'Mesud Barzani, Türk Özel Harp Dairesi'nden emir alıyor.'
İçeriği kadar kendisi de 'özel harp' tekniklerini andıran bu iddianın sahibi PYD'nin lideri Salih Müslim.
Böylesi bir spekülasyonun, herhangi bir Kürt lider için ne kadar hakaretamiz olduğunu anlamak için BDP'lilerin, Öcalan'ın MİT ajanı olduğu iddialarına verdikleri tepkiye bakmak kâfi. Ne var ki Ahmet Türk'ün deyimiyle Barzani'nin KDP'sinin 'kardeş partisi' olan BDP'den yine 'kardeş oluşum'un lideri Müslim'in bu absürt iddiasına dair tek kelime işitilmemişti...
Hikâyeyi biraz başa saralım:
Müslim, geçtiğimiz Ağustos ayında, Suriye'deki diğer Kürt oluşumlarının liderleriyle Erbil'in yolunu tutmuştu. Barzani'nin öncülüğünde Suriye'deki 20'ye yakın Kürt partisi ve örgütü 'Yüksek Kürt Konseyi' ismiyle, tek çatı altında toplandı. Kürtlerin, Suriye'de siyasî birlik içerisinde, çoğulcu ve demokratik yöntemlerle hareket ederek karar alacağında uzlaşıldı. Ancak bu gidişat uzun sürmedi.
PYD, kendisi dışında hiçbir silahlı Kürt gücünün varlığına müsaade etmedi. Şimdilerde 'Rojava'ya sırtını dönmekle itham edilen Barzani, silahlı peşmergelerini gönderdi, PYD kabul etmedi. İnsanî yardımda bulundu, göz ardı edildi. Fakat ilginçtir, içlerinde PYD baskısının da olduğu muhtelif sebeplerle Suriye Kürdistanı'ndan kaçan nerdeyse tüm Kürtler, Barzani'ye ve Irak Kürdistanı'na sığındı. Lâkin Barzani ile Müslim arasındaki gerginlik kademeli olarak artmaya devam etti.
Müslim liderliğindeki PYD, uzunca bir süre Baas rejimi yerine Türkiye'yi 'bir numaralı düşman' belledi ve tabanına belletti. Türkiye ile El Kaide arasında mütemadiyen bağ kurmaya çalıştı. Türkiye'yle arasını bozmayan Barzani yönetimine yüklendi. 'Barzani Türkiye ile ilişkileri geliştirerek Suriye Kürtlerini baskı altına alıyor ve onları zayıflatmaya çalışıyor' iddiasını ilk bu senenin Şubat ayında dile getirdi. Ardından basın yoluyla Barzani'den özür diledi.
Geçtiğimiz yaz aylarında da El Kaide'yle bağlantılı grupların Kürtler üzerinde terör estirdiği iddiaları ortaya atıldı. Böyle bir iletişim çağında hiçbir görsel kanıtın ortaya çıkmaması ve çıkanların da ya Esed'in Banyas Katliamı ya da İran'da iki eşcinselin yakılması görüntüleri olması dezenformasyon şüphesi doğurdu.
Barzani, PYD tarafından suçlama tonu artan ifadelere muhatap oldu. Bunun üzerine, Kürt Ulusal Kongresi Hazırlık Komitesi'nden iddiaların araştırılması için Suriye'ye heyet gönderilmesini istedi. 'İddialar doğrulanırsa seferber olmaya hazırız' mesajı verdi ancak rapora göre iddia edildiği üzere bir katliam değil, Suriye'de olağan hale gelmiş çatışmalar sonucu hayatını kaybedenler vardı.
Bu süreçte Müslim, birkaç kez Türkiye'ye geldi ve devlet yetkilileriyle görüştü. Öyle bir aşamaya gelinmişti ki, 1990'larda Barzani'nin KDP'si ve Talabani'nin YNK'sının Ankara'da ofis açması gibi PYD'nin de Ankara'da ofis açacağı bile konuşulur olmuştu. Derken Müslim, Eylül ayında Stockholm'deki bir Kürt etkinliğinde Başbakan Erdoğan'ı şu sözlerle hedef aldı:
'Bir yandan bizimle görüşmeler yapacaksın öte yandan da kendi köpeklerini, çakallarını ve tilkilerini üzerimize salacaksın. Kendine gel! Biz kendi savunmamızı özgür irademizle, halkımızla yapacağız ve zafere ulaşacağız.'
Bu sözleri ister Türkiye'yle yakınlaşmasının karşılığında 'ödetilen bedel', ister Müslim'in siyaset sahnesindeki acemiliği olarak görün, netice aynıydı: Şimdiye kadar ağzından Esed hakkında hiçbir öfkeli ifade çıkmayan Müslim, Türkiye'yle köprüleri yakmaya ahdetmişti.
Kronoloji üzerinden devam edelim:
Irak Devlet Başkanı Maliki, 1 Kasım'da Beyaz Saray'da Obama'yla görüştü. Bununla eş zamanlı olarak hem Irak Kürdistanı'yla hem de Türkiye ile ilişkilerde yumuşama sinyalleri verilmeye başlamıştı.
Ayrıca haftasonu Diyarbekir, barış iklimine bürünürken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin dışişleri sorumlusu Brüksel'deki NATO toplantısındaydı.
Barzani'nin Türkiye'ye geleceği iddiasının atıldığı 10 Kasım günü, Müslim, Suriye Kürt Meclisi'ni ilan etti. Ertesi gün ise, Geçici Kürt Yönetimi'ni ilan etti.
Gelinen noktada Suriye'deki diğer Kürt örgütlerinin hepsi Suriye Ulusal Kürt Konseyi adı altında net biçimde Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nda yer alırken, PYD ısrarla rejimle temasını sürdürüyor. Hatta Cemil Bayık'ın 'Suriye'de Kürt hareketi yalnızca Kürtlerin değil, Suriye rejimininin, ABD'nin ve Rusya'nın da güvenliğini sağlayacaktır' sözleri de bunu doğruluyor.
Barzani, dünkü Diyarbekir ziyaretinde PYD'ye çok açık bir mesaj verdi: 'Rejime bağlı kalacağını bildirenlere düşmanlık yapmayız ama destek de vermeyiz.'
PYD, bir yol ayrımında ve bunu ne başkalarına saldırarak ne de hakaret ederek örtebilecek durumda. Dileriz geçmişteki sancılı dönemlerde olduğu gibi, Kürtler yine bölük pörçük bir tablo arz etmezler.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.