TÜRKİYE’de hapiste yatan gazetecilerin sayısı büyük tartışma konusu. Hükümete göre gazetecilik faaliyetlerinden ötürü sadece 6 kişi şu anda cezaevinde bulunuyor. Birçok medya kuruluşuna göre ise 104 gazeteci hapiste yatıyor. İkisi de doğru. İddianameler incelendiğinde hükümetin öne sürdüğü argüman doğru. Diğerleri ise “terör” faaliyetlerinden dolayı tutuklu bulunuyorlar. Bazı meslektaşlarımız bu “terör” faaliyetlerine ilişkin iddianamelere dayanarak hükümetin tezlerine arka çıkmaktalar.
Ancak bu iddianameler ne kadar sağlıklı? Konuyu 2006 yılından beri yasadışı Marksist Leninist Komünist Partisi yöneticisi olmakla suçlanan ve 2006 yılından beri tutuklu bulunan MLKP’nin yayın organı sayılan Atılım Gazetesi’nin Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu’nun avukatı Gülizar Tuncel’e açtım. Dün buluştuğum Tuncel epey dertliydi. MLKP davasından yargılanan hepsi Atılım’dan olmak üzere toplam 7 gazetecinin avukatlığını sürdüren Tuncel hiçbirinin örgüt yöneticisi veya üyesi olamayacağını savunuyor. Atılım legal bir yayın. “Eğer değilse neden kapatılmıyor?” diye soruyor. Üstelik Şenoğlu ve arkadaşlarının aleyhinde sunulan deliller epey tartışmalı. Şenoğlu’nun konumunda birçok gazeteci var ama farklı isimlerle okurların kafasını karıştırmamak için Şenoğlu örneğiyle sınırlı tutuyorum bu yazıyı. Zaten hükümetten “terörist gazeteciler” iddialarını ileri sürenler, sık sık Şenoğlu’na atıfta bulunuyor. Mahkeme önüne çıkmadan önce tutuklu olarak 14 ay beklemek zorunda kalan Şenoğlu herhangi bir şiddet eylemine katılmış mı? Hayır. Tuncel’e göre evi dahi aranmamış.
Kendisi terör örgütü yöneticisi ama bir silah dahi bulunmuyor, daha doğrusu var mı yok mu tespit etme ihtiyacı duyulmuyor. Peki aleyhindeki dava hangi bulgulara dayanıyor? Dayanaklardan biri Atılım Gazetesi’nin künyesinde “genel yayın koordinatörü” olarak yer almasıymış. Bu onun örgüt yöneticisi oldu ğunun bir kanıtıymış. İkinci ve daha önemli “delil”, Şenoğlu ve arkadaşlarının Denizli’nin Nazilli İlçesi’nde bir çiftlik evinde toplanmalarıymış. İddiaya göre bu evde partinin kongresini yapacaklarken tutuklanmışlar. Ama Tuncel’in ifade ettiğine göre polis, gazetecileri çeşitli yerlerde yakaladıktan sonra çiftliğe kendisi götürmüş. Zaten çiftlik uzun zamandır emniyet görevlileri tarafından izlenmiş, gizli kamerayla kayda alınmış. Ama kayıtlarda çiftliğin sahipleri Naci ve Fatma Güner’in bahçe sulama ve benzer tarımsal faaliyetleri dışında pek bir görüntü yokmuş. Savunma avukatları açısından en önemli noktalardan biri, tutuklanan gazetecilerin hiçbirinin çiftliğe girdiklerine ilişkin bir kaydının bulunmaması. Çiftliğe girdikleri iddia edilen tarihe tekabül eden günün ve akabinde geçen 48 saatin görüntü kayıtları ise yok. Ancak tutuklanıp çıkartılırkenki görüntüleri mevcut. “Kayıp” görüntüleri İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nden talep eden Tuncel, kuru bir “Yok” cevabıyla karşılaşmış.
Aleyhte sunulan diğer bir kanıt ise çiftlik evinde bulunan 40 sayfa “örgüt dokümanları”. Bunların arasında gazetecilerin de gerçek isimleriyle yer aldığı bir liste mevcut. “Eğer gerçekten terör örgütü üyesi olsalar gerçek kimlikleriyle dolaşır mı bu insanlar, kod adları olur” diyor Tuncel: “Hem yıllarca aynı adres te yaşayıp iş yerine gidip gelirler mi? Böyle örgüt üyesiyle hiç karşılaştınız mı?” Bilgisayar çıktısından oluşan dokümanların kimin bilgisayarın dan basıldığı ise halen meçhul. “Bütün dava bir kâ ğıt parçasına dayandırılıyor” diyor Tuncel ve ekliyor: “Hem farz edelim ki bu insanlar çiftlikte buluştular. Bunların hepsi aynı gazetenin yazarları, eski dostlar, bundan daha normal bir şey olabilir mi?” İşin daha ilginç ve bir o kadar vahim tarafı, Şenoğlu’nun benzer bir davadan 1997 yılında tutuklanıp 15 gün boyunca ağır işkence görmesi. Ardından da beraat etmesi ve beraat ettiği halde söz konusu iddiaların şu anki iddianamede suçluluğunu kanıtlamak üzere yer alması. Aklandığı belirtilmeden... 1997 yılında gördüğü işkencelerden ötürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyette bulunan Şenoğlu geçtiğimiz günlerde devlet tarafından 30 bin Euro tazminata hak kazandı. Şenoğlu suçlu bulunursa ömür boyu hapis yatacak. Evet bir “terörist” gazetecinin öyküsü bu işte.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.