa demokratik siyaset, bir azınlık çoğunluk meselesinden ibaret değil, demokratik siyasetin belirleyici vasfı hak ve özgürlüklerin sınırlarının dar veya geniş olması ile alakalı. Çoğunluğun baskı altına alınması, demokratik siyaset açısından fazladan sorunlu, ama sonuçta çoğunluk hak ve özgürlükleri daraltan siyasete yöneldiğinde de otoriter siyasete savrulmuş oluyor. Bu konular demokrasi kuramları çerçevesinde çok tartışıldı, hâlâ tartışılıyor, diğer taraftan bu çerçevede önümüzde pek çok tarihsel tecrübe var. Çoğunluk, kolaylıkla otoriter siyasetleri onaylayabiliyor, bu durumda çoğunluk adına siyaset yapanlar, “konu kapanmıştır, azınlıkta kalanlar derdinize yanın” deyip yollarına devam ediyor. Ediyor da, bu dar görüşlüğün sonu felaket oluyor.
Demokratik siyaset, “herkesin doğrusu kendine mutlak” olacağı ve işin sonunda iktidarı elinde bulunduranın, “mutlak doğru” adına, diğerlerine baskı uygulayacağı, buradan toplumsal barış ve huzur çıkmadığı/çıkmayacağı için icat edildi. Seçkinci siyasetler, aydınlanmış bir azınlığın çoğunluğu yönetme hakkı olduğu varsayımı temelinde baskıcıdır. Çoğunlukçu siyasetler ise esas olan “çoğunluğun doğrusu”dur varsayımı üzerinden diğerleri üzerinde baskı uygulamayı meşru görür. Tabii, sadece bu kadar değil, çoğunlukçu siyasetler, belli kültürel değerleri esas aldığı için “milletin gerçek temsilcisi” olma iddiasındadırlar. O kültürel değerlerin içinde, din veya dinin belli bir yorumu vardır, tarih veya tarihin belli bir yorumu vardır, çoğunluğun mensup olduğu etnisite vardır, mezhep vardır, yaygın kanaatler vardır, örf ve âdetler vardır. Bu dairenin dışında kalanlar “millet”in de dışında sayılır, dahası milletin düşmanı ve hain sayılır, tıpkı şimdilerde olduğu gibi.
Mevcut “başkanlık siyaseti”, sadece tek adama dayalı bir rejim kurguladığı için değil, daha önemlisi böyle bir millet/millilik/yerlilik anlayışı üzerine oturduğu için sorunlu. Bu şartlar altında, “kendi liderinize göre sistem kurguluyorsunuz ama, ya yarın başkası başkan olursa, bir de öyle düşünün” diye seslenmenin manası yok. Milliyetçi-İslamcı-muhafazakâr kesim ve anlayış, sadece mevcut liderleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan dolayı değil, bu ülkede yaşayan çoğunluğun milliyetçi-muhafazakâr olduğu için hep bu zihniyette olan bir tek adamı seçmenin en iyi yöntem olduğuna inandığı için onaylıyor. Biliyor ki, çoğunluk, kendi meşrebine, mezhebine uygun olmayanı seçmeyecek, dahası güç tek adam ve çevresinde toplanacağı için başkan ve onu seçenler dışındakilerin artık esamesi okunmayacak. Onların siyasi anlayışı bu, bu anlayışa dayalı bir sistemde, fikren, din, mezhep, etnisite veya kültür ve nihayet farklı olanların yaşama hakkı çoğunlukta olanların insafına kalmış olacak. Aman dileyen, o da sesini çıkarmadığı sürece, toplumdan dışlanmış biçimde bitkisel hayat sürecek. Çoğunluk için, belli ki böyle bir toplum kurgusu sorun olmak yerine, tam tersi belli ki (milliyetçi/İslamcı/muhafazakâr/Sünni) “çoğunluk” tahakküm kurma konusunda çok hevesli. Böyle bir anlayışın bir toplumu neden ve nasıl felakete götüreceği, belli ki o felaketler yaşanmadan anlaşılmayacak.
- BIST 9275.5
- Altın 3763.019
- Dolar 37.93
- Euro 41.5443
- İstanbul 6 °C
- Diyarbakır 15 °C
- Ankara 3 °C
- İzmir 10 °C
- Berlin 11 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
Çoğunluğun tahakküm hevesi

Nuray Mert / Cumhuriyet
- Yorumlar 0
- Facebook Yorumları
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- Müftü nikâhı ve İslami rejim04 Ağustos 2017 Cuma 10:57
- Katar krizi30 Haziran 2017 Cuma 11:43
- Nerden başlasak nasıl anlatsak19 Haziran 2017 Pazartesi 11:28
- Katar’ın başına gelenler09 Haziran 2017 Cuma 11:13
- Toplum yorgunluğu02 Haziran 2017 Cuma 10:14
- Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti29 Mayıs 2017 Pazartesi 21:33
- ‘Devrime hazır olun’22 Mayıs 2017 Pazartesi 10:40
- ‘Türbe, tarih, siyaset’15 Mayıs 2017 Pazartesi 10:45
- Fransız seçimleri ve demokrasi krizi12 Mayıs 2017 Cuma 10:25
- Yeni siyasi arayışlar05 Mayıs 2017 Cuma 11:20
- Hindistan ziyareti ve İslamcılar01 Mayıs 2017 Pazartesi 10:16
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.