Rojava sınırında öldürülen veya yaralanan çocuk ve kadınların haberleri bir avuç gazete ve birkaç televizyon dışında basında ilgi görmedi. Basına yansıyan haberlerden, bölgedeki tanıklıklardan, mağdur yakınlarının anlatımlarından cinayetlerin pek de tesadüfî olmadığını söyleyebiliriz.
Kaçak geçişlerin cinayet de dâhil her türlü önlem alınarak durdurulması konusunda sınır askerlerine tam yetki verildiği açık. Bu yetkiden olacak ki sınır güvenliğinden sorumlu askerler kadın ve çocuk olduklarını bildikleri halde hedef gözeterek ateş etmekte rahat davranıyorlar.
Saada Derviş, sınırı geçip Kuzey’deki eşine kavuşmak isterken iki çocuğunun ve babasının gözleri önünde katledildi.
Rojava’nın Qamışlo kentinden Kızıltepe’ye geri dönmek isterken askerler tarafından açılan ateş sonucu başından vurularak iki gözünü kaybeden 14 yaşındaki Ali Özdemir, hala hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
Sua Hüseyin El Ubeyt adlı kadın Rojava topraklarında, askerlerin sınırı geçerek ateş açması sonrasında yaşamını kaybetti.
Rojava’dan Ceylanpınar’a geçmek isteyen bir grup Kürt, daha sınırı geçmeden Türk askerleri tarafından fark edilip durduruluyor. Sınırı 50 metre geçen askerler Rojava topraklarında dört kişiyi darp etmeye başlıyor. Askerlere engel olmak isteyen Sua Hüseyin El Ubeyt yakın mesafeden açılan ateş sonucu hayatını kaybediyor.
Son üç olayda görülen rahatlığın nedeni, hiç kuşku yok askerlere bu gücü ve yetkiyi veren devletin güvencesidir.
***
Suriye krizi başladıktan sonra Türkiye, gelecek mültecilere kapılarını sonuna kadar açmıştı. Ancak Kürtler açısından durum farklıydı. Sınırın her iki yakası da akrabalardan oluşuyordu. Sınırı geçen Kürtler kendileri için herhangi bir güven teşkil etmeyen, çoğu Suriye’deki el-Kaide yanlısı grupların denetiminde olan kamplar yerine, sınırın Kuzey yakasındaki akrabalarının yanında kalmayı tercih ediyorlardı.
Kürtlere toptancı bakan, Kürt fobisini bir türlü aşamayan devlet, Kürt halkının Rojava’da denetimi sağlayıp kantonları ilan etmesinden sonra tutumunu daha da sertleştirdi. Bir yandan akrabalarının yanında kalan Rojavalıları tespit etmeye başladı, diğer yandan da sınır bölgesinde kazdığı hendek, ördüğü duvarlarla geçişleri zorlaştırmak için tedbirler aldı.
Bu da yetmedi ki cinayetlere yöneldi.
Cinayetlerle yaratılmak istenen korku duygusu ile geçişleri önlemek, iki taraf arasındaki bağları zayıflatmak istiyor...
Dört bir etrafı çetelerle, hendeklerle kuşatılan Rojava’nın nefes alamayıp boğulmasını hedefliyor.
Yaşanan cinayetlerin başka bir açıklaması yoktur...
Bu cinayetlerin devlet basınında yer almamasının, gizlenmek istenmesinin farklı bir izahı varsa, buyurun, anlatın ki biz de bilelim.
***
Soranlar var, PKK’ye katılan çocukların aileleri Diyarbakır’da çadır kurmuşlar, niye bu gelişmeye tepkisiz kalıyorsunuz?
Birincisi, iddia edildiği gibi PKK’ye katılan çocuklar var ise bunların bir an önce ve güvenli bir şekilde ailelerine geri gönderilmeleri kadar insani bir talep yoktur.
Bunu tartışmak bile yersiz.
Ama şunu da tepkilerini çadır kurarak dile getiren birkaç aileden bağımsız olarak söylemesem olmaz: Tümü değil ama önemli bir kısmı, özellikle de Hükümet periferinde siyaset mühendisliğine soyunanların, ailelerin eylemine gerçekten çocukları sevdikleri için değil PKK’yi köşeye sıkıştırmak amacıyla destek verdikleri, sırıtıyor. Ailelerin bu eylemine mal bulmuş Mağribi gibi sarılmalarının bir nedeni de bu.
Bu eyleme sarılarak yazan çizenlerin bir tek kez dahi Başbakan’ın “Çocukta olsa, kadın da olsa bizim için fark etmez” deyip insanları hedef göstermesine karşı çıktıklarını, Gezi’de katledilen gençleri andıklarını, daha 3-5 gün önce sınırda kurşunlanarak gözleri kör edilen Ali Özdemir’in adını bir kez dahi zikrettiklerini duydunuz mu?
Duymadınız, çünkü onların derdi çocuklar değil...
PKK’ye katıldığı iddia edilen çocukların duruma gelince; Cenevre Sözleşmesi’ne uyacağını defalarca zikreden PKK’nin, çocukların durumu ve konumu ile ilgili bir açıklama yapmaktan imtina etmemesi gerekir. İddia edildiği gibi bu işin gerçekliği varsa çocukların güvenli bir şekilde ailelerine ulaşmaları da sağlanmalıdır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.