Seçim günlerinde vatandaş oylarının denkliği konuşulurken hatırlatılır hep dağdaki çobanın oyu. Tabiatın derslerinin öğreticiliğine inandığım için, dağdaki çobandan düzlükte sürüp giden meselelerle ilgili yorumlarını dinlemek önemli geliyor bana.
Geçen hafta Erzincan’da bulunduğum günlerde çobanlıkla iştigal eden kişileri arayıp bularak onlara referandum üzerine sorular sordum.
Şaban Emmi kekik kokusu yayan bir tepenin altında ineklerini otlatıyordu. Benim söyleşecek bir çoban aradığımı duymuş. “İşte benim o çoban” dedi. Konumuz referandum ya... “Evet” oyu kullanmayacağını belirtti hemen. Sebebi de terör hadiselerinin sürmesi. Orası öyle, hükümeti yol ve sağlık gibi alanlardaki hizmetleri nedeniyle beğeniyor. Lakin terör konusunda başarılı bulmuyor. “PKK büyüdü, beslendi, meydana çıktı. Açılım hikâye. AK Parti’ye oy verdik. Hep verdik. Yine de veririm. Başka kim var? Bahçeli şimdi konuşuyor. Onu da gördük hükümette. Oğlum sen çocuk mu kandırıyorsun?”
Referandum oylarının rengi siyasi partilerin sınırlarını aşacak gibi görünüyor Erzincan’da. MHP’li olup da “cunta anayasasından kurtulmak için “evet” oyu kullanacağını söyleyen pek çok kişiyle konuştum. Konuştuğum kişiler arasında referandumu öncelikle hükümetin başarısıyla tartılması gereken bir girişim olarak görenler ağırlık kazanıyor. Refahiye terminalinde sohbet ettiğim Ekecik köyünden Bergüzar Çark referandumda kullanacağı oyun rengini Başbakan Erdoğan’a duyduğu güvenle ilişkilendirdi. Gerçi Bergüzar Hanım referandumun bir şeyleri değiştireceğine de o kadar inanmıyor: “Hiçbiri başa geçince dediğini yapmıyor. Hangisi başa gelince bizi düşündü? Hiçbir şey değişmiyor. Başı kapalı kadına hiçbir yer açık değil. Yine Erdoğan hepsinden iyi.”
Bergüzar Hanım başörtülü öğrencilere getirilen yasaklar konusunda iyice dolu. Gazete okumuyor, ama televizyon kanallarındaki haber programlarını dikkatle izliyor. Kapalı da girebilsin üniversiteye, açık da. İkisi de bizim çocuğumuz. İkisi de birbirine düşsün istemeyiz” diyor.
Kendini “bağımsız Müslüman” olarak tanımlayan, “devlet memuru” olduğu için de ismini saklı tutmamı rica eden Murat Bey, CHP’nin önerilerine kolay kolay “evet” oyu veremeyeceğini, yine de aynı anayasa metnini CHP sunsaydı “evet” diyeceğini, ancak böyle bir metin hazırlayıp halkoyuna sunma girişimini de CHP’den beklemediğini ifade etti. “Yeni anayasa tasarısı mükemmel değil, ama bu yolda bir adım. Ben yeni anayasa umuduyla evet oyu kullanacağım. Şu da var: Yeni anayasa maalesef halka yeteri kadar açıklanmadı. Sıradan vatandaşı tatmin eden açıklamalar yapılmadı pek.”
Söz sözü açtı ve sıra dağdaki çobanın oyuna geldi. Ben bir çobanla konuşmak istediğimi söyleyince Murat Bey yıllarca çobanlıkla iştigal etmiş olan tanışı İskender Sevinç’i aradı hemen.
60 yaşlarında olsa da çok daha genç görünüyor Sevinç. Bunu da yıllarca dağlarda çobanlık yapmış olmasına borçlu. “Soğuk suların başında çok süt içtim, o yüzden dinç kaldım,” diyor. Hâlihazırda o emekli bir çoban. Mesleğini oğullarından biri sürdürüyor. Dördü erkek biri de kız beş çocuk babası. Oğullarından birisi İstanbul’da güvenlikçi, biri de askerde. Bir oğlu işsiz. O, oğlunun ve daha pek çok gencin artık yoğun emek vermeden hazıra konma hırsları nedeniyle işsiz kaldıkları görüşünü savunuyor: “Bakıyorum da yüz liralık yevmiyeyi beğenmiyor gençler şimdilerde. Ayak ayaküstüne oturup öyle iş yapacak. Ben 55 yaşına kadar çobanlık yaptım, çocuklarımı çobanlıkla büyüttüm. Dört beş ay boyunca çobanlık yapmakla kalmadım. Geri kalan aylarda da iş buldum, çalıştım. Dünyanın her yerinde kriz var. Bir de bizim kasabamıza bakın. Fakirlikten yakınanın bile altında sıfır araba var.”
Çok istediği halde babası göndermediği için okula gidememiş olan Sevinç okuma yazma bilmiyor. Bağ-Kur’dan emekli. Çiftçilik yapmaya devam ediyor. Şimdilerde şap hastalığından mustarip olan inekleri için kaygılanıyor. Televizyon kanallarındaki haber-tartışma programlarının iyi bir takipçisi olan Sevinç, AK Parti’den çok Başbakan Erdoğan’ı önemsediğini vurguluyor sıklıkla. “Bütün dünyayı dize getirdi. Bir yere gittiğinde saygı görüyor. Lafı da güzel, işi de, dürüstlüğü de...”
Anayasa taslağına da Erdoğan’a duyduğu sevgi nedeniyle “evet” oyu verecek Sevinç. O da Murat Bey gibi CHP’nin benzeri bir taslak hazırlayamayacağı kanısında. Sözü dönüp dolaştırıp Başbakan Erdoğan’a getiriyor: “Başbakanıma güveniyorum,” diyor. “Samimi bir insan başbakanım. Bizden biri.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.