• BIST 9477.14
  • Altın 3631.552
  • Dolar 37.9496
  • Euro 41.72
  • İstanbul 4 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin 6 °C

Bayram terörü

Roni Margulies

İnsan niye “terörist” olmayı seçer?

Garip bir şey, değil mi?

Köyünde güzel güzel yaşamak varken, dağa çıkıp zor koşullarda her şeyi tehlikeye atmak, ölümü göze almak çok da kolay bir seçim olmasa gerek.

Niye seçer bunu insan?

Polis Akademisi bünyesindeki Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi sayesinde artık bu sorunun cevabını biliyoruz.

Prof. Dr. Süleyman Özeren başkanlığındaki akademisyenler tarafından gerçekleştirilen çalışmada 2010-2012 yılları arasında yakalanan 2.270 örgüt üyesi üzerinde yapılan araştırmadan “çarpıcı sonuçlar” çıkmış. Terör örgütlerinde militan kimlik inşası ve eleman profili adlı araştırma, gazete haberlerine göre, “terör örgütünün cahillik ve işsizliği nasıl kullandığını”, “eleman temin etme yöntemlerini” ve “nemalandığı alanları” gözler önüne sermiş.

Boru değil, koca profesör! Ve Polis Akademisi. Ve akademisyenler. Herhalde, diye düşündüm, çok şey öğrenirim bu rapordan.

Hemen öğrenmeye başladım.

Örneğin, PKK’nin eleman kazanma yöntemleri şöyle sıralanmış:

“Gençlerin suça itilerek sabıkalı hale getirilmesi. Kaçırılma, zorlama, tehdit, kandırılma. Örgütle ilişkili yapıların kazanma sürecinde kullanılması. Örgütsel yayınların etkisi. Cezaevi ve Avrupa faaliyetleri.”

Ve tabii bu bilimsel ve akademik bir rapor olduğu için, Kürt gençlerinin dağlarda ölümü göze almasının nedenleri bilimsel ve akademik bir şekilde sunulmuş:

“Cezaevinde propaganda: yüzde 1,27, intikam duygusu: yüzde 1,69, evliliğe zorlanma: yüzde 2,54, yargılanma ve aranıyor olma: yüzde 2,97, özenti ve takdir edilme arzusu: yüzde 2,97, kardeşinin dağ kadrosunda olması: yüzde 2,97, duygusal ilişki sebebiyle: yüzde 3,39, örgütsel yayınların etkisi: yüzde 3,81, akraba etkisi: yüzde 3,81, arkadaş etkisi: yüzde 7,20, işsizlik ve ekonomik sorunlar: yüzde 10,59, kaçırılma, zorlama, tehdit: yüzde 11,02, etnik duygular: yüzde 11,86, ailevi sorunlar/aile baskısı: yüzde16,95, örgüt propagandası ve gençlik kolları faaliyetleri: yüzde 16,95.”

Demek ki, neymiş? Kürt sorununun temelinde ne varmış?

Duygusal ilişki
(“Ben bu herifi başka türlü tavlayamayacağım, iyisi mi dağa çıkayım”), ailevi sorunlar (“Üvey annem de çok oluyor artık ha, ben dağa çıkıyorum, seneye görüşürüz”), evliliğe zorlanma (“Herif çok çirkin ya, dağda ne güzel adamlar vardır, ben oraya gidiyorum”), takdir edilme arzusu (“Ulan, bi ölsem herkes beni çok takdir edecek, ondan sonra gel keyfim gel”)...

Anlaşılıyor ki, hiç kimse baskıya ve haksızlığa isyan ettiği için gerilla olmamış.

Kolay kandırılan insanlar oldukları için, hepsi akraba veya arkadaş etkisiyle veya propaganda nedeniyle ketempereye getirilmiş.

Vallahi çok memnun oldum. Kürt sorunu yokmuş demek ki. Sadece Kürtlerin biraz saf olup kolayca etki altında kalması sorunu varmış.

Bu saflık dün yine kanıtlandı.

Diyarbakır’da Valilik tarafından düzenlenen “Cumhuriyet Konseri”ne halk ilgi göstermemiş, sadece 30 kişi katılmış.

Saflık işte. Halk, akrabalarının, arkadaşlarının ve teröristlerin etkisi altında kalıp güzel bir konser izleme fırsatını kaçırmış.

Memleketin başka taraflarında ise, halk çok daha uyanık ve akıllı olduğu için, akın akın konserlere, gösterilere, Anıtkabir’e gitti.

Üstelik, tüm engellere rağmen, barikatları ve biber gazı bulutlarını yararak gitti.

Sözcü
gazetesinin manşetine göre, “29 Ekim’i kutlayanlara Atatürk’ün gözü önünde terörist gibi davrandılar”.

“Atatürk’ün gözü de mi gösteriye katılmış”, “Atatürk ölmemiş miydi” gibi sorularla vaktimi ziyan etmemenizi rica ediyorum. Atatürk’ün ölümsüz olduğunu bilmezmiş gibi konuşmayın.

Konumuz Atatürk’ün neyi görüp neyi göremediği değil zaten.

Atatürk’ün hâlâ yaşıyor olduğunu zannedenler ve hepimizin onun emrettiği şekilde yaşaması gerektiğine inananlar polis dayağı yemeli midir, yememeli midir? Konu bu.

Normal koşullarda, “iti ite kırdırmak” sözünü hatırlayıp polisi alkışlamam gerekirdi.

Çünkü Ulus Meydanı’nda dayak yiyen sahtekârlar, Kürtlerin, Ermenilerin, başörtülülerin dayak yemesi gerektiğine inanıyor, ordunun darbe yapıp hepimizi dövmesi gerektiğini düşünüyor. “Cumhuriyet” derken kastettikleri de bu zaten.

Ben ise polisin hiç kimseyi, hatta Kemalistleri bile dövmemesi gerektiğine inanıyorum.

Bu kadarcık sevinci bile çok gördüm kendime.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • emir31 Ekim 2012 Çarşamba 15:30sosyaliste bak hele

      Ben ise polisin hiç kimseyi hatta Kemalistleri bile dövmemesi gerektiğine inanıyorum.
      Bu kadarcık sevinci bile çok gördüm kendime." demiş sosyalist yazarımız. soralım o halde;
      1- AKP/Cemaat iktidarının en az o yerdiğiniz ve alay ettiğiniz kemalistler kadar zalim olabileceği/olduğunu ne zaman göreceksiniz?
      ikincisi için yerimiz yok devam edeceğim.

      Yanıtla (0) (0)
    • musaeken31 Ekim 2012 Çarşamba 14:17bravo

      valla hüzün ve neşe arasında gidip geldim okurken.ilahi roni,alem adamsın vesselam.

      Yanıtla (0) (0)
    • emir31 Ekim 2012 Çarşamba 15:32sosyaliste bak hele 2

      2- "madem polisin "kemalistlere bile" (aman tanrım yaklaşıma bak, hem de bir sosyalistten: "mağdurla alay ederek sahiplenme", süper) attığı dayağa itirazınız var, o halde aynı zorbanın Balyoz davasında attığı gaddarca dayağa neden zil takıp oynadınız?
      şu soru da bonus olsun;
      "-Bugün ikisi de iktidarın teröristi olduğuna göre- PKK ve kürt siyaseti kemalistlerden daha mı demokratik ve insan haklarına saygılı ki biri meşru diğeri gayrimeşru "terörist" o

      Yanıtla (0) (0)
    • mehmetozden31 Ekim 2012 Çarşamba 16:12mat etmişsin,aferin!..

      emir,
      insanüstü bir zekanın eseri olan sorularınla yazarı öyle fena köşeye sıkıştırmışsın ki, sanırım uzun süre kendine gelemeyecek!..peki "Kürtlerin, Ermenilerin, başörtülülerin dayak yemesi gerektiğine inanıyor, ordunun darbe yapıp hepimizi dövmesi gerektiğini düşünüyor" iddiasına ne diyorsun? ona da zekice bir karşılık verseydin keşke...
      not: ulus'taydım,taraf okuruyum. oradaki herkesin chp'li kabul edilmesi beni incitiyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • emir01 Kasım 2012 Perşembe 02:05taraf okuru

      @mehmetözden: karşımızda gaz bombası, tazyikli suyu ve copuyla yeni ve CARİ iktidar varken, tutup hem de homojen ve tek bir antidemokratik siyasal bilinçle hareket eden bir gurup varmış gibi (aha bak sen de ordaymışsın işte) herkesi "copa layık" gören bir kafa, sence saydığın "meziyetlerden" daha mı tercih edilesi? ya da hangisi daha kötü kemalistler mi, roni mi? soru bu şimdilik...

      Yanıtla (0) (0)
    • emir01 Kasım 2012 Perşembe 12:02taraf okuru 2

      bir vali demişti ya "insan hakkı, insan olana verilir diye"
      mağdurun kimliğine bakıp (üstelik onların tamamını hayali bir kötülük içinde kabul ederek) devletin sopasına layık görmeyi de sanırım kemalistler'den öğrenmiş roni ve türevleri (ve siz).
      yani roni ve sizlerin bakışı doğruysa kemalistlere de hak verebiliriz, zamanında türbanlıları, islamcıları ve kürtleri gizli ajandalarına bakıp dışlarken...
      ne farkınız kaldı şimdi kemalistlerden?

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89