• BIST 9367.77
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 20 °C
  • Berlin 3 °C

Cinnet ve Cizre

Mesut Yeğen

Normatif siyasi pozisyonunu kuvvetli ve kaba tekerlemelerle duyurmaktan ya da naif duyarlılıklarını boca etmekten sakınanlar için bugünlerdeki gibi cinnet anlarında konuşmak, yazmak kolay değil. Değil, çünkü bu türden zamanlarda olayların, olanların, faillerin yapıp ettiklerinin bir mantığı yokmuş gibi, her şey bir iki hesap bilmezin, bir iki muhterisin eseri gibi görünür, şeyler birbirine karışır. Böylesi karışıklık anlarında en ucuz, en maliyetsiz, en az çaba gerektiren, ama genellikle en mantıksız ya da en apolitik tutum kendinden bildiklerinin yanına çekilmek ve zamane deyimiyle duyar kastırmak olur. 

Halbuki bir iki haftadır içine düştüğümüze benzer cinnet zamanlarında bile genellikle olayların, yapılıp edilenlerin halen tespit edilebilir soğuk bir siyasi mantığı vardır ve halen şeyler birbirinden ayırt edilebilir. 

İçine düştüğümüz cinnetin PKK’nin Suriye’de, (PKK ve) HDP’ninse Türkiye siyasetinde eriştiği kuvvetin kabul edilemez bulunmasıyla başladığına kani olmakla beraber bugün edindiği biçimin başka, ayrıştırılabilir, sonradan ortaya çıkan bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Çözüm sürecinin bitmesinin ve PKK ve bilhassa HDP’ye dönük iştahlı saldırıların esas sebebi, PKK ve HDP’nin eriştiği cüssenin kabul edilemez bulunmasıydı çünkü, bu cüsse Erdoğan’ın başkanlık rüyasına son vermekle kalmamış, muhafazakarları iktidardan etmiş, Suriye’de ikinci bir Kürdistan’a kapı aralamış ve HDP’yi fiili ana muhalefet kılmak suretiyle de müesses nizamın bildik koordinatlarını bozmuştu. Bir bütün olarak Ak Parti, TSK ve MHP’li kalabalıklar çözüm sürecinden ilk ricat eden Erdoğan’ın ardına bu yüzden hızla dizildi: Kürd siyasetinin edindiği cüsse Erdoğan’ı başkanlıktan etmenin yanı sıra müesses nizamın koordinatlarını sarsmıştı. 

Lakin, çözüm sürecinin bitişini ve ardından yaşanan birkaç haftayı anlamakta işe yarar görünen bu analiz, son birkaç gündür yaşadığımız cinneti, sıradan Kürdlere, HDP binalarına, gazetecilere, Hürriyet’e yönelen saldırıları ve bu saldırılara verilen örtülü onayı açıklamakta yeterli değil. Bütün bu cinnetin bir kısmıyla halen PKK ve HDP’yi zayıflatmaya matuf bir tarafı olduğu ve önemli bir kısmıyla da büyük can kaybına yol açan PKK saldırılarıyla ilgili olduğu açık. Ancak galiba esas sebep bu değil de, daha önce alışık olduğumuz, bu türden çatışma durumlarında kamuoyunun bir bütün olarak Kürd siyasetinin karşısına dikilmesi durumunun bu kez tecelli etmemiş oluşu. HDP’ye ve Kürdlere dönük saldırılara, gazetecilere, Hürriyet’e saldırıların eşlik etmesi, bu türden çatışma durumlarında hemen avdet eden “PKK/Kürdler ve biz” cepheleşmesinin bu kez biraz gecikmiş olmasından kaynaklanıyor. Söz konusu cepheleşmenin avdeti geciktikçe siyasetin önemli cepheleşmelerinden bir diğeri “Erdoğan ve biz” cepheleşmesi kuvvetini koruyor ve bu hem Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi ama hem de müesses nizamın bildik bekçilerini rahatsız ediyor. Son birkaç günün cinnetinin ardında bu ikili cepheleşmenin birlikte işlemesini, rezonans yapmasını engellemek niyeti var. 

Lakin, birkaç günde yapılıp edilenler Türkiye siyaseti için hem yaratıcı hem de yıkıcı olabilecek bu birlikte işleyişi durdurabilecek mi, bu belirsizliğini koruyor. Ama bu durum bile, bütün bu yaşananlara rağmen Türkiye siyasetinin PKK/Kürdler ve biz şeklinde sadeleşmemiş oluşu, işlerin bu sadeleşmeyi arzu edenler açısından iyi gitmediğini gösteriyor. Bu durumda bu sadeleşmeyi gerçekleştirmek için daha fazla cinnet mi pompalanır yoksa başka bir yola mı dönülür sorusunun cevabını önümüzdeki günlerde alacağız. 

Son bir söz de Kürdistan’ın kalbi Cizre için. Devlet ricaline bir soru: sakinlerinin yüzde doksanı düşmanlaştırdığınız partiye ya da örgüte ‘müzahir’, güvenlik kuvvetlerinizin meskunlarına ateş açıp, ‘Ermeni bilmem neyi’ diyerek ‘hakaret ettiği’, günlerce sokağa çıkma yasağı ilan edip insanlarını aç bilaç bıraktığınız bir şehri yönetip de ne yapacaksınız? (basnews)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89