• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 11 °C
  • Berlin 9 °C

Balyoz ve Kemalist devlet

Roni Margulies

Balyoz mahkûmlarına ağıt yakanlarla, “en parlak subaylarımızın” ardından âh çekenlerle, darbeci yakınlarıyla beraber sıcak gözyaşı dökenlerle dalga geçtiğim bir yazım üzerine şöyle bir mail aldım:

“Bu eğlenceli üslup eminim bazılarını çok sinir ediyordur, bu grupta olmadığım için şanslıyım sanırım :)

Naçizane bir de şunu sormak isterim: Davada hukukî sürecin işleyişine getirilen eleştirilere de değinmiş olsanız daha iyi mi olurdu?”

Doğru, iyi olurdu. Değineyim.

Alper Görmüş, Balyoz kararı karşısındaki iki tavrı şöyle özetledi:

“Balyoz davası kararlarının büyük tarihsel önemini ve çok katmanlı sembolizmini öne çıkaranlar... Bu tavrın doğal sonucu, davada öne sürülen kimi itirazların ‘büyük resme bakmak’ gerekçesiyle görmezden gelinmesiydi..

Davanın zaaflı gibi görünen yanlarını öne çıkaranlar... Bu tavrın doğal sonucu, zaaflardan oluşan ‘küçük resme’ bakmak ve ‘her şey yalan’a demirlemekti..”

Ben birinci gruba dâhilim.

Davayı önemsizleştirecek, kuşkulu hâle getirecek, değersizleştirecek tek bir kelime yazmamaya özen gösterdim.

“Büyük resmin” (yani darbe planlamakla suçlanan insanların yargılanıyor olduğu gerçeğinin) karartılmaması, gölgelenmemesi için elimden geleni yaptım.

Dahası, bu davanın daha da büyük bir resmin bir parçası olduğunu vurgulamaya çalıştım.

Daha da büyük resim şu: Erbakan döneminde başlayıp Erdoğan döneminde devam eden darbe plan ve girişimleri; halkın demokratik tercihlerini yok sayan ve seçilmiş hükümetleri Atatürkçü Düşünce Derneği gibi yasal ve Ergenekon gibi yasadışı örgütlenmeler eliyle ve silah zoruyla devirme çabaları; ve bütün bunların Kemalist orta sınıfların en doğal hakkı olduğu inancı. Kemalist devletin ve o devleti yönetenlerin halk karşısında öncelikli, ayrıcalıklı ve sorgulanamaz olduğu; bu yöneticilerin her şeyi en iyi bildiği ve halkı koyun sürüsü gibi güttüğü bir düzen.

Balyoz davası ve diğerleri bu düzeni sorgulama sürecinin birer parçası.

Bu sürecin olağanüstü ölçüde önemli ve değerli olduğuna inanıyorum.

Hiçbir yere varmasa da, bütün davalar düşse ve herkes beraat etse de, bizzat sorgulama sürecinin önemli ve değerli olduğuna inanıyorum.

Bu süreci beğenmediğim bir partinin yürütüyor olması umurumda değil.

Bu süreç beğenmediğim bir partinin güçlenmesine yol açıyorsa, umurumda değil.

Değil, çünkü sürecin kendisi ve toplumsal etkileri herhangi bir partiden çok daha önemli ve kalıcı.

Gelelim hukukî sürecin işleyişine getirilen eleştirilere.

Hukukî sürecin sorunlu olduğundan hiç kuşkum yok.

Türkiye hukukuna göre, Türkiye mahkemelerinde, Türk savcı ve yargıçları tarafından görülen tüm davaların sorunlu olduğuna; hukukun, mahkemelerin, savcı ve yargıçların köklü bir reforma tabi tutulması gerektiğine inanıyorum.

Hâl böyleyken, Balyozcuların darbeci olduğu doğrultusundaki kişisel inancım nedeniyle davadaki teknik sorunları görmezden mi geliyorum? Bunlar zaten darbeci, bunlar için hukukun doğru işlemesi gerekmez diye mi düşünüyorum?

Hayır. Darbe sanıklarının da herkes gibi hukukî hakları olduğuna inanıyorum.

Bu hakların hiç kimsenin elinden, hatta darbecilerin bile elinden alınamayacağına inanıyorum.

“Ama” diye devam etmeyeceğim, ama’sı yok.

Çetin Doğan’ın kızı ve zavallı damadı, mahkeme kapısında Onuncu Yıl Marşı’nı söyleyen darbeci aileleri, Ezgi Başaran gibi cazgır ve tuhaf gazeteciler eğer Balyoz davasına hukukî itirazlar öne sürselerdi, beni yanlarında bulurlardı.

İtirazları hukukî değil ki!

Şunlar hukukî itirazlar mıdır:

Çetin Doğan ve silah arkadaşlarından ‘İrtica geliyor’ diye ileri geri konuşmanın, 28 Şubat dönemindeki girişimlerinin, görüş ve düşüncelerinin rövanşı alınacaktı.”

“Tutuklanmamayı başaran ordunun geri kalan muvazzaflarına ibret olsun diye.”

“Subaylar, türlü mercilerdeki güçlerin zihniyetine göre makbul bulunmadığı için tasfiye edilecekti.”

Bunların hiçbir hukukî yanı yok. Tümüyle siyasî.

Aslında dedikleri şu: “Kahraman ordumuzun müdahale hakkı vardır. Bu hak ellerinden alınamaz, üstelik İslamcı bir hükümet tarafından hiç alınamaz. Her şey bir AKP komplosudur. Yaşa, var ol Harbiye.”

Davaya itiraz edenler hukuk düzeninin toptan düzeltilmesi için mücadele etmek isterse, buyursunlar, edelim.

Öyle bir dertleri yok ama. Tek dertleri Kemalist devleti savunmak.

Anca giderler.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89