• BIST 8980.29
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 12 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 14 °C

Bitlis'teki iskeletler, yargı, siyaset, vs...

Ali Bayramoğlu

1997 yılında katıldığım bir Güneydoğu ziyareti sırasında sorduğum bir soru üzerine dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Tümg. Erol Özkasnak, "Susurluk ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni aynı kaba sokan vatan hainidir, JİTEM diye bir örgüt yoktur..." demişti...

Ne gariptir ki, ertesi gün Gürvil tepesindeki askeri birlikte bir itirafçıyla karşılaşmış, bu itirafçının "bir tek Diyarbakır'da rahat etmem, çünkü orada Cem Ersever'le birlikte JİTEM'de çalışmıştım..." sözlerine tanık olmuştuk, üstelik Özkasnak'ın önünde...

Şimdi "soru" şu:

JİTEM'in varlığından söz etmek vatan hainliği oluyorsa, ama JİTEM diye bir örgüt olmuşsa, bunu bile bile inkar eden, Türkiye'yi altüst eden bir gerçeğin üstünü örten yetkiliyi nasıl tanımlamak gerekir?

Tatmin edici olmayan açıklamalar, bazı gerçekleri ortaya koyana, açıklama talep edene yönelik hain suçlamaları...

Vatan kavramı, hainlik suçlaması bu ülkede gayrimeşru ilişkilerin paravanı haline gelmiştir.

Ve bu, ülkeye akıl almaz derecede zarar vermektedir...

Değil mi ki, Kahramanmaraş, Sivas, Çorum katliamlarından 16 Mart 1978 hadisesine, Abdi İpekçi'nin katlinden Uğur Mumcu cinayetine, Çetin Emeç'in vurulmasından Hiram Abas'ın öldürülmesine, Ecevit'e yönelik suikastten Özal'a sıkılan kurşunlara, Vedat Aydın'dan Güneydoğu'daki Kürt aydınlarının yok edilmesine uzanan bir "faili meçhul hadiseler" ülkesidir Türkiye.

Ya da Hrant gibi gerçek faili meçhul olanların ülkesi...

25 yıl öncesinden yola çıkıp, olup bitenlere bir bütün halinde ve uzak açıdan bakıldığında, "unutturan zaman faktörü" bir kenara itildiğinde ortaya çıkan tablo korkunçtur.

Bu kritik cinayetler ve hadiselerden bir tanesinin bile faili bulunamamış, bir tanesi bile aydınlatılamamış. Hemen hepsinin dosyaları küllenmeye bırakılmış, soruşturmalarda izler ya bir anda ortadan kaybolmuş ya "devlet sırrı" duvarına çarpmış ya da resmi kuruluşlar gerekli belge ve bilgileri yargıdan gizlemiştir.

Hadiseler; nedenleriyle failleriyle tahmin edilmiş, tekerrür etmeyeceğine dair garip bir inançla bu olaylara çözülmüş muamelesi yapılmıştır.

Her şeye rağmen ortada izini sürebileceğimiz çıplak bir gerçek var:

Birçok Avrupa ülkesinde 50'lili yılların ortasında kurulmuş, 80'li yıllarda tasfiye edilmiş, yasa ve denetim dışı, paramiliter Gladyo örgütleri...

Ama Türkiye gibi bazı ülkelerde gladyo, sistemin ruhuna o denli uygun düştü ki, iktidar kavgalarında, iç hesaplaşmalarda rol oynamaya, kullanılmaya devam etti. Böylece kökleştiler, sistemin parçası olma sınırını geçip, sistemin ana mekanizması haline geldiler. Bu, zaman zaman sistem dışına çıkmalarına, rant çeteleri kurmalarına yol açtı. Örneğin Ağar'ın sık ima ettiği, "vatan adına" ve "para için" ayrımı temelinde çatışmalar da bu yüzden yaşandı ve bu ayrım yüzünden sistem zaman zaman daraldı, içini sınırlı biçimde temizlemeye kalktı. Ve bu temizlik çabaları "münferit hadiseler" adıyla ünlendi.

Milli politikalar adına asayiş mantığının yüceltildiği bu düzende gayrimeşru resmi örgütlenme ve eylemler; kişileri aşan kurumlara sirayet eden, her sorumluyu suç ortağı kılan tavra, politikaya dönüştü.

70'lerde Batur-Gürler ile Türün-Sancar ekipleri arasındaki hesaplaşmada, yani ordu içi iktidar kavgalarında işkencelerle, sorgularla, kumpaslarla, sabotajlarla MİT ve Özel Harp Dairesi üzerinden aktif rol oynayan bu yapılanma değil midir?

O günlerdeki başrol oyuncularının, Susurluk skandalının önde gelen isimleri olmasının hiç bir anlamı yok mu?

Kıbrıs'ta Türk Direniş Güçlerini örgütleyen anlayış, yapı ve eylem tarzıyla, JİTEM'inki ya da Ergenekon arasında paralellikler yok mu? Daha da öte bu konuda Veli Küçük, Korkut Eken gibi uzmanlaşmış kişiler yine iki dönemin de starları değil mi?

Hukuk tartışırken, siyaseti ve gerçekleri unutmayalım...

Biliyor musunuz, bu tartışmalar sırasında Bitlis Mutki'de bir jandarma karakolunun yanında 12 kişinin iskeleti bulundu...

Basında doğru dürüst yer almadı bile...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89