Çok inandığım bir ölçü vardır, bir iktidar partisi kendi yaptıklarına “Atatürk’ten destek” aramaya başladı mı ben onun “gidici” olduğunu anlarım.
Yetmiş küsur yıl önce hayattan ayrılmış birinin davranışlarından bugüne siyasi örnek çıkartmaya çalışmak çok ciddi bir çaresizlik ve tıkanmışlık işaretidir çünkü.
O siyasi partinin ileriye gidemediğini, yaratıcılığını kaybettiğini gösterir. Şimdi “sıraya” AKP giriyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarına göre “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün protokolde Diyanet İşleri Başkanı’na verdiği” yeri şimdi AKP verecekmiş.
Diyanet İşleri Başkanı’nı protokolde beşinci sıraya yerleştireceklermiş. Geri geri gidişin tipik işaretleri vardır bizim siyasette, birincisi Atatürk ismine yaslanmaktır, ikincisi “sembolleri” somut olaylardan daha fazla önemsemek ve halkı bu “sembollerle” kandırmaya çalışmaktır.
Operaya mescit, Çamlıca’ya cami, Diyanet İşleri Başkanı’na protokolde ön sırada yer ayırmak, toplumun çözümünü beklediği sorunlarla da, toplumun gerçek talepleriyle de ilgisi olmayan “semboller”.
Sembollere sığınıyorlar çünkü Türkiye’nin sorunlarını çözebilmek için ellerinde temel bir yol haritası ve güvenilir ilkeler yok.
İktidara ilk geldiklerinde Avrupa Birliği’nin yol haritasını kullanarak hızla ilerliyorlardı, “bizim artık bu haritaya ihtiyacımız yok” dedikleri anda da yollarını kaybettiler.
Avrupa, Türkiye’yi kurtaracak bir ilkeyi benimsemişti: “Özgürlükleri herkes için eşit olarak genişletmek.”
Yüzlerce yıldan beri özgürlüklerden yoksun olarak yaşamış bir toplumda oluşan yaraları sağaltacak ilaç buydu. Bu yolda yürüdüğü sürece AKP içerden de dışardan da alkış aldı. Bir iktidar için en sağlam temeli oluşturan “halk ve aydın” birliği AKP’yi destekleyip alkışladı, AKP yolundan vazgeçince Türkiye’de de dünyada da dürüst aydınlar AKP’yi desteklemekten vazgeçti.
Bir toplumun “vicdanı” olan “demokrat aydınlardan” kopup, Uludere gibi, şike yasası gibi, TOKİ felaketi gibi, Kürt milletvekillerini hapiste tutup yedi genci öldürenleri serbest bırakmak gibi vicdanın kabul edemeyeceği işler yapmaya başlayınca, toplumun kanamaya başlayan vicdanına “sembollerle” pansuman yapma dönemine girdik. Halkı aptal yerine koymaktır bu.
“Beyaz adamın yamyamları incik boncukla kandırmaya” çalışması gibi insafsız bir kurnazlıktır ama uzun vadede asla sonuç vermez, halk neyin ne olduğunu görür.
Kürt sorununu, Alevi sorununu, Kıbrıs sorununu çözmeden, bu sorunlar karşısında Kemalist anlayışın baskıcı yöntemine dönmek, Kemalizmin bütün baskı unsurlarını kullanıp “modernlik” yerine “Türk Sünnilik” için bastırmak, insanları “tektipleştirmeye” uğraşmak, ülkeyi olgun bir nar gibi her yanından çatlatır.
Sünniler için operaya mescit isteyip, Alevilerin “cemevi” taleplerini Diyanet fetvalarıyla reddettin mi, adaletten kopar gidersin. Kürtlerin “anadilde” eğitim taleplerini reddedeceksin... Alevilerin cemevi taleplerini reddeceksin... Milyonlarca insanı “dışlayacaksın” ve elde kalan “Türk Sünnileri” de Çamlıca’ya cami, Diyanet Başkanı’na protokolde beşinci sıra “boncuklarıyla” yanında tutacaksın. Bu politikaya da Atatürk’ten payanda yapacaksın. Atatürk’ün Diyanet politikası “dindar” bir politika mıydı, Atatürk sıkı bir Sünni Müslüman olduğu için mi Diyanet’i öne çıkardı, AKP yöneticileri bu soruların cevaplarını bilmiyor mu?
Atatürk, dini devletin kontrolüne almak için oluşturmuştu politikasını, “tekkelerle zaviyeler” bunun için kapatıldı, “tevhid-i tedrisat kanunu” bunun için çıkarıldı. Başörtülü kadınların “devlet” içinde kendilerine bir yer bulmalarını gerçekten istiyorsan nasıl Atatürk’ün “din politikasını” izleyebilirsin? Atatürk’ün “din politikasını” değil “tekçi” anlayışını benimsemeye çalışıyor AKP, “tek ırk, tek din, tek mezhep.”
“Modernliğin” yerine “Türk Sünniliği” koyan bir Kemalizmle karşı karşıyayız bugün. Kemalizm sorunları yok farzetti, onları çözmek değil “görünmez” kılmak istedi, silahı ve baskıyı kullandı, AKP de aynı yöntemi mi uygulayacak? Galiba bunu uygulamak istiyor. Bu politika, çatışma getirir. Yetmiş milyonluk bir toplumu “tekçi” bir anlayışın içine ite ite sıkıştırmaya kalktın mı toplumu patlatırsın.
AKP, “Türk Sünnilerle” orduyu birarada kullanarak Kemalist bir anlayışı Sünnilik üzerinden yeniden kurma hayalinin peşinde. Ortadoğu’da “Osmanlı İmparatorluğu” hayali çok kanlı sonuçlar yarattı dışarda, insanlarımızı kaybedip bir de aşağılandık, “Türk ve Sünni Kemalizm” hayali de içeride kötü sonuçlar yaratır. Herkesin hayatı allak bullak olur. Bu toplumun bunu benimsemeyeceğini, bu fazlasıyla kurnaz oyunu Türk Sünnilerin de “iki mescit, bir cami” karşılığında kabul etmeyeceğini görürüz.
Bu ülkede “incik boncukla” kandırılacak kabilelerin olmadığını epey sıkıntı çekerek bir daha öğreniriz.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.