• BIST 9357.76
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 11 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 3 °C

Azalan fırsatlar...

Ali Bayramoğlu

Pazar günü siyasi olarak önemli bir eşik geçildi. AK Parti Serpil Çevikcan'ın deyişiyle ilk başkanlık kongresini gerçekleştirdi.

“Ben sindiremedim, biliyorum siz de sindirmediniz” diyen, ancak asli gücün Erdoğan olduğunu, memnuniyetsizliklerin bu güç karşısında anlam taşımadığını teslim eden, bunu kendi ayrılışını “birlik, bütünlük” ifadeleriyle tanımlayarak örnekleyen Davutoğlu'nun veda konuşmasının satır araları da elbette önemliydi.

Ancak belirleyici olan “güç” ve “gelecek”...

Nitekim ilk “başkanlık kongresi”, muhtemel bir başkanlık sistemine dair ipuçları taşıyordu.

En azından bu kongrede, başkanı veya başkan adayını seçen ve seçecek güçlü bir siyasi parti modeli değil, doğal bir başkanın yoğuracağı ve yön vereceği bir siyasi parti yapısı, AK Parti örneğinde, kesinleşti. Bu durum, şüphe yok ki, AK Parti'nin anayasal, yasal düzeydeki arayışının esaslarını tarif etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi, “kurum yerine şahıs ve lider” esaslı, “talep yerine arz ve takdir ağırlıklı” bir yönetim tarzına işaret eden bu esasların ilk mayalanma yeri olmuştur.

Bu, “güçlü lider-tabi parti” modeli, Pazar günü AK Parti'nin yeni genel başkanı Binali Yıldırım ve divan başkanı Bekir Bozdağ tarafından bir kez daha, ancak bu kez son derece açık ve rahat olarak dile getirilmiştir. Bozdağ'ın, 'AK Parti, Tayyip'in partisidir' kurumsal olarak var oldukça da Tayyip'in partisi olmaya devam edecektir” sözleri bu açıdan son derece kuvvetli bir tariftir.

Yeni bir anayasa hazırlanmasına kadar geçecek “siyasi içtihat dönemi” de, muhtemelen aynı esaslara tabi olacaktır.

Siyasi dengelerin müsaade etmesi halinde, başkanlık sisteminin başlangıç tarihi en erken 2019 gibi görünmektedir.

Partili başkanlık ihtimali ise parlamenter düzene göre tanzim edilmiş, icra dışında yetkileri olan, ancak bu yetkilerinden dolayı sorumluluk taşımayan bir cumhurbaşkanına, yasal açıdan fiilen sorumsuz yönetici statüsü kazandıracaktır. Ayrıca “devlet Başkanı-fiili parti başkanı” özdeşliği, “siyasi parti-devlet” ilişkileri açısından tartışmalı durumlar üretecektir.

Bunlar kongreden süzülenler...

Belli bir istikamet çiziyorlar. Bu istikamet, sadece AK Parti için değil, Türkiye için de kritik bir eşik oluşturuyor.

Bu istikameti, muhalefet eleştiri ötesinde, yergi ve dışlamaya karşılıyor.

Ne var ki, yergi ve dışlama gidişi durdurmaz.

Türkiye uzun bir süre sonra, ilk kez temel direkleri yıkılmış eski rejimin yerine, yeni rejimi ve kurumlarını tesis etme noktasına gelmiştir.

Soru bunun içinde “olup olmama”, bunu “uzlaşmayla yapıp yapmama” sorusudur.

İtiraz, direnç, küfür siyaset değildir.

Nitekim bildik çok kişi ve aktör için sövgü, kendisine övgü dışında bir işlev ve bir anlam taşımamaktadır.

Muhalif çevrelerin yapması gereken, bu istikameti yönlendirmek, şekillendirmek olmalıdır. Örneğin “dengeli bir başkanlık modeli mi yeğlenmelidir yoksa partili cumhurbaşkanlığı önerisi mi” sorusu şu an ve gelecek için hayati bir sorudur. “Anayasa açısından ara yamalar mı yoksa sil baştan mı” sorusu da öyle...

İktidar çevreleri de farklı kesimleri bu istikamet tartışmasına katma, meşruiyet çıtasını yükseltme ve makulü yakalama yollarını zorlamalı ve bulmaya çalışmalıdır. Bu noktadan Erdoğan'ın eriştiği bu konumdan sonra, elde ettiği bu başarıdan itibaren, böyle bir hamlenin zamanıdır. Bu tür bir hamle hem iktidar sahiplerinin Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişi üzerinden yaşadığı güvensizlikleri ve endişeleri tedavi edebilir, hem onlara iki farklı kültürel dünya arasında köprü kurma imkanı verebilir.

Türkiye tüm aktörleriyle yeni anayasa tartışmalarına, fayda, korku, endişe üzerinden değil, ilkeleri ve uzlaşma ihtiyacını göz önüne alarak katılmanın yollarını zorlamalıdır.

Bu, Türkiye'nin barışı ve demokrasisi için git gide azalan fırsatlardan birisi olabilir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89