Avrupa Birliği’nin (AB) AKP’yle köprüleri attığı; odağında CHP, MHP, Cemaat ve TÜSİAD’ın yer alacağı yeni bir iktidar bloku yaratmaya çalıştığı yorumları yapılıyor; Başbakan Erdoğan’ın Brüksel ve Berlin gezilerinden bir şey çıkmayacağı iddia ediliyordu.
Fakat tersi sonuç çıkmışa benziyor. Avrupa’nın Erdoğan’a yeni dönem için de vize verdiği anlaşılıyor! Bunun nasıl ve neyin karşılığında sağlandığıysa bilinmiyor. Şimdilik sadece Türkiye’nin Suriye politikasında revizyon beklentileri dillendiriliyor.
Alman medyası AB-AKP yakınlaşmasını, “Ortadoğu’daki savaşa ve ekonomik krize” bağlıyor. Medyada “istikrarlı bir Türkiye’ye olan ihtiyacın arttığı” yorumları yapılıyor.
Elbette bu ‘ihtiyaç’ 17 Aralık’tan önce de vardı. O zaman ne değişti diye sormak gerekmez mi?
Öte yandan 17 Aralık sonrası sadece Avrupa’yla değil, İsrail’le ilişkilerde de yeni bir sayfanın açılmakta olduğu anlaşılıyor. Bülent Arınç gibi Davutoğlu da İsrail’le normalleşmenin çok yakın olduğunu söylüyor.
Bu gelişmelerin Erdoğan’ı rahatlattığı da gözleniyor. Panik havasının geçtiği başbakanın ara verdiği salvolarına başlamasından belli oluyor.Gerçi bazı siyasal gözlemciler seçim sonrası Türkiye’de ciddi altüst oluşlar bekliyor ve bu yakınlaşmaların ‘taktik’ olduğunu söylüyor ancak, şimdilik görünen Erdoğan operasyonunun sonuç vermediğidir.Elbette bu Kürt hareketinin operasyona katılmaması; sağduyulu ve sorumlu davranması sayesinde sağlandı.
Bu yüzden Kürt hareketine de bir fatura çıkarıldı. Öcalan operasyonu bu nedenle başlatıldı. Bu kez ama Cemaat’in değil, ikizi İşçi Partisi’nin (İP) düğmesine basıldı.
İP, Öcalan’ın 15 yıl önce gizli kamerayla çekilen sohbet kasetlerini bir basın toplantısıyla yayınladı. Kasetler Ergenekon sanığı Albay Attilla Uğur’dan alınmıştı. Uğur, Aydınlık Gazetesi’ne konuyla ilgili açıklama da yaptı.
Albay Uğur, NATO’ya bağlı Türk gladyosunun bir subayı. Özel savaşçı ve yeminli bir Kürt düşmanı. Gözaltına aldığı sivil ve savunmasız yoksul Kürtleri işkenceyle katleden ve topluca gömen bir canavar. Hakkında birçok suç duyurusu var.
Uğur açıklamasında Amerika’nın Türk devletine -koşullu olarak- teslim ettiği Öcalan’ı ‘teslim almakla’ övünüyor. Başkası olsa bundan utanır ama o övünüyor.
Sadece Uğur değil, kasetleri yayınlayan İP de Kürt düşmanı. Perinçek’in partisi Kürt sorununa klasik inkar ve imha dışında bir şey önermiyor.
Kürt halkı diye bir halkın, Kürdistan diye bir ülkenin varlığını dahi kabul etmiyor. Kürtleri Türk kimliği içinde eritmenin, İngilizlerin Ortadoğu’da çetvelle çizdikleri sınırlara bekçilik etmenin siyasetini izliyor.
Çözüm Süreci’ni baltalamak amacıyla da her türlü provokatif girişimi yapıyor. İP, çözüm yerine çatışma, barış yerine savaş, özgürlük yerine milli boğazlaşma istiyor.
Doğu Perinçek’inse son yıllarda derin bir kimlik ve kişilik krizi yaşadığı gözleniyor. Perinçek artık enerjisinin çoğunu Türk olduğunu ispatlamaya çalışmakla harcıyor.
Türk olmadığının iddia edilmesi onun dengesini fena bozmuşa benziyor. Bundan olsa gerek oğlunda “Türk kanı” arıyor! Bu amaçla oğluna “gen testi” yaptırıyor. Test sonucunu da müjde (!) verir gibi duyuruyor.
Perinçek, “Büyük büyük dedesinin Tanrı Odin’le aynı kökten” geldiğini de ileri sürüyor ve ailesinin kökenini üzerinden yeni bir ‘Türk tarihi’ yazmaya çalışıyor.
Tabii, bununla kalsa sorun yok der geçersiniz ama, Perinçek bunu Kürt düşmanlığıyla birlikte yapıyor.
Enerjisinin çoğun ırkçılığın dozunu artırarak, geri kalanını da Kürt düşmanlığı yaparak tüketiyor. Bir yandan ırkçılığı, diğer yandan Kürt düşmanlığını yükseltiyor.
Perinçek artık Kürtlerin varlığına dahi tahammül edemiyor. Bırakın Kürtleri, ‘Rojava’ diye yazan Aydınlık yazarlarına bile tahammül edemiyor! Rojava için ‘yılan yuvası’ diyecek kadar da kendinden geçiyor.
Bir zamanlar Kürt meselesinde en cesur çözümleri dillendiren Perinçek, şimdi en ırkçı ve en rezil görüşleri dillendiriyor ve sadece ırkçı nefret kusuyor.
Dolayısıyla Kürt halkının yeminli düşmanı Perinçek ve tayfasından ‘Öcalan gerçeği’ de dahil öğreneceği hiçbir şey bulunmuyor.
Kürt halkı hatası sevabıyla Öcalan’ın kendisi için ne anlama geldiğini iyi biliyor ve bu yüzden onun arkasında durmaya devam ediyor...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.