• BIST 9351.37
  • Altın 3758.058
  • Dolar 38.0088
  • Euro 41.9919
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 15 °C

Bıçak sırtı bir mesele

Gülay Göktürk

Hükümetin, 8 Ekim’de yaşadığımız “ayaklanma” denemesinden sonra, Güvenlik Kuvvetleri’nin benzeri durumlarda daha etkili mücadele edebilmesi için bazı önlemler alma ihtiyacı duyması anlaşılır bir şey.

Biliyoruz ki, PKK- HDP’nin bu denemesinin bir amacı da, devlete “ne kadar güçlü” olduklarını; bir çağrıyla Türkiye’nin altını üstüne getirebileceklerini göstermek, böylece pazarlık güçlerini yükseltmekti. “Çözüm süreci bizim iki dudağımızın arasında. Taleplerimizi ciddiye alın, yoksa bu işin şakası yok” diye tehdit ettiler akıllarınca.

Böyle durumlarda tehdit devlete yönelmiş görünse de, esas hedefin kamuoyu olduğu iyi bilinir. Zayıf devlet ortoritesi tablosu hem Türk hem de Kürt kamuoyunda son derece yıkıcı etkiler yapar; güven kaybına yol açar; hatta güçlüye yönelme etkisi yapar. Bu yüzden hükümetin, şiddetle mücadelede bir zaaf tablosu oluşmasını ne yapıp edip engellemesi şarttır. Böyle bir zaaf tablosuyla Çözüm Süreci’nin ilerletilmesi de mümkün değildir.

Kamu güvenliği noktasında güçlü bir iktidar, hem PKK’nın bölgedeki hegemonyasını yaşamsal bir tehdit olarak gören geniş Kürt kitleleri için hayati bir konudur; hem de Çözüm Süreci’nin PKK’nın tehditleriyle, onun belirlediği ajanda doğrultusunda devam etmesini asla kabul etmeyecek olan Türk kitleleri için...

Ben o yüzden, içine girdiğimiz yeni fazda hükümetin geçmiş dönemde PKK’nın bölgede uygulamaya koyduğu yasadışı faaliyetlere (haraç toplamalar, özel mahkeme kurmalar, adam kaçırmalar, tehditler, şantajlar) gösterdiği toleransı azaltacağını, daha kararlı bir tutum takınacağını tahmin ediyorum. Bu anlamda da, kamu güvenliği konusunda yeni önlemler alınmasını; örneğin molotofkokteyli atmanın cezasının ağırlaşmasını; gösterilerde maske takmanın suç sayılmasını doğru buluyorum.

Riski görelim

Ama öte yandan güvenlik kuvvetlerinin şiddet eylemlerinde güç kullanma yetkilerinin genişletilmesinin; bir başka deyişle terörle mücadelede güvenlik bürokrasisinin daha etkili ve inisiyatifli hale gelmesinin iki ucu keskin bir bıçak olduğunu da görmeliyiz.

Hükümet inisiyatif tanıdığı ve yetkilerini genişlettiği asker-polis güvenlik bürokrasisini ne ölçüde kontrol edebilir ve ne ölçüde güvenebilir? Hele hele bu güçler içinde Çözüm Süreci’ni provoke etmeye can atan unsurların bulunduğu biliniyorsa... Bekir Berat Özipek’in AjansHaber’e yaptığı açıklamada da söylediği gibi, “Güvenlik bürokrasisine, askere kapı açacak bir şiddet, en demokratik duyarlılığa sahip ülkelerde bile risk kaynağıdır. Sicili bozuk olan Türkiye’de ise çok daha büyük risk kaynağıdır.”

Çözüm karşıtlarının 8 Ekim’den bu yana koro halinde “90’lara mı dönüyoruz?” propangandasına kalkışması boşuna değil. Bu cümleyi tekrarlayıp duranların önemli kısmı bir tehlikeden ziyade umudu ifade ediyorlar.

Bugün Güneydoğu’da Çözüm Süreci’ni taşıyan ana unsur bölge halkıdır. Bölge halkının devletin değiştiğine inanması ve sorunlarının demokratik siyasetle çözülebileceğine güvenmesidir.

Ben bu kitlenin geçtiğimiz hafta ortaya çıkan tabloyu çok iyi değerlendirdiğini; yaşananları asla tasvip etmediğini ve PKK-HDP çizgisinin bölgedeki desteğinin zayıfladığını düşünüyorum.

Ama birkaç büyük provokasyon; güvenlik kuvvetlerinin aşırı ve orantısız güç kullandığı birkaç büyük olay her şeyi değiştirebilir.

Eğer bu kitle devletin değiştiğinden şüphe duymaya başlarsa; fırsat bulduğunda sap saman ayırmadan tekrar üstüne geleceğinden ürkmeye başlarsa bütün dengeler değişir. Çözüm süreci asli sahibini kaybeder.

Özetle, bıçak sırtı bir dengeden ve ülkeyi yönetenlerin bütün yönetim becerilerini ortaya koymaları gereken, hata kaldırmayan bir dönemden söz ediyoruz.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • isam14 Ekim 2014 Salı 02:25sen asla bir kürdün göz ile bakmadin

      kürdlerin altarnatifi cogaliyor kürdler turkiye mahkum deyiler kobani savasi bunun bir kaniti turk devleti kürdlere denenmiyen birsey birakmadi kürdler korkuyu yendiler bir zamanlar guney kurdistani daki partileri nasil bir arya getirdiler kobani savasi bu cikardi kürdler kurs topraklarinda guvenilir bir unsur haline geldiler turkiyenin buyumesinde kürdlere ne turkiye kürdsüz buyusun bakalin yatacak yeriniz yok bir konusunuz bile yok sıkışan sizsiniz kürdlere akil vermekten geri kalmazsiniz.

      Yanıtla (0) (0)
    • adiloş bebe14 Ekim 2014 Salı 09:40bıçak sırtı bir mesele

      merhaba gülay hanım zaman buldukça yada ilke haberde yazınız çıktıkça takip ediyorum. bu dili artık kullanmayı bir bıraksanız kürtlerin meşru temsilcilerine çamur atıp kürtlerin gözünde itibarsızlaştırma vakasını bir türlü bırakamıyorsunuz .özel bir soru size tek bir yazıdan para almasanız yazmacağınızdan eminim ama atıpta tuturamadığın o temsilciler canıyla beraber heryerde ücrete tabi olmadan mücadele ederler farkınız nedir biliyormusun sen paramiliter onlar gönüllü daha fazla uzatmıyayım bir akp ci bir cemaatçı yazıyorsun sanırım kişiliğin daha oturmamış derim başkada bişey yok arayışların bir sonucu olmalı

      Yanıtla (0) (0)
    • ahe14 Ekim 2014 Salı 09:04ummak

      sayın yazar. tarih okumamış. sadece iktidarla yatıp kalkmış. hayatı bu gün sanıyor. dün unutulmadı. aşağılanan bir toplum aşağılanmasını unutabilir mi? bu süreç biterse bir daha bıraktığın yerden başlamaz. halk iktidarla gibi görünür. ama çocuklarının öldürülmesini unutmaz.

      Yanıtla (0) (0)
    • miro14 Ekim 2014 Salı 10:38Bölgeye gittiniz mi?

      Gülay Hanım sağduyunuza inanırdık. Ancak bölgeye gitmeden insanların fikrini sormadan masa başından yazmışsınız. Yanılıyorsunuz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Cemalcan14 Ekim 2014 Salı 13:36PKK - ISID

      Gülay Hanim kürtlerin yüzyilina kosar adim kosarken biz siz hala bizi kücümseyin, önemsiz görün. PKK ile iSID i bir tutanlarin kalemsörligini yapin. Siz hala PKK yi - PYD yi mesru saymayin. Siz hala Kobane ile Urfanin , Diyarkir ile Cizre yi Afrin i kardes olmadiginin politikalarini üretin. Siz baska kardeslikler pesinde kosun. Barzani de Apo da Salih Müslim de hepimiziz...

      Yanıtla (0) (0)
    • Can Karakocan14 Ekim 2014 Salı 13:57Para,Para

      Sayin yazar;aldiginiz para ve elde ettiginiz menfaat insanlarin kanindan daha mi degerli? vicdan denen birsey var, biliyormusunuz?!

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89