YAYIN hayatına atıldığı günden beri yaptığı cesur haberciliğiyle Türk basınına nane ferahlığında soluk katan ve artık tartışmasız etkinliğe sahip Taraf Gazetesi aleyhinde acımasız bir kampanya yürütülüyor. Altan Ailesi, "PKK propagandası yapıyor" zırvalarıyla suçlanıp hedef gösteriliyor.
Taraf'ın nasıl bir gazete olduğunu iyi bilirim. Gazete ilk doğduğu 2007 Kasım'ında ben de yazarlar kadrosunda yer aldım. İki buçuk yıl boyunca büyük keyif ve gururla Taraf'ta köşe yazdım, haber yaptım. Liberallerin klasik mönüsünü oluşturan Kürtler ve Ermenilerin sorunlarına ağırlık verdim. Ama aynı zamanda "Atatürk'ü seviyorum" başlıklı köşeler yazdım. İlker Başbuğ'u övdüm. Ve gazeteyi ilk eleştirenlerin arasında yer aldım. Mesele sansür filan değildi. Çünkü bir kez dahi, tekrarlıyorum bir kez dahi yazdıklarıma dokunulmadı. Benim derdim farklıydı.
Gazetenin kıt imkânlarına rağmen büyük şevkle çalışıyorduk. Buna karşın gazete yönetiminden yeterince ne takdir ne de şefkat görüyorduk. Altan'la bir kez karşılaştım zaten. Aydın Doğan ile yaptığım röportajın ses kayıtlarını gazeteye bırakmak için gittiğimde. Benimle pek alakadar olmamıştı. Ben de bozulmuştum. "Ahmet Altan toplu mail yoluyla arada bir 'aferin' türünden bir şeyler diyerek bizlere moral verse bence süper olur" diye yazmıştım. O kadar.
Dolayısıyla Orhan Miroğlu'nun "Sansüre uğradım" diyerek Taraf'tan istifa ettiğine inanamadım. İnanamadım, çünkü Miroğlu'nun sansürlenmese dahi mutlaka yumuşatılması gereken bazı ifadeleri daha geçtiğimiz yıl Taraf'ta yer almıştı. Hedefinde 2011 seçimlerinde BDP'lilerin oluşturduğu bağımsızlar blokundan aday olan Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi vardı. Şerafettin Bey'in kanserle mücadele ettiğinin altını çizerek öyle ağır ithamlarda bulunmuştu ki, Taraf'ın yazarlar editörü Tamer Kayaş'ın bana dün ifade ettiği gibi "kalemiyle adamcağızı ölüme bir adım daha yaklaştırmıştı". (Neyse bu aralar gayet iyi.)
Oysa BDP ve Elçi'yi yerden yere vuran Miroğlu da 2007 seçimlerinde Mersin'den bağımsız aday olmuş ama seçilememişti. Ayrıca HADEP, DEHAP ve DTP'de de yöneticilik yapmıştı. Şu sıralar hararetli bir AK Parti savunucusu olan Miroğlu'nun yön değiştirme özgürlüğü elbette var. Bu onun saygınlığını zedelemez. Ancak Taraf'ta sansüre uğradığını söylemesi ve eski gazetesine yönelik "PKK'nın psikolojik harbine katkıda bulunduğu" iddiaları, ne yazık ki Diyarbakır Cezaevi'nde ağır işkenceler gören merhum Musa Anter'le birlikte neredeyse canından olacak olan Orhan Miroğlu'nun muhakeme gücünü sorgulamamıza neden olmuştur.
Çünkü varılan noktada Miroğlu'nun çıkışlarına yaslanılarak Altan Ailesi "PKK borazanları" diye hedef gösteriliyor. Bunun Türkiye'de ne gibi vahim sonuçlara yol açabileceğini en iyi kavrayanlardan birisi de Miroğlu olsa gerek.
Peki sansür iddialarını neye dayandırdı Miroğlu? En son yazısının basılmamasına. Bunu çeşitli ortamlarda uzun uzun anlatmış.
Buradaki anahtar kelime "UZUN". Haftada üç kez yazan Miroğlu'nun köşesi maşallah halıfleks gibi sayfanın neredeyse üçte birini kaplardı. Bu yüzden Tamer Bey tarafından kibarca uyarılırdı. Ama Tamer Bey'in ifade ettiğine göre Miroğlu asla taviz vermezdi. Tatsızlık çıkmasın, yazıları sığsın diye karakterler küçültülerek, kırpılmadan yayınlanırdı. Ancak yine Tamer Bey'in aktardığına göre bu kez her iki taraf geri adım atmayınca yazıyı koydurt-mayan Miroğlu olmuş.
Oysa gazetecilikle ilgisi olan herkes bilir ki, köşe yazıları en fazla 3500 vuruş uzunluğunda olur. Ben de abartınca Tamer Bey tarafından uyarılırdım. Şimdi ise Habertürk'ün yazarlar editörü Recep Coşkun aynı şekilde "Kısalt" diyor, ben de kısaltıyorum. Bunun sansürle alakası yok. Sayfa düzeniyle alakası var. Miroğlu'nun son yazısı yine 5700 vuruş uzunluğundaymış. Ve iddia edildiği gibi herhangi bir "radyoaktif madde" içermiyormuş. Tamer Bey'e göre, Miroğlu, Altan'a yönelik eleştiriler içeren yazısını gazeteye yollamamış zaten. Yani Taraftakiler o yazıyı görmemiş.
Miroğlu bunu Taraf yerine bir haber sitesine yollamış. Site ise seksi kısımları cımbızlayarak bunların Miroğlu'nun yayınlanmayan yazısına ait olduğunu iddia etmiş. Neyse, detaylarda boğulmayalım. Büyük resme bakalım. Sanırım Orhan Miroğlu, Taraf'tan ayrılmak için baha... Pardon Recep Bey! Çok uzattım. Kesiyorum!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.