Hükümetlerin “kamu düzeni” ifadesine Kobane olaylarından sonra sarıldığı malum.
Tabir, PKK'nın askeri, sivil, siyasi yapılarının devletimsi etkinlerine seferber ettiği sokak hareketlerine son vermesi/verilmesini kastediliyordu.
İç Güvenlik yasası bu koşullarda gündeme geldi.
Pek çok güvenlik düzenlemesi gibi bu yasa da, idareye temel hak ve özgürlükler alanına doğrudan müdahale imkanı veriyordu. Yasanın getirdiği, yargı kararı olmadan, emniyetin polis şefi ya da mülki amirin inisiyatifiyle olaylara el koyma, gözaltına alma, geniş arama yapma yetkisi, o dönemde ciddi olarak tartışıldı ve haklı olarak eleştirildi. Bu yasanın sistemdeki eksik hukuki denetimi daha da azaltacağı, keyfiliğe ve hak ihlallerine yol açacağı vurgulandı.
Temmuz ayı sonrası terör olaylarının artması, PKK'nin şehir savaşları aralanan bu kapıyı daha açtı.
Denebilir ki, “bu durumun kaçınılmaz olduğu anlar vardır. Yaygın terör ve asayiş olayları, ayaklanma girişimleri, iç çatışmalar, savaşlar her ülkede güvenlik bulutlarını egemen kılar, bu tür düzenlemeleri asayiş tedbiri halinde öne çıkarırlar. Bugün olağanüstü hal uygulamasıyla, onlarca insanı sadece şüphe ettiği için ev hapsinde tutan önleyici tedbir uygulamalarıyla Fransa buna bir örnektir.”
Bu argüman ilk bakışta mantıklı görünebilir.
Ancak açıktır: Bu tür düzenlemeler ve sonuçları demokrasinin işleyişini, dengelerini, yetki-sorumluluk mekanizmalarını ciddi ve kalıcı şekilde bozuyorsa, mesele asayiş sorununun sınırlarını aşar. Her ülkenin meşrebine göre değişen başka bir öyküye, bizim gibi ülkelerde sistemin otoriterleşmesine, polis devleti işaretleri vermesine, idarenin otoriter keyfiliğine, askeri vesayet ışıklarının yanmasına yol açar. Asayiş tedbirleri ve mantığı, siyasi mantık ve tedbirleri geri iter ve adım adım tüm sisteme hakim olmaya başlar.
Hukuk devletlerinde toplumsal ve siyasal sorunlar karşısında asayiş tedbirlerinin istisnai, anlık ya da geçici siyaset ve demokrasi araçlarının ise ayrıcalıklı ve sürekli olmasının da mantığı da burada yatar. İlke basittir: Alınacak hiç bir tedbir meşruiyet ve hukukilik sınırlarını aşamaz. Ve alınacak hiç bir olağanüstü tedbir, hiç bir şekilde ve hiç bir gerekçeyle olağanüstü hukuk izi ve süreklilik taşımaz...
Türkiye bu açıdan zemin kaybediyor mu?
Evet, kaybediyor.
Son 14 yılda, AK Parti döneminde, tüm aksaklıklara, araya giren, mağdurlar üreten, yargıyı örseleyen kumpas girişimlerine rağmen, devlet içindeki özerk askeri alanın daraltılmış, askeri otoriteyi sivil otoriteye bağlı kılan reformların yapılmış olması, “devrim” niteliğinde önem taşır.
Sivilleşme hamleleriyle askeri imparatorluktan askeri cumhuriyete uzanan, yasalara, geleneklere, uygulamalara sinmiş bir süreklilik kırılmıştı. Şu an yaşanan demokrasi sorunlarının dışında kendi başına ciddi demokrasi sorunu kalemi oluşturan bir meselenin beli kırılmıştı.
Bugün Türkiye, Kürt sorununun çözümünde siyaset yolunun tıkanması ve askeri seferberliğe geri dönüşün bir bedelini, bu konuda, sivilleşme meselesinde, kısmi bir geri dönüş riskiyle yaşıyor.
Nitekim haberler, terörle mücadele gerekçesiyle, askeri vesayet döneminin temel taşlarını oluşturan kimi düzenlemelerin geri gelmek üzere olduğunu gösteriyor.
Bunlardan iki hususun altını özellikle çizelim.
Malum, 2009'dan buna yana, darbe girişimi, vs gibi örgütlü suçlarla ilgili olarak askerler sivil mahkemelerde yargılanıyorlar. Ancak yeni düzenlemeye göre, askerin görev sırasında işledikleri suç, yeniden “askeri suç” kapsamına alınacak ve yargı yeri askeri mahkemeler olacak. Askerin “siyasete müdahale etme”, “bildiri açıklama”, “muhtıra verme” gibi kimi eylemlerinin soruşturması sivil yargıya kapanacak ve askeri baskıya yönelik hukuki yaptırım tehdidi bir anlamda ortadan kalkacak.
İkincisi şu: Terörle mücadele operasyonlarında birlik komutanının yazılı emriyle konut, işyeri ve kamuya açık olmayan kapalı alanlara operasyon yapılabilecek. Böyle bir düzenleme, çatışma alanlarında silahlı müdahale ve ihlal ilişkilerini arttıracak, askerin karar verici konumda olmasını sağlayacaktır. Bu ise, simgesel olarak, vesayetin dönüşüne dair kokular yayar, sorular akla getirir.
Ancak mesele sadece asker değildir, bugün yaşananların da gösterdiği gibi, ister asker ister sivil eliyle, hukuk devletinin ve demokrasinin örselenmesidir.
- BIST 9380.95
- Altın 3957.954
- Dolar 37.9013
- Euro 42.9351
- İstanbul 7 °C
- Diyarbakır 6 °C
- Ankara 3 °C
- İzmir 13 °C
- Berlin 17 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
Askeri vesayet ışıkları...

Ali Bayramoğlu / Gazeteci
- Yorumlar 1
- Facebook Yorumları
- fırat can11 Haziran 2016 12:43
Netekim yıllar sonra da zülfüyare dokunan bir yazı yazıldı..
Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
- Kapıdaki Rakka krizi04 Nisan 2017 Salı 22:48
- Genelkurmay gerçekten rahatsız mı?09 Mart 2017 Perşembe 22:39
- AKP’nin referandum kampanyası bile popülist-otoriter düzenin işareti mi?24 Şubat 2017 Cuma 08:59
- Kürt siyasi partileri ölümün eşiğinde16 Şubat 2017 Perşembe 10:43
- Referandum sonuçlarını belirleyecek üç unsur07 Şubat 2017 Salı 09:42
- Türk demokrasisi için son şanslar24 Ocak 2017 Salı 02:51
- Türkiye’de askerin siyasi rolü bitti mi?18 Ocak 2017 Çarşamba 00:33
- PKK stratejik çıkmazda mı?28 Aralık 2016 Çarşamba 21:10
- Erdoğan’ın piyasa ekonomisiyle savaşı13 Aralık 2016 Salı 01:46
- Türk usulü başkanlık sisteminin şifreleri29 Kasım 2016 Salı 07:06
- Kürt sorunu da Trump’ı bekliyor12 Kasım 2016 Cumartesi 03:21
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.