• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 3 °C

Bir başka açıdan hükümet-hizmet...

Hüseyin Gülerce

Dershanelerle ilgili tartışmanın ortaya koyduğu bir hükümet-hizmet meselesi var. Toplumda huzur, uzlaşma, refah, ülkede istikrar ve kalkınma isteyen büyük çoğunluk, yarınlardan umutlu Anadolu insanı, bu meseleden muzdariptir, üzüntülüdür, endişelidir, sıkıntılıdır. Bir hâl çaresi bulunması istenmekte, dua dua yalvarılmaktadır.

İçine düştüğümüz meseleye tam anlamıyla açıklık getirmek babında değil, ama bir durum tespiti yapmak için anladığım Hizmet’i ifade etmeye çalışacağım.

Ben insanım. Çok şükür müminim. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ümmetiyim. Allah’a kulluğu, O’nun rızasını kazanmayı hayatımın gayesi biliyorum. O’nunla irtibat olmayınca hayatın bir yalandan ibaret olduğunu, O’nunla irtibatsız hayatın sıfıra sıfır elde var sıfır olduğunu iliklerime kadar hissediyorum. Hesap gününe hazırlıklı gitmek istiyorum. Hayır ve iyiliklerde yarışarak, kötülüklere mani olmaya çalışarak Allah’ın istediği gibi bir kul olmaya gayret ediyorum.

Bunu, istikametten ayrılmadan nasıl yapacağım? Gelen ilk ayet “oku” diyor. Okuma yazması olmayan Peygamberimiz’e Allah neden oku diyor? Neyi, nasıl okuyacak? Şöyle anlıyorum: İnsanı, kâinatı Allah’ın bildirdiği gibi oku... Hak nazarından bak, adalet nazarından bak, etrafını/olanı biteni öyle oku…

Her insan, yaşadığı çağın çocuğudur. Çağımızı, insanımızı, insanlığı, Türkiye’yi, dünyayı doğru okumadan yol yordamda istikameti nasıl tutturacağız? Mesela, dine hizmeti, intihar bombacıları gibi anlayabilir miyiz? Haksız yere bir cana kıyamayacağına göre Müslüman, terörist olamaz. Müslüman, eliyle diliyle kimseye zarar veremez. Müslüman emin insandır, güvenilen insandır. Huyu güzel, ahlakı güzel, etrafına, ailesine, ülkesine insanlığa yararlı insandır. Bütün bunlar, yaşadığımız çağda nasıl temsil edilecek, Allah’ın rızası, istikamet üzere nasıl aranacak?

Bu soruların cevabını ben Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin tavsiyelerinde buldum. Küreselleşen bir dünya var. Vakıa bu. Zararları, tesirleri ile bir vakıa. Böyle bir dünyada, içine kapanmayı seçeni hâkim güçler tecrit eder, mengeneye koyar. Onlara biat edemeyiz, onların istediği kalıba giremeyiz, ama onlara rağmen de ayakta kalamayız. Bir zaruretten söz ediyorum.

İşte burada Muhterem Hocaefendi’nin gösterdiği yol şudur: Kendi mana köklerimizden kuvvet alarak, kendimiz kalarak, kendi değerlerimiz üzerinde ayağa kalkarak, dünya ile entegre olmalıyız. Bunun için farklı din ve inanç mensupları arasında diyalog demeliyiz, hoşgörü demeliyiz, uzlaşmayı ve paylaşmayı aramalıyız. Herkesin konumuna saygıyı esas almalıyız. Konuma saygı, fikir ve düşüncelere de saygıdır. İnsanı, Allah’ın hatırı adına değerli bulmalıyız. Muhabbeti öne çıkarmalı, evrensel insanî değerlerde buluşmalıyız. Küresel barış, ancak bunu kabul eden bir insanlık korosunun şarkıları eşliğinde mümkündür.

Türkiye içe kapanamaz. Eksen değiştirme tartışmalarına neden olacak gel-gitler ile kafa karıştırmamalıyız. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerden vazgeçemeyiz. Bu konuda sessiz kalamayız. Güç odaklarının nasırına basmadan, ilkelerden taviz vermeden, güvensizlik aşılamadan, yanlış anlaşılmadan, kırk tane testten geçsek bile duruşumuzu bozmadan, onurumuzu da zedelemeden yürümeliyiz…

Bilinmeli ki, bu işe gönül veren insanlar Hizmet Hareketi ve Türkiye zarar görmesin diye çırpınıyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89