Geçen hafta sonundan bu yana Türk siyaseti bir kaset skandalıyla sarsılıyor. Ana muhalefet partisi CHP'nin lideri Baykal'a ilişkin mahrem görüntüler internete düştü ve siyaset arenası çalkalanmaya başladı.
Olayın pek çok yönü var.
- Özel hayat ve mahrem alana kabul edilemez bir müdahale söz konusudur.
- Bunun belli bir amaca yönelik bir girişim, Baykal'ı tasfiye etmeye yönelik bir hamle olduğu da akla yakın bir durumdur.
- Ancak bu etik ve ahlak sakıncaları Baykal'ın bir milletvekiliyle girdiği ilişkinin siyasi skandal yönünü ortadan kaldırmaz.
İlk perde bu unsurlardan oluşuyordu.
Sonuç olarak dün Baykal istifa etti.
Ancak nasıl bir istifaydı bu? Neden istifa etti Baykal?
Etik nedenlerle mi?
"Hayır"
İstifa ederken söylediklerinde dikkat çeken üç nokta vardı Baykal'ın.
1. Görüntülerin yayınlamasını haklı olarak ahlaksızlık ve komplo olarak niteliyor, bundan dolayı kendisinin ve partisinin sorguya çekilmesine müsaade etmeyeceği söylüyordu.
2. O malum görüntüleri yalanlamıyor, bu kasetin bir montaj olduğunu söyleyemiyordu.
3. Bu görüntülerin yayınlanmasının sorumlusu olarak hükümeti ilan ediyor, meydan okuyarak faturayı hükümete çıkarıyordu.
İkinci perde de böyleydi.
Klasik bir Baykal vardı karşımızda, sorunu belli bir taktik hamle içinde tanımlayarak, üste çıkmak, faturayı en yakın muhalife kesmek ve sorunu siyasallaştırarak aşmak hedefini güdüyordu...
Türkiye Baykal ve benzerleri tarafından üretilen bu kriz politikalarına alışıktır.
Ülkede yaşanan siyasi gerginlikler de bu tür politikaların hayatiyet kazanmasına teşnedir. Nitekim Baykal'ın istifasından hemen sonra kimi gazetelerin Ankara temsilcileri Baykal'ın kaseti yalanladığını ima yoluyla, topu hükümete attığını ve kuvvetli bir şekilde tekrar geri dönebileceğini söylüyorlardı.
Bunlar içinde ciddiye alınabilecek tek varsayım var.
Baykal ve arkadaşları ya da soruşturma yürüten savcılar bu kasetin sahte ya da kurgu olduğunu ortaya koyabilirlerse, bu yönde bulgulara ulaşırlarsa, kriz yön değiştirir ve Baykal'ın partisinin başına dönmesi kesinleşir.
Gelişmelerin bu istikamette olabileceğini sanmıyoruz...
Bu kaset skandalının hükümet-muhalefet arasında başlayan bir çatışmayla, bir rejim skandalına, yani siyasi iktidarın bulaşacağı bir komplo öyküsüne dönme ihtimali yoktur...
Baykal'ın imaları ve amacı ortada...
Şunları söylüyordu dün:
"Ana muhalefet liderine yönelik bu kadar kaba kanunsuzluk, bu kadar kaba ahlaksızlık, bugünlerin ortamında iktidarın bilgisi ve onayı olmadan gerçekleştirilemez, piyasaya sürülemez. Komployu ayıplar gibi yapanlar aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir..."
Başbakan yaptığı açıklamada, bu topu hızlı biçimde savuşturdu.
Başbakan oldukça sertti:
"Ana muhalefet liderinin bugün yaptığı açıklamalar en az yaşananlar kadar düzeysiz ve çirkindir. Siyasal karalamaya dönüktür. Bütün bu yaşananların sorumluluğunu siyasi iktidara yüklemeye çalışmak ahlaksız bir iftiradır, büyük bir hezeyandır. CHP yöneticilerinin çarpıtma ve gündem değiştirme taktikleri de yaşanan olayın vahametini gölgelemeye yetmeyecektir" dedi.
Bundan sonra ne olur?
Baykal ağır yara aldı kesin...
Daha da öte: Baykal devri bizce kapanmıştır.
Ancak bu Baykal'ın siyaseti bırakacağı anlamına gelmez...
Baykal'ın etik kaygılarla siyaset sahnesinden çekilebileceğine ihtimal vermiyoruz.
Partisi parlamentoya giremediği zaman istifa etmiş, bir süre sonra talep var diye geri dönmüştü.
Baykal'ın dünkü istifası bir geri dönüş manevrası olarak tanımlanabilir.
Bu satırları yazarken son gelen haber, CHP delegelerinin Baykal'ı istifasından döndürmek için imza topladığı yönündeydi. Ayrıca parti meclisi yarın saat 16:00'da olağanüstü toplantıya çağrılıyordu.
Ancak tekrar edelim: Geri dönsün ya da dönmesin Baykal devri kapanmıştır...
Bu şekilde olması acıklıdır.
Siyasetsizliği bu tür acıklı durumlar ikame edi-yor ne yazık ki...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.