Ağaçlar yapraklarını çoktan döktü. Sararmış yapraklar toprakla buluştu, üstünü karlar örttü.
Hasret gideriyorlar.
Seviniyorlar.
Üşüyorlar, üşüyorlar.
Toprak, ağaç, şehir.
Sevdalanmışlar.
Mevsim kış. Havada bir gariplik var.
Bu nasıl bir kış?
Sevincinden kan akıyor.
Yanıyor.
Gündeme bakıyorum. Tehlikeli bir tekrar/ezber dalgası(siyaseti) geçiyor. Kısır bir döngü.
Günlerin içinden geçen ziyan. Ömrümüzün tam ortası.
Geçmişi hatırlıyorum; sunî gündemler, yaratılan çatışmalar, iğdiş edilmiş zihinler, çalınmış gelecekler.
Bütün bunlara adam-akıllı itiraz eden de yoktu. Otoritelere karşı boğazına kadar çaresizliğe/çelişkiye batmış nesiller vardı.
Nereden bakılırsa bakılsın tam bir tekrar, tam bir trajedi.
Yeni bir dünya, yeni bir düzen, yeni bir devrim yalanı yayılırdı eskiden. Oysa hep yeni bir yıkım olurdu her şey. Bugün de değişen bir şey yok.
Tekrar ve yıkım.
Sorunların büyümesi insanoğlunu daha çok yanıltıyor. Bölüyor. Siyaset vurdukça daha çok titriyor. Dağılıyor.
Yalan rüzgârı yaşama köklerini salıyor
İnsanlık gözlerini açıyor kapıyor. Bir yöne gitmek için onay bekliyor. Yalvarıyor. Belli ki, yazılmış bir kaderi oynuyor. Kederi çoğalıyor. Eskilerden miras almış bu kaderi/kederi. Anlamamış, benimsemiş sadece. Yaşadıkça kendine fazla gelmiş. Ağırlaşmış. Zamana salınmış bir halde.
Yalnız ve aç.
İnsan kendi gücü ve iradesiyle doyunmaya, barınmaya, yürümeye alışık değil. Kendini yönetemiyor. Böyle yürüyemiyor şu kısacık yolu. Baskı, zulüm ve yalan kıskacında eriyor. Sığınacak yer arıyor. Nafile. Doğanın bu acımasız ve cahil varlığına kaçacak yer kalmadı. Sığınacak güvenli bir kara parçası bile yok.
Böyle bir trajediyi yaşamak hiçbir varlığın harcı değil. Yalnızca insanın...
Uçurumun eşiğinde duruyor insan. Gözlerinde korku ve bilinmezlik. Kaçışı da yok. Yaşamak, yaşayabilmek.
Hainlik çöküyor. Asrın bu yüzü iyice kararıyor. İnsanlar birbirilerini göremiyorlar. Aşksız iktidarların ahlâksız kahkahaları yükseliyor. Hak, adalet, hürriyet ve demokrasi satıyor herkes. Doyulacak, barınacak güvenli barınaklar satıyorlar. Çürük çıkıyor sattıkları bütün bu mallar. Kendileri gibi çürük.
Yeni savaşlara/yıkımlara davetiye çıkarıyorlar.
Fakat, dünya her şeye rağmen eski yerinde duruyor. Kokuşmuş çıkar savaşlarında, viraneye dönmüş şehirlerde, köprü altlarında, kanla çizilmiş sınırların dibinde dilenen insanı seyrediyor.
Trajediden habersiz kıvrılıp yatıyor zaman.
Zaman insana ne kadar yabancı.
Yalancı.
Hem doğru hem acı…
Söylenecek söz/ü kalmadı.
Aklı ve itidali kaybettik.
Bizden sonrası tufan…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.