• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 2 °C

‘Bizim acımız’ diyebilmek

Hilal Kaplan

Muhtelif etnisite ve inançtan halkların beraber yaşadığı Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu hızlandıran en önemli faktörlerden birisi şüphesiz milliyetçilik akımıdır. Yalnız bu akımdan etkilenen sadece gayrı Müslimler değildir. Hatta Türklük akımı da son dönemde Osmanlı düşmanlığı güden bir seviyeye gelmiştir. Örneğin Mustafa Kemal’in Meclis’te saltanatın kaldırılması müzakere edilirken söylediği şu sözler ilgilisini şaşırtmaz: “Osmanoğulları zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırganlara artık yeter diyerek, ayaklanarak, egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor.” Anlayacağınız imparatorluk düzeninin kendi halkına bir haksızlık olduğunu düşünen herkes o dönem milliyetçilikten nasibini almıştır.

Ermeni milliyetçiliği de 1880’lerin sonlarına doğru artmış ve silahlı Ermeni çetelerin ayaklandığı olmuştur. II. Abdülhamit bu dönemde Rusya’nın desteklediği Ermeni çetelerine karşı özellikle bölgedeki Kürtleri “Hamidiye Alayları” adı altında silahlandırıp örgütlemiştir. Ancak silahlı çetelerle savaşması için devlet tarafından örgütlenen bu alaylar sadece çetelerle savaşmamışlardır. Devlet tarafından denetlenmedikleri için Ermeni köylerini basıp masum halkı katletmiş, mallarına el koymuştur. Merkezî otoriteyi sağlamakta zorlanan padişah da yapılanlara göz yummuştur. Ancak yine de ayaklanmalar belli bölgelerle sınırlı kalmıştır.

Buna rağmen 1915’in 24 Nisan’ında başlatılan tehcir, çete faaliyetleriyle hiç alakası olmayan, hatta herhangi bir ayaklanmanın bile olmadığı bölgelerdekiler de dahil olmak üzere yüzbinlerce insanımızı ‘sildi’. Böylelikle memleketlimiz olan yüzbinlerce insan evlerinden kovuldu. Mallarına el kondu. Yollara sürüldü. Çoğu yollarda saldırıya uğrayarak veya kötü koşullardan dolayı can verdi. Adına günah, katliam, tehcir ya da soykırım, ne derseniz deyin, 1915’in 24 Nisan’ında başlayanlar zulümdür. Sonrasında intikam duygularıyla hareket eden Ermenilerin yaptıkları da zulümdür. Ancak ‘kendimizden’ olana yapılan zulmü kınamakta zaaf gösterdiğimiz pek söylenemez. Esas marifet kendisine yapılanı, ‘başkasına’ yapıldığında da kınamaktır.

Tırnak kullanmam boşuna değil çünkü ben 1915’te bu topraklardan, kendi yurtlarından sürülen Ermenileri ‘başkası’ kabilinden saymıyorum. Dedelerimin bu topraklarda yaşamaya ne kadar hakkı vardıysa, onların da bu topraklarda yaşamaya o kadar hakkı vardı ve 24 Nisan 1915’te “Hak” ayaklar altına alındı. Boğazlıyan Müftüsü Abdullahzade Mehmet Efendi’nin tehcir sorumlularından olan Boğazlıyan Kaymakamı’na o günlerde “Allah var ve onun gazabından korkun!” demesi bundandı. Ancak bugün çoğumuz bu kadarını demekten bile aciziz. Katledilen memleketlilerimizi anmayı bile vatan hainliğinden sayıyor bazıları. Sanki onların vatanı buradan başka bir yermiş gibi, sanki vatanlarından edilen Ermeniler yokmuş gibi.

Milliyetçilik kendinden olanı üstün ve önemli görüp, ötekini teferruat kabilinden görmeye yol açan nefsî bir duygu halini beraberinde getiriyor ve “göz kendini göremiyor”. Kendinden saydıklarından sadır olan zulmü görmeyip, sadece kendinden saydıkları dışındakine yapılan zulmü görüyor. Mesela bu yüzden 1992 yılında gerçekleşen Hocalı Katliamı, 1915 yılında gerçekleşen katliama ses çıkarmamaya bahane edilebiliyor. Bir zulüm diğerini yıkamaya yeter mi? Yoksa bir Azerinin canı binlerce Ermeniye mi bedel?

Çok şükür ki artık kim olursa olsun zalime zalim, mazluma mazlum diyebilen ve bunu yüksek sesle söyleyenler var. Bu 24 Nisan günü böylesi ahlâklı bir duruşun ete kemiğe büründüğü bir gün olacak. Türkiye tarihi için küçük ama ‘bizim’ tarihimiz için büyük bir gün bu 24 Nisan. Acının hepimizin olduğunu yüksek sesle söyleyeceğimiz, birlikte yas tutacağımız, birbirimizi iyi edeceğimiz bir gün. Hrant Abi de orada olacak bizimle, Abdullahzade Mehmet Efendi de çünkü “bu acı bizim acımız, bu yas hepimizin”.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89