İsrail ile Hamas arasında tarihi takas...
Hamas tarafından 25 Haziran 2006’da kaçırılan İsrailli asker Gilad Şalit’in İsrailli yetkililere resmen teslim edilmesi...
Şalit karşılığında serbest bırakılacak olan bin 27 mahkûmdan 477’sinin tahliye işlemlerinin tamamlanması...
Hepimizi çok yakından ilgilendirmesi gereken 2012 bütçesini filan sollayarak dün gün boyu adeta tek gündem maddesi olarak önde koştu...
Şalit’in serbest bırakılmasıyla 26 yıldır ilk kez tutsak olan bir İsrailli asker evine sağ olarak kavuşuyor...
Oğulları için mücadele eden ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan da yardım isteyen Şalit ailesi de İsrail Başbakanlık resmi konutunun önünde 16 ay önce kurdukları çadırı dün sevinç gözyaşları içinde boşaltıp oğullarıyla birlikte evlerine döndü.
***
Her ne kadar dünkü takas ‘tarihi’ olarak nitelense de anlaşılan o ki konjonktürel siyasi bir gelişmenin sonucu...
İsrail’in tek muhatap olarak aldığı Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’ın Birleşmiş Milletler’de ‘Filistin Devleti’ için girişimde bulunması, ülkesinde popülaritesini artırmakla kalmadı, rakibi Hamas’ı da gölgede bıraktı...
Şimdi dün gerçekleşen takas ile Hamas rövanş alıyor...
Takas, Filistin’de Hamas’ın, İsrail’de Netamyahu’nun elini güçlendirmiş vaziyette... Nitekim dün Hamas, Gazze’de bugünü resmi tatil ilan ederek, gövde gösterisi yaptı.
Anlaşmanın siyasi tetkiklerle güncel ve konjonktürel olması, iki tarafı sevindiren pratik bir gelişmeyi olanaklı kıldı ama barış görüşmeleri için masaya dönüş açısından da fazla bir umut ışığı yakmadı...
***
Takasın Türkiye açısından iki farklı boyutu ortaya çıktı...
İlki, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Gilad Şalit’in serbest bırakılması için Türkiye’nin gösterdiği çabaları ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı övdü.
Peres, Başbakan Erdoğan’ın izlediği tutumun kendisi için büyük sürpriz olduğunu belirterek, ‘her şeyi bir yana bıraktılar. İnsani boyutu siyasi boyuttan önde tuttular’ dedi.
Belli ki İsrail Devlet Başkanı, Amerikan yönetimini son derece rahatsız eden Türkiye-İsrail gerginliğini gidermek için Şalit ile ilgili gelişmeyi vesile sayıyor...
İkincisi, İsrail’in Filistin topraklarında görmek istemediği Hamas’lı militanların ufak bir bölümünün Türkiye tarafından kabulü, Gerek El-Fetih ile Hamas, gerekse de İsrail ile Hamas arasındaki ilişkilerde Türkiye’nin rolü açısından çeşitli eleştiri ve endişelere yol açmış gözüküyor...
***
Ben dünkü gelişmelerde çok daha farklı bir noktaya takıldım...
Mavi Marmara baskınının hemen ertesinde yazdığım, 2 Haziran 2010 tarihli ‘bir ülke ne zaman savaşır’ başlıklı yazının başlangıcı şöyleydi:
“Önce tersten bir soru:
‘Türkiye İsrail bandıralı bir yardım gemisini basıp, İsrail vatandaşlarını planlı, programlı bir şekilde öldürme kararı alır mıydı?’
Ve bir ikinci soru daha: ‘Eğer almış olsaydı buna İsrail’in cevabı ne olurdu?’
Cevabın sağlıklı olması açısından şunu da anımsatmakta fayda var:
İsrail askeri Gilad Şalit, 25 Haziran 2006’dan beri Hamas’ın elinde...
Şimdi uluslararası soruna dönüşen Gazze ablukasının nedeni esir düşen bu İsrail askeri... İsrail, Şalid serbest bırakılıncaya kadar ablukanın kalkmayacağını söylemekte... Bu arada, Gazze’ye yardım düzenleyen ekibin, Şalid’in babasının oğluna ulaştırılmak için verdiği paketi almadığı iddiası da İsrail basınında aleyhte bir neden olarak dillendirilmekte...”
***
Artık Gilad Şalit, bin 27 Filistinli eş değeri olarak özgür...
İsrail şahin kesildi ve askerini kurtardı...
Ama Mavi Marmara’da ölenler öldüğüyle kaldı...
Ne onları fiilen öldüren İsrail, ne de öldürülmelerini olanaklı hale getirenler cezalandırılmadı...
Hâlbuki o gemide katledilen dokuz kişi arasındaki sadece iki Güneydoğulu vatandaşımızın geride bıraktığı yetimlerin sayısı ondu...
***
Cumhuriyet tarihi bizleri ‘bir Türk’ün cihana bedel’ olduğunu söyleyerek şartladı...
Galiba fiili durum bunu doğrulamıyor...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.