Gördüğüm kadarıyla Cizre özel olarak seçilmiş bir yer. Maraş gibi, Çorum gibi pilot bölge tayin edilmiş. Süreci provoke etmek isteyen gizli bir güç peş peşe zaman ayarlı eylemler yapıyor.
Son günlerde Cizre’de ilginç olaylar yaşanıyor. Olayları yerinde görmek üzere Cizre’ye gitmeye karar verirken aklımda farklı düşünceler vardı. Yaşananları anlamaya çalışırken bir ölüm daha oldu. Hemen söyleyeyim Cizre diken üstünde. Şehirde doksanlı yıllar benzeri bir gerilim var. Birkez daha olayların Ankara’dan göründüğü gibi olmadığını yaşayarak gördüm.
Bu yazıyı Cizre Baro Başkanı Nurşirevan Elçi’nin odasında yazıyorum. Aslında bugün tarafların görüşlerini aktaracaktım. Ancak ölümün yaşandığı yerde söz bitiyor. Cizre’ye gelmeden önce olayların arkasında karanlık ellerin olduğunu düşünüyordum. Burada yaşananları görünce bu kanaatim daha da netleşti.
Gördüğüm kadarıyla Cizre özel olarak seçilmiş bir yer. Maraş gibi, Çorum gibi pilot bölge tayin edilmiş. Süreci proveke etmek isteyen gizli bir güç peşpeşe zaman ayarlı eylemler yapıyor. Korkarım ki tedbir alınmazsa olaylar devam edecek.
Eylemler dursun çağrısına kurşunlu cevap!
Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Hatip Dicle de dün Cizre’deydi. Dicle, Abdullah Öcalan’ın özel olarak Cizre için hazırladığı mesajı okudu. Öcalan’ın kesin bir dille sokak eylemlerinin son bulmasını istediği gün on iki yaşında bir çocuk daha hayatını kaybetti. Hükümetin, Öcalan’ın, HDP’nin, DTK’nın, HÜDAPAR’ın ve pek çok kanaat önderinin serinkanlı olunması çağrısına rağmen olaylar bir türlü durmuyor. Bu durum dahi başlıbaşına yeni bir momente işaret ediyor.
Umudun yükseldiği anda gerçekleşen eylem akıllara karanlık odak şühelerini getiriyor. Eylemler bitsin, çatışmalar dursun, gerilim düşsün, hendekler kapatılsın çağrısının yapıldığı gün bu çağrıya ölümle karşılık verildi. Bu durum aparçık bir meydan okumaya işaret ediyor.
PKK - HÜDAPAR gerilimi
Karlı bir Ankara sabahında uçağımız güçlükle kalktı. Ankara’da çetin bir kış yaşanırken Cizre’de erken bahar gelmişti. Güneşli bir hava vardı. Cizre’yi 1992 Nevroz’unda yaşananlardan hatırlıyorsunuzdur. Geçen çeyrek asra, atılan onca adıma ve çözüm sürecinde devletin PKK’yla görüşmeler yapmasına rağmen burada huzur sağlanabilmiş değil. Nur, Sur ve Cudi mahallelerinde çok sayıda hendek açılmış. Şehirde ticaret durma noktasına gelmiş. Esnaf tedirgin ve huzursuz.
Esnaf şehirde yaşananları normal bulmuyor. Bunca olay yaşanırken diğer yandan şehirde tuhaf bir sessizlik var. Bir tafarta PKK ile HÜDAPAR arasında derin bir rekabet yaşanıyor. Bu gerilimin seçimler yaklaştıkça artacağı görülüyor. Daha da ilerisini söyleyeyim şimdilik mevzi düzeyde yaşanan rekabet ilerleyen günlerde fiili çatışmalara dönebilir.
Halkta büyük bir tedirginlik var. Doksanlı yıllarda devlet tarafından uygulanan şiddeti bugün Kürt Kürde yapıyor. Halk bu defa PKK ile HÜDAPAR arasında sıkışmış durumda. Son tahlilde Cizre üzerinden çözüm süreci yeni bir direnç testine tabi tutuluyor.
22 yıldır faili meçhul
Geçmişte de pekçok benzer olay oldu. 1993 senesinde de PKK ile Hizbullah arasında çatışmalar yaşanıyordu. Olayları yatıştırmak için bölgeye giden DEP vekili Mehmet Sincar gündüz sokak ortasında katledildi. Sincar’ın ölümüne dair pekçok senaryo dile getirildi. En çok dile getirilen ise PKK itirafçısı JİTEM personeli Alaatin Kanat’ın cinayeti işlediği yönündeydi. Sincar’ın ölümünün üzerinden yirmi iki yıl geçmesine rağmen fail bulunamadı.
YARIN, Taraflar olaylar hakkında ne diyor? Yaşanan olayların anlamı nedir? Cizre’de hakimiyet kimde? Hendekler ne zaman kapatılacak? Olayların sorumlusu cemaat polisleri mi? Bölgede yabancı istihbaratçılar mı var? Sorularına cevap vermeye çalışacağız.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.