• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 2 °C

Bunların hangisi doğru

Murat Belge

Masa başına geçiyoruz, eldeki verilerle kurduğumuz “kapitalist toplum” modeline bir daha bakıyoruz: her şey, devrimin “zorunlu” olduğunu gösteriyor –“tarihî zorunluk”! Pencereyi açıp dışarı, gerçek “tarih”in yaşanmakta olduğu yere, hayata bakıyoruz. Orada bir devrim hazırlığı görünmüyor. Niye böyle?

Kapitalizmin kendi eliyle yaratacağı “mezar kazıcıları” nerede? Yoksa kapitalizm başına gelecekleri sezip onları yaratmaktan mı vazgeçti? Yoo, işte, oradalar, işte proletarya. Ama belli ki proletarya dalga geçiyor! Bu durumun sorumlusu o! Yapması gerekeni yapmıyor.

Teoride kullanılan sıfatlarla bezenmiş proletaryanın “dalgacı” olduğunu söylemek yakışıksız kaçacağı için, çeşitli Marksist teorisyenler bu “gecikme” (öyle diyelim) konusunda daha kibar formülasyonlar buldular. Hegelci-Marksist çizgi bu türden kavramlar bulmakta daha bir ustalaşmıştır: Lukacs’ın Tarih ve Sınıf Bilinci’nde geliştirdiği bazı nosyonları bu alana yönelterek “gerçek” ve “potansiyel” gibi ayrımlara giden oldu. Burada “gerçek” çok olumlu bir anlama sahip değil; kapitalist toplumun verdiği, ama geçerli olan bilinçlilik düzeyini anlatıyor. Bu düzeyde bir bilinçlilik proletaryanın, kendisinin kapitalizmin mezarını kazmak üzere dünyaya geldiğini ona anlatmıyor, anlatmaya yetmiyor. Öte yandan, proletarya, bunu anlama “potansiyel”ine elbette sahip. Ama işte, onu oradan oraya getirmek için iyi çalışan, ne yaptığını iyi bilen bir “işçi sınıfı örgütü”ne ihtiyaç var. Bu bir işçi sınıfı örgütü, ama “bilinç yükseltme” işini aydınların yapması gerekiyor.

“İşçi sınıfına bilinç dışarıdan gelir.” Bu, Lenin’in sözüdür –diye kabul edilir. Ama sosyalist mücadelenin legalist biçimini seçen Alman Sosyal-Demokrat Partisi’nin başındaki Kautsky de başka türlü düşünmez. İşçi sınıfının kendi kendine bilinç filan üretmeyeceği, somut sosyalist örgütlü mücadele içinde herkesin zımnen kabul ettiği bir şeydir. Kautsky ile Lenin bu “dışarı”danlık konusunda değil, o bilinci dışarıdan getireceklerin niteliği (“profesyonel devrimci” vb.), parti yönetiminde yerleri, yeraltı mücadelesi gibi konularda kavga ederler.

Çok daha yakın zamanlara gelindiğinde, proletaryayı “dalgacı” olmaya iten yeni bir “suçlu” bulundu: emperyalizm! Şimdi, ciddi bir anlamda “proletarya” denince, nerede var bu? Batı’da! Ama Batı emperyalist. Batı dünyayı sömürüyor, bunun bir kısmını da proletaryanın önüne atıveriyor. Böyle olunca proletarya devrim yapmıyor, dalga geçiyor. Bugün hâlâ geçerli olan, en yaygın kabul gören açıklama budur. Aslında bir dönem Üçüncü Dünya’nın öylesine önem kazanmasının, “Baş çelişki emperyalizm ile ezilen dünya halkları arasındadır” teorilerinin hegemonya kurmasına yol açan “yeraltı nehri” de budur.

Bunu demekle, proletaryayı emperyalizmin parçası haline getirdik. Bulduğu üç beş kuruş olunca “tarihî misyonu”nu unutan bir sınıf haline de getirdik. Eh, o kadarı olur artık; niçin devrim olamadığını (yoksa ilk analizin doğru olduğunu) kanıtladık ya... Bir kalıba göre bilinçlilik geriliğinden, öbürüne göre üretici güçlerin ileriliğinden ötürü, mukadder olan proletarya devrimini yapacağız, ama proletarya işin içinde olmadan yapacağız? Peki, kiminle? Birileri bulunur elbet. Örneğin, bizim memlekette, “Sol Kemalistler”le... Niye olmasın?

Şimdi bu “açıklamalar”, o kelimeleri, kavramları hiç anmadan, kapitalizmde çelişkilerin “antagonist” nitelik edinmeden sittinsene varolabileceğini gene örtük (zımnî) biçimde kabul etti. Ama bunu böyle söylersen “revizyonist” ve “sınıf uzlaşması” taraftarı olursun. Aynı zamanda, devrimin öznesi olan proletaryayı da, maddî çıkarı uğruna ilkelerinden vazgeçebilen bir sınıf yaptı. Ama bunu da böyle söylersen yandın.

Proletaryanın hem “çıkarcı”, hem de her zaman saf, temiz ve doğru, aydının hem bilinç üretmek ve taşımakla yükümlü, hem de sürekli bir “küçük burjuva sapması” içinde olduğuna inanarak (yani, “şizoid” olarak) yaşarsan, “doğru devrimci çizgi”yi tutturman kolaylaşıyor.

Buradan, “devrimin öznesi sınıf” teorilerine geleceğim.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89