CİZRE’de yirmi gündür ciddi bir gerilim yaşanıyor. Mahallelerin etrafına hendekler kazılıyor, yüzü maskeli gençlerin eylemleri hiç eksik olmuyor ve bir ay içinde 4 çocuk öldürüldü. Emniyet müdürünün sürekli değiştiği yetmiyormuş gibi bir de ne görelim? Hrant Dink davasında tutuklama kararı verilmiş olan kişi, aslında Cizre Emniyet Müdürü değil miymiş? Akrep adı verilen zırhlı ve “plakası sökülmüş” araçların varlığı da başlı başına şüphe kaynağı. Hatip Dicle’nin bölgede bir gözlemci tarafa ihtiyaç olduğu yönündeki açıklamaları ve paralel yapıyı işaret eden sözleri görmezden gelinemez.
Güvenlik, barış ve esenlik dediğimiz anda Türkiye için hayati olan iki konu görüyoruz. Çözüm süreci ve emniyet, yargı ve medyadaki uzuvlarını organize biçimde kullanarak hükümet devirmeye yeltenen paralel yapıyı deşifre etmek ve şerrinden emin olabilmek. Bundan birkaç ay önce, bir polis panzeri, yanan arabaları sivil araçların önüne doğru iterken ve halkı kışkırtırken kameralara yakalandığında da aynı şeyi sormuştum, yine soruyorum: Devlet, sırtına hançer sapladığını düşünen paralel ağ üyelerini nasıl olur da çözüm süreci için önem arz eden illere, ilçelere tayin eder? Kendisini sırtından bıçakladığını iddia ettiği güçlere, ellerini bacaklarını nasıl emanet eder?
Bu sorunun makul bir cevabı olduğunu sanmıyorum.
Dünün en makbul ve meşru aktörlerinden biri iken, bugün etrafının iyiden iyiye sarıldığını düşünen ve Kürt meselesine ilişkin şu ya da bu sonucu almak için değil, sırf “zarar vermek” maksadıyla kamikaze dalışları yapabileceği muhtemel olan paralel yapının çözüm süreciyle ilgili tasarruflarına karşı daha tedbirli davranılması gerekirdi. Hâlâ gerekiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.