• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

Başbakan bekleniyor…

Ali Bayramoğlu

Yangın olaylar itibariyle yavaş yavaş sönümleniyor.

Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan vekili Bülent Arınç 'devlet şiddeti'yle ilgili özür dileyen, 'iktidar üslubu'yla ilgili öz eleştiri yapmaya açık olduklarını ima eden çıkışlar yaptılar. Gezi parkıyla ilgili olarak bu işin başından beri takipçisi olan sivil örgütlerle görüşeceklerini ve birlikte gözden geçirmeye açık olduklarını vurguladılar. Olayların merkezinde yer alan BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder'le görüştüler.

Alevin bir ölçüde dinmesinde bunlar etkili olduysa, ki sanırız ve umarız öyledir, 'yapılması gereken'in ne olduğu da ortadadır.

Ancak siyasi iktidarın çıkaracağı ders, sadece bu olaylarla sınırlı kalmamalı, 'siyaset ve hükümet tarzı ve dili'yle ilgili olarak da bir sonuca dönüşebilmelidir.

Nitekim tersi hal, yani umursamazlık, meydan okuma, 'yaptık daha yaparız, yüzde 50'yi zor tutuyoruz' tavrı, bu olayların neden patladığını ve neden azdığını gösterir.

Teslim etmek gerekir ki, kimi toplumsal ve siyasal gruplar olayların dinmesiyle ilgili olarak son derece duyarlı ve sorumlu davranıyorlar. Taksim'in simgelerinden biri haline gelen Sırrı Sürreya Önder'in, 'demokratik süreçlerin süratle devreye girdiği halktaki bu oluşan farkındalığın devlet ve hükümet nezdinde de oluşulmaya başlandığını gördüm' açıklamaları, Çarşı Grubunun, BDP'nin tutumu, olayların kontrol altına alınması açısından hayati ve önemlidir.

Ancak yanıltıcı olmasın, ama esas yine başka yerdedir…

Şimdi soru şudur:

Başbakan, Gül ve Arınç'ın girişimlerini sahiplenecek ve bu farkındalık halini sürdürecek midir yoksa sık yaptığı gibi bunlara katılmadığı söyleyerek, olayların dinmeye başlamasını yanlış yorumlayarak yola bildiği gibi mi devam edecektir?

İkinci ihtimal Türkiye'ye kısa vadede, orta vadede de sadece sorun ve sıkıntı getirir.

Gezi olaylarının kendisinin ötesinde bir siyasi ve toplumsal anlam taşıdığını başbakanın görmesi gerekiyor.

Yaşanan olayların 'ataerkil siyaset tarzı'na ilişkin büyük krizi ve itiraz selini tetiklediğini farketmesi, daha önemlisi, demokratikleşen ülkede, demokratik hassasiyetleri artan toplumda Gezi olaylarının ortaya koyduğu yeni bir 'fay kırığı'nın oluştuğunu icap ediyor.

Türkiye'nin bundan böyle bu fay kırığı hattı üzerinde 'sen isteyemezsin ben takdir ederim, oy aldım, her karar ve doğrunun kaynağı budur' tarzı ataerkil siyaset mekanizmasıyla yönetilmesi kolay olmayacaktır.

Bu tarz ayrıca kimlik hassasiyetleri üzerine oturan yerleşik, bildik ülke sosyolojinin içine de çomak sokmaya başlamıştır. Ataerkil siyasetin Dersim'de ve Erzincan'da Alevileri, İstanbul'da demokrat kesimleri, kentlileri sokağa döken, laik-dindar ayrımını yeniden tahrik eden bir yol açtığının siyasi iktidar, ancak özellikle başbakan tarafından farkedilmesi gerekir.

Başbakan ve çevresinin yine görmesi gerekir ki, Gezi olayları eski sosyolojik dokuya yeni bir unsur eklemiştir. Yeni bir sosyolojik tablo, genç, örgütsüz, kentli, çevre duyarlılığı son derece yüksek, yaşam alanına hakim olmak isteyen bir dalgayı, bir tür yeni bir muhalefet türünü, bir tür yeni bir toplumsal hareketi içermektedir. Çandar'ın isabetle 'alışıldık cinsten değil. Bir hayli bireyci. Kayıtsız. Umursamaz. Kentli ve seküler yeni kuşakların tüm özelliklerini yansıtıyor. Barışçıl, ve tüm bireyciliği içinde dayanışmacı…' tarif ettiği bu yapının ataerkil siyaset tarzıyla barışık olması mümkün değildir.

Şöyle söylemekte de fayda var:

Başka başbakan olmak üzere siyasi iktidar, İslami kesimler, muhafazakar çevreler, basını ve türlü aktörleriyle 'komplo senaryoları'nın dışına çıkabilmeli, kendilerinin dışındaki toplumsal sahayı, 'toplumsal' olanı görebilmelidirler. Farklı toplumsal hassasiyetlere değebilmelidirler. Kendilerine reva görülen 'İslami hareket bir dış oyun, bir İran etkisi, bir komplodur' tarzı 'toplumsal tasavvur eksikliği'yle malul tuzaklara düşmemelidirler.

Hep söylüyoruz ciddiye almak ve dikkat kesilmek gerekir: Ulusalcılar elbet sahadadır, sızma çabasındadır, mahalle aralarında ayaklanma ruh hali içindedir, onunla mücadele edilecektir, ancak unutmamak gerekir ki, en önemli mücadele demokratik dile dönüş üzerinden olur.

Türkiye sadece siyasi değil, toplumsal değişim de yaşıyor…

Evet, başbakan bekleniyor…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89