Çocukları çatır çatır sokaklarda vurdukları bir alçaklıklar döneminden geçmesek aslında eğlenceli bir ülke bile sayılabilirdik.
Düşünsenize, Cumhurbaşkanı’nın danışmanı, Başbakan’ın gazetecilik de yapan danışmanını “ihanetle” suçlayabiliyor.
İlk fırsatta başbakanın danışmanını da içeri atmaya hazırlandıkları anlaşılıyor.
Korkudan lapalaşan Doğan Medya’nın AKP’nin yandaşlığına koşarken hız rekorunu kıran yazarlarından birine, havuz medyasının yazarlarından biri “sen yandaş olamazsın ancak yalaka olursun” diye hakaret ediyor.
Bu dönüşler bile onların öfkesini yatıştırmıyor.
Bu arada “yandaşlığı” da ulaşılması zor yüce bir makam olarak görmeleri de çabası…
AKP’nin ahlakı ve değerleri nerelere indiyse, “yandaşlık” o ahlaka göre epey yukarlarda kalmış.
Bu “ahval ve şerait içinde” başbakanımız da “gazeteciliğin ne olduğunu” anlatıyor.
Gazeteciliğin ve gazetecilerin en fazla baskı altında kaldığı, hapislere doldurulduğu, işsiz bırakıldığı dönemin başbakanından “gazetecilik” dersleri…
Konuşmasını okudum.
Profesör bu adam.
Bu adamcağızın hayatında doğru dürüst bildiği hiç mi bir şey yok diye düşünmedim değil.
“Dış politkada uzmanım” dedi, “ben bu işin kitabını yazmışım” dedi, Türkiye Cumhuriyeti demirden bir cenderenin içine hapsedildi, çepeçevre düşmanlarla kuşatıldı.
İçine sokulduğu iğneli fıçıda her kımıldadığında kanlar içinde kalıyor ülke.
“Ortadoğu’da yaprak kımıldasa bizden sorulur” dedi, Suriye’de adım atamıyor.
“Fırat’ın batısı bizim kırmızı çizgimiz” dedi, PKK 20 bin kişilik bir orduyla sadece Rojava’nın değil bütün Suriye’nin IŞİD karşısındaki en ciddi ve güvenilir gücü oldu.
Hem Amerika hem Rusya ile ittifak kurdu.
Fırat’ı geçti, Cerablus’a operasyona hazırlanıyor.
Dış politikayı çökerten başbakanımızın gazetecilik konusunda söyledikleri ise bir âlem.
"Gazeteciliğin halkın haber alma özgürlüğü dışında belli vesayet odaklarının gündemini ülkeye dayatmak olmadığını da herkesin bilmesi gerekir. Özgürlüklerin kötüye kullanılması ve özellikle terörün ve terör örgütlerinin propagandasını yapma saiki ile hareket etmenin gazetecilik kapsamına girmeyeceğinin altını çizmek isterim.”
Gazetecilik, “vesayet odaklarının gündemini ülkeye dayatmak” değilmiş.
Birincisi, kim o “vesayet odakları”?
“Vesayet odağı” olacak kadar büyük olan o gücün adı ne?
İkincisi, “haber alma özgürlüğü” ile “vesayet odaklarının gündemini dayatmak” arasındaki fark ne?
O farkın ne olduğunu sen nereden biliyorsun?
O “farkı” sen mi belirleyeceksin?
O farkı başbakan belirleyecekse “basın özgürlüğü” olabilir mi?
Güneydoğu’nun sokaklarında yakın mesafeden kafasından vurduğunuz 12 insanı kimin, niye yakın mesafeden vurduğunu sormak “haber alma özgürlüğü” mü yoksa “vesayet odaklarının gündemini” dayatmak mı?
Eğer haber alma özgürlüğü ise başbakan olarak neden o 12 kişinin hesabını sen sormuyorsun?
Neden halka bu cinayetlerin hesabını vermiyorsun?
Yoksa senin adamlarının yargısız infazla sokaklarda vurdukları insanları haber yapmayı mı “vesayet odaklarının” gündemi olarak görüyorsun?
Bunlar daha ilk cümlede karşımıza gelen saçmalıklar.
Gelelim ikinci cümleye.
O korkunç ve bildik cümle karşımızda gene:
“Özgürlüklerin kötüye kullanılması…”
Özgürlük, o özgürlüğü nasıl kullanacağına insanların karar verme hakkıdır.
Özgürlüklerin “iyi” ya da “kötü” kullanıldığına başbakan karar vermeye başladığında zaten özgürlük kalmamış demektir.
Sen hangi yetkiyle, hangi hakla “özgürlüklerin nasıl kullanıldığını” değerlendirebileceğini düşünüyorsun?
Bu senin yetkin mi, hakkın mı, görevin mi?
Senin görevin sokaklarda insanların kafalarından vurulmalarına engel olmak, vurulanların hesabını sormak, vuranları yargının önüne getirmek.
Sen görevini yapmayınca, sana görevini hatırlatanlar, cinayetleri duyuranlar “özgürlükleri kötüye kullananlar” mı oluyor?
Senin gizli kalmasını istediğin cinayetleri haberleştirdikleri için mi gencecik Kürt gazetecilerini polis tomalarına yumruklaya yumruklaya dolduruyorsunuz?
Başbakan, “özellikle terörün ve terör örgütlerinin propagandasını yapma saiki ile hareket etmenin gazetecilik kapsamına girmeyeceğinin altını çizmek isterim” de diyor.
Şu “terör örgütü” dediğin, 7 Haziran’da paçanız tutuşana kadar aynı masaya oturup görüştüğünüz örgüt mü?
“İktidar istediği zaman görüşebilir ama gazeteciler iktidar istemediğinde o örgütle ilgili haber yapamaz” görüşü, hangi özgürlük anlayışına uyuyor?
Özgürlüğü bir tarif edebilir misin lütfen, eğer becerebilirsen…
“Terör örgütü propagandası saiki ile hareket etmek” ne demek?
Sen gazetecilerin hangi “saikle” hareket ettiğini nasıl saptıyorsun?
Gazetecilerin niyetlerini ölçen bir cihazın mı var?
Gazetecilerin saiklerinin ne olduğuna başbakan karar verecekse, özgürlük mümkün olabilir mi sence?
Konuşmanda herhangi bir mantıki tutarlılık olması gibi bir derdin var mı yoksa aklına geleni söylüyor musun?
Bu saçma sapan lafları hangi “saikle” söylüyorsun?
Biz de senin “saiklerini” belirleme hakkına sahip miyiz?
Hitler rejimi kurma saiki ile böyle konuştuğunu söyleyebilir miyiz yoksa “özgür” Türkiye’de “saikleri” belirleme özgürlüğü sadece başbakana mı ait?
Sokaklarda vurulan beş aylık bebekleri, yakın mesafeden kafasından vurulan insanları, kurşuna dizilen üç Kürt kadınını, mahallelerin tanklarla yıkılmasını haber yapmak “terör örgütü propagandasına” mı giriyor?
Terör örgütü propagandası yapmadan oralardan haber yapabilmek için mutlaka polis tomalarının içinde mi gezmek gerekiyor o bölgeleri?
Başbakanın daha iki cümlesine baktığımızda bile yazı bitiyor.
"İfade etmek isterim ki, basın ve ifade özgürlüğü benim için vazgeçilmezdir” de demiş başbakan.
Bir de şakacı…
Hırsızlık yapanın kolunu kopartacağını da söylemişti.
Bence başbakan “özgürlük” gibi “gazetecilik” gibi bilmediği kavramlar hakkında konuşmaktan vazgeçsin de bize bildiklerini söylesin…
O 12 insanı kim kafasından vurdu başbakan bey?
“Saiki” falan boşver de onu söyle…
Söyleyebiliyorsan… (P24)
- BIST 9379.83
- Altın 3707.979
- Dolar 37.8409
- Euro 41.3004
- İstanbul 14 °C
- Diyarbakır 19 °C
- Ankara 14 °C
- İzmir 16 °C
- Berlin 11 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
Başbakan ve gazetecilik

Ahmet Altan- / Yazar
- Yorumlar 1
- Facebook Yorumları
- Agiri Lee11 Ocak 2016 13:14
buyuksun usta cesur mert dogru,garibin mazlumun sessiz cogunlugun sesisin,hakki adaleti yazan ellerinden saygiyla operim.
Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
- Böyle olmaz05 Eylül 2016 Pazartesi 01:22
- Tiyatro28 Ağustos 2016 Pazar 23:15
- Yüz yıllık gün21 Ağustos 2016 Pazar 22:58
- Ne oluyor?14 Ağustos 2016 Pazar 22:56
- Canavarlar bahçesi ve Taraf07 Ağustos 2016 Pazar 21:37
- Bir hikâye kalır01 Ağustos 2016 Pazartesi 00:28
- Goril ve Robespierre20 Temmuz 2016 Çarşamba 02:10
- “FETÖ'cü denilip geçilecek bir iş değil bu"18 Temmuz 2016 Pazartesi 07:10
- Enverleşmek12 Temmuz 2016 Salı 22:57
- Montezuma11 Temmuz 2016 Pazartesi 01:07
- Le Tour…05 Temmuz 2016 Salı 18:11
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.