Türkan Saylan'ın evinin aranması, statükoya inanan kişilerde hangi etkiye neden olduysa, Hanefi Avcı'nın tutuklanması da Ergenekon sürecine inanan kesimlerde aynı etkiyi yarattı. Şahsen ben dahi, "Bu mudur yani?" demekten kendimi alamadım. "Hanefi Avcı'nın Devrimci Karargâh Örgütü ile bağlantısı varmış, öyle mi?"
Örgüt üyesi olduğu iddia edilen bağlantı çıka çıka ev kadını tadında, gayet hoş, coşkulu bir öğretmen çıktı. Ben pek devrimci tipi göremedim. İyi bir oyuncu muydu yoksa?
Avcı'nın tutuklanma gerekçesi örgüt üyeliği değil de misal, örgütü provoke edip eylem yaptırtmak gibi gayet şahince işler olsa yine anlayacağım. Şu an öyle bir bilgiye de sahip değiliz.
Gözler cemaate döndü. Çünkü Avcı, cemaatin devletin bütün birimlerinde bir hayli güç elde ettiğini, kendi menfaatlerini adaletin üzerinde görecek şekilde davrandığını iddia etmişti. Bu sonuca varmak için kullandığı bilgiler tatmin edici değildi. Pek çok kimse gibi ben de, kitabın cemaatle ilgili kısımlarını bir bir "öç alma" hissine, tasfiye edilmekten ileri gelen hırslarına bağladım. Ancak tam da Hanefi Avcı'nın uyardığı şekilde gerçekleşmesi, benim açımdan da son derece tatsız bir manzara oldu.
Şunu unutmamak lazım; cemaat o kadar etkin ve Avcı'nın iddia ettiği gibi hukuk, adalet tanımıyor, habire komplo kuruyor idiyse sırf Avcı haklı çıkmasın diye ne yapıp edip Avcı'nın tutuklanmasının önüne geçerdi.
Mevcut haliyle bu tutuklamayla bir taşla iki kuş vurulmuş görünüyor; hem Avcı susturuldu hem "cemaat" hakkında oluşturulmuş "heyula" ilk kez bu kadar inandırıcı bir kisveye bürünüyor. "Cemaat çok güçlü!" sanrısını derinleştirmek için bundan iyi komplo kurulamazdı.
Ancak ne var ki kendi ürettiğim tezin yumuşak karnı yine kendi gözüme yakalanıyor. Avcı'nın tutuklanması cemaate yapılmış ithamları kayıt altına alacak bir komplo ise eğer, cemaat çevrelerinin tavrı neden bu tutuklamayı haklı çıkarma yönünde? Kitap, hiç de zarar vermemiş iken. Avcı'nın tutuklanmayı hak ettiği tezini satır aralarına ve satır üstlerine yerleştirirken neden o kadar istekli davranmaktalar?
★
Kimine göre Avcı, Devrimci Karargâh Örgütü üyesi olan(!) bir kadınla ilişkisinin ortaya çıkacağını ve prestij kaybı yaşayacağını biliyordu, sahayı kahramanca bırakmak ve "ön almak" için kitaba cemaatle ilgili kısmı koydu. Onun için değil, bunun için tutuklanıyorum imajı vermek için. Ortada "kaset" olmadığı sürece gizli ilişkinin ortaya çıkarılması, 30 yıllık meslek hayatı bulunan ve ordunun kışlaya çekilmesi gerektiğini söyleyip derin yapılanmalarla mücadele eden bir adamın prestijini pat diye bitirmez. Eğer bu iddia doğruysa aynı teorinin izinden giderek, "Yasak ilişki neyi örtüyordu?" diye sormamız lazım. Yasak ilişkinin ortaya çıkarılması, kimlerin neye karşı ön almasıydı? Ayrıca bu "puzzle"da hükümet nerede?
Kimine göre de Avcı'nın dışarıda iken başına bir şey gelmesinden ve durumun iyiden iyiye cemaatin üzerine yıkılmasından korkulduğu için söz konusu tutuklama gerçekleşti. Buyurun buradan yakın...
Dahası, acaba küresel ve yerel boyutları olan bazı aktörler, diğerleriyle "Tamam Türkiye normalleşsin, ama cemaat de törpülenmeli, fazla güçlendi, rahatsız oluyoruz" pazarlığı yapıyor olabilir mi? Avcı'nın kitabı da tutuklanması da söz konusu pazarlığın zeminini oluşturmak için olmasın?
Cemaat iddia edildiği kadar iyi komplo kurabilseydi, cemaatten ya da sempatizanlardan oluşan kadrolar bu iradeyi mahmuzlayacak manzaranın oluşmasına ellerinde tuzlukla koş-turmazlardı gibi geliyor bana.
Gülen'in oluşturmaya çalıştığı bilinçli ve seçilmiş kalenderliğe/kanaatkârlığa, önemli kadrolarda yer alan cemaat sempatizanı sıradan Anadoluluların ilk kez sahne alıyor olmaktan kaynaklanan pervasızlıkları karıştı. Samimi müntesipler azınlıkta kaldı. Eğer Gülen burada olsaydı, bu mülahazalar, bu soru işaretleri zihinlere üşüşmezdi gibi geliyor bana.
Umarım yargıdan çıkan sonuç, bütün şüpheleri izale eder. Yaptığım okumanın karanlık taraflarında haksız çıkmayı istediğimi de belirtmek isterim. "Ben demiştim" delisi değilim.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.